Sesleri birbirine karışan, martılar
Çılgınca kumsalla sevişiyor dalgalar
Elinde köpek öldüren, şarabıyla
hayatı yok sayan sarhoşlar.
Öbür yanda!
Bir dilim ekmeğe muhtaç
Ne gecelerce sabaha kadar seni beklediğim…
Ne aldığım nefeslere./ İsyanım
Ne de./ Ölüm boşluğunun kenarına
Düşebilecekmiş gibi./ beni bırakmışlığın
Sadece bilmeni istediğim…
Dönsen de…
Bir gece uzaktan seslenirse dün
Geçmişten gönlüne gelirse bir ün
İçinde bir yankı yaparsa üzgün
Gönlümün sesidir, sen duyabilsen
Geçtiğin yollara yağmur yağarsa
Hayatın vitrininden
gitmek alıyorum
paha biçilmez yaşantımdan
veda mı alıyorum omuzlarıma
Serinlik tadında şimdi günler
Oturdum bir başka İzmit düşündüm
Daha sonra sen olan daha bir seninle
Yeşili daha yeşil mavisi daha mavi
O her, o her şeyi daha güzel yapan ellerinle
Sildim bütün yıldızları gökyüzünden
Eski kazaktan kalan
Kırmızı iplik;
Bir hatıra yaşlı elden
Nine kokusu
İnce bir işçilik;
Çıkar ellerinden
Pencerenin önünde, yaşama açılan sırrı
çözmeye başlarken beş ve yedi yaş arası
bize öğretilmeyenlerin kuşkusuyla
yön vermeye çalışırken
bu an
Yıllardır bekledim, gelen her yaz ile
Yoluna gerilen bir ağ var sanırım
Gelecek her yarın bugünden fazla
Gönlümü sevgine bağlar sanırım
Hasretin nabzında attığı zaman
Kehanetler, sarıyor uyuklayan gölgelerimi...
Gözlerime inen,
Yağmur kuşları kaçışlarım oluyor...
Şeytan çıkabilir
bu yokuştan,
ya da aşk.
Kaf dağının ardı,
Anka kuşu kanadında.
Gece,uykularındaki
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!