Yenilgiler tomurcuklarını açmış sevdamın gövdesinde, sensizlik çiçek çiçek,hüzün meyve olmaya yakın ve ben ali orman olmuşum gerisi boş sözce gülüm. Dünün gözyaşlarında seninle yıkanmışım, seninle kurulanmışım kumrunazım.
Gizlice hüzünlere sevişen gitmelerin penceresinden bir gül attım,tutup kokladın ve sonra da kalbimin defteri arasına alıp gittin.Her mevsim dilindeki ağıtlarla sessizliğimin nadaslarına nedenlerini bıraktın.Beni ekmedin sevda seherinde ben bülbülken ve sana ötüyorken.
Ağladıkça an yağar sevgi yüzünden, yürekten dökülür korların, savların, savunmasız gidişlerin. Ve ruhumu kaynatıp giderken bile bir haftalık yemek yapıp gitmeni hangi huzur halim unutacak.Bir sevgili giderken,gözleri nemli ve acılarını heybesine alarak hatta içlenmiş bütün nakışlarını da alarak acımsı gözlerle yemek yapıp gider mi?
Hangi aşk damarım bunu kaldırır, yemek bitti,sevda bitti, sen bittin, benden bir şey kalmış mıdır? Gelip gördün mü senin yaptığın yemeklerden sonra kemik halimi. Bir deri,bir kemik kalmışım; ama hevesimin andında hani yeniden gelirsin diye can çekişiyoruz kara sevdayla birlikte bahar bahçe umutlarda.
Kimi aşktan, aşk ölürmüş,bizim ki ölüm değil,menzili uzak tutkuların sızısıdır. Sızısı algılanmaz, sol ağrıya kırkayak özlemler yapışır.Tutar ta senden,ta geldiğin andan.Bekleyişe sarılan sülünler gezer yüreğimden emer beni senden. İşte böyle anlarda yaşamın zemzemi bütün kurumuş özlemlerime dökülür.
Terk edilmiş yürekler in derinlerdeki ilgiler toplar beni biraz.Acıların paslı basamaklarında ruhum gelişleri dinleyerek düşer düşlerinde.Ki ben artık vurulmuşum, yaralıyım, sensizim.Beni pansuman edecek bir huzurun sınırındayım.Mayınlar döşeli,yabancı bir güzel acıyarak geliyor dünyama.Mayına bastığında aşk ayağı yaralı, kolsuz, sızısız.
Zehrini gitme anındaki akrep anına bırakan akrebin, yelkovanları aldırmadan, yeliverenlerimi kale almadan alışmış amaçlarımıza kadar gelmesine nasıl alışmalı hayat. Sahte alkışlar almış,ulusalcı görünen lirik sevişmelerin ündeşleri kadar solucanlarım yok vatan akışlım.
Zavallıların ego aynalarında nergisler taranır. Faşist sevgilerini artıklı sofralarda, vatan payımıza sevgi düşüren kofik kurtların uluması musikime zarar vermiyor aydın görüşlüm.
Gri sürüngenler, düşler tarlasında çıkar tohumları eker. Mayamıza yabancılaşma serperek büyürüz aşkın gizemli kollarında. Yenileşmeyi kör,topal,orta sokak dille öğrenen bir papağan gibi yaşayan neslin aşk kavmiyiz.Ben seni nasıl sevsem diye düşler, beyaz fikirler büyütürken,
aranışın ara döneminde her yanlışa öfkeyle direnmeyi besteliyorum.
Usunun hücreleriyle günlük güneşlik gelişmelere ısınıyoruz. Hangi ben sana yakın.Hangi öz bizi paklar gerçek aşklara.Hangi gidiş gerçek? Hangi bekleyiş beklemenin son kafiyesi ki her sözümde sen redifi var.
Beyaz gölgeye yüzünü çevirince, güneş gözlerini kapatır özündeki karanlıklar görünür. Gerçek yüzün okunur.Bu sen misin? Bu ben miyim? İçimizin fotokopisi çekilir, okuruz en kadem şeyleri. Meğer nelerin ederi senden bana kalıntılı bir heder olmuş. İçsel bir ilahe sesi duyar ali gelişler. Sözüne diş geçiren, hayatını karanlığa deviren bensiz kayıpların ayıplarında kim neden susar.
Aşkı ve kederi beyazlayan saçlarından, ruhunu avuçlarından, sensiz mevsimleri de gözyaşlarından ezberliyorum.
Yüreğin yitik günlerine limanlar buluyorum. Senli yelkenler ekliyorum. Seni aramaktan kurtulmayı emekleyen deniz bebeğiyim. Suda doğmuş susuz ve sensiz bir bebek.Sulu gözlü,su ve seni görmeyince ağlayan,ağzında aşk emziği.Sütü yok,deniz göğüslerine yapışır durur.
Sensizliği sular döker, ilençli matemlerinin anahtarlarını aşkla beni anımsayarak yok et.
Deniz bebeğini, sulu özlemlerim maviliğinde,yeniden yaşamanın azizliğinde ara.Ben su arasında su gibiyim.Sensiz her yanımda balçık aksa da aşk denizinin su bebeğiyim.Temiz ve senlidir her halim.Gel okyanuslarınla o tanımsız,o benli sevgilerinle emzir deniz gözlüm.
Kayıt Tarihi : 27.5.2009 19:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
uzun ama çok anlamlı olmuş
TÜM YORUMLAR (1)