KERBELA, Zalim ile Mazlumun, İyi ile Kötünün, Doğru ile Yanlışın Mücadelesidir. KERBELA İnsanlık Tarihinin En Büyük Özgürlük Öğretisidir'
Gerçekten de Kerbela'ya bütün sloganik yaklaşımların dışında, bir özgürlük ve insanlık laboratuvarı olarak bakıldığında bu hareketin kendisinden sonra oluşmuş bütün ilerici ve devrimci hareketlerin kaynağını teşkil etmiş olduğunu görmemiz mümkün.Bugün bile yeryüzü devrimcilerinin el kitabı olacak niteliğe sahip muhteşem bir kıyamdan ve insanlık hareketinden bahsetmekteyiz Kerbela'dan bahsederken.
Gandi'ye ülkesini İngiliz emperyaliziminden kurtarmak için çıktığı yolda, kendisine neyi örnek aldığı sorulduğunda verdiği yanıt; ' İmam Hüseyin ve Kerbela hareketi' olmuştur.
Bu kısa makalede Kerbelayı bütün boyutları olarak ele almak hem bir yazar olarak benim kudretimi aşar ve hem de yazının hacmini.
Çünkü Kerbela, ne günümüz devrimcilerinin bir çoğunun algıladığı gibi tek boyutlu ve tek yönlü bir vektörel harekettir ne de günümüz mistiklerinin algısında yer bulan bir kadere rıza gösterisidir. Ne de statükocuların ifade ettiği gibi bir isyan ve terör hareketidir. Kısaca özetlemek gerekirse Kerbela gerçek bir özgürlük öğretisidir. Bu hareketi kabaca incelemeye kalktığımızda içinde insana ait ve insanca olan her olguyu (negatif ve pozitif) görmek mümkün. Bu bakış açısından hareketle Kerbela aynı zamanda bir İnsanlık Mektebidir.
Bu yazının hacmini zorlamaksızın, bu hareket üzerinde her çağa hitap edecek analizlerde bulunmak olayın taraflarını ve zamanın şartlarını özetlemekle mümkündür. Fakat bu özetlemeyi yalnızca olayın meydana geldiği zaman diliminin özel şartlarına mahkum etmek, bu özgürlük hareketini bu insaniyet mektebini tarihin kalın perdeleri arkasına hapsederek, mesajının bu güne taşınmasına engel olmak anlamına da gelebilir.
Böyle bir yanlışa düşmemek için tarihin o dilimindeki siyasi ve ekonomik koşulların bu günde başka bir biçimde aynıyla yaşanmakta olduğu gerçeğini siz okurların muhakemesine bırakarak yapacağımız tahlile geçmek istiyorum.
Bugün elimizde varolan bütün dini kaynaklara tarafsız ve ön koşulsuz bakıldığında (Tevrat, Zebur, İncil, Kur-an, Avesta, Upandişatlar ve Zen Öğretileri) bu mesajları iletenlerin yani dini literatürdeki sıfatlandırılmalarıyla peygamberlerin hareketinin kendi zamanlarının önünde ilerici ve devrimci hareketler olduğu açıkca görülecektir. Ancak ne yazık ki, her devrimci hareketin başına gelen bu hareketlerinde başına gelmiş, bütün bu öğretilerde kısa bir zaman içerisinde karşı devrimin ve onun çıkarcı temsilcilerinin oyunlarına kurban edilmişlerdir.
Şimdi Kerbelayı hazırlayan özel şartlara göz atalım.
Görülecektir ki bu hareketin çağdaş devrimci hareketlerin karşılaştığı temel sorun olan karşı devrim sürecine soylu bir başkaldırıdan başka bir amacı yoktur.
İnsan dünyasının her boyutunda devrim (maddi ve manevi) sürekli olmasını hedeflenen, insanı yatay ve dikey düzlemde (sosyal ve ruhsal) sürekli bir tekamüle yönlendiren öğretici ve eğitici bir harekettir. Konunun mistik yönü üzerine daha birçok şey söylemek mümkün. Ancak bu yazı devrimci bir hareketin sosyal yönünün analizi ile ilgili olduğundan biz Kerbela hareketinin mistik yönü ile ilgili sözlerimizi bir başka yazıya bırakıp, olayın tarih felsefesi insanlık mektebi ve özgürlük öğretisi boyutundaki analizlerimize devam edelim.
İmam Hüseyin, dedesi olan Hz. Muhammedin öğretilerinin arap toplumu içerisinde 23 sene gibi kısa zamanda meydana getirmiş olduğu sosyal, ekonomik ve ahlaki devrimlerin Hz. Muhammed'in vefatıyla birlikte yavaş yavaş karşı devrimcilerin eline geçerek yeniden gerici ve karanlık bir düzenin kuralları haline getirilmek için içlerinin nasıl boşaltılıp tahrif edildiğine babası İmam Ali'nin sağlığında şahit olmuş ve babasının buna karşı verdiği mücadeleye aktif olarak katılmış biriydi. İmam Ali'nin ve kardeşi İmam Hasan'ın şehadetlerinden sonra sistemin İslam adı altında nasıl gerici ve sömürücü bir biçime dönüştürülmek istendiğinin canlı şahiti olmuştu. Dedesi zamanında onun sofrasının başköşesinde yer alan mahrum ve yoksulların, bu yeni düzende şehrin dışına çekilmiş duvarların ötesinde kendi kaderlerine terk edilmişliklerini görmüştü. Gerçekten toplumun büyük bir kesimini yoksullaştırarak onları duvarların ya da varoşların içine hapsetmek hiç birimizin yabancı olmadığı günlük uygulamalardan biri değil mi?
İmam Hüseyin zamanında 'Din'; Geniş insan kitlelerinin varlıklarının ve iş güçlerinin sömürülerek,bir avuç mutlu azınlığın daha müreffeh yaşamasını sağlayan bir olgu olarak günlük yaşamda yerini almaktaydı.
İmam Hüseyin; Dedesinin ve babasının devrimci yolunu takipederek,bu insanlık mektebinin son dersini kanıyla Kerbela Çölünün kumlarına bir daha asla kazınmamacasına işledi.
Yazımızın başında olayın taraflarını da sosyolojik ve psikolojik bir tahlile tabii tutmanın gerekliliğinden bahsetmiştik.Bu tahlil bütün bu anlatılanların slogan boyutunda kalmaması ve yaşamımızın gerçeğine oturması için gereklidir.
İMAM HÜSEYİN:
Hakkında pek fazla bir şey söylemeye gerek yok.Peygamber torunu,İmam Ali'nin ve peygamberin kızı Hz Fatıma'nın ikinci oğlu.Hayatının hiçbir döneminde gerici rejimin çıkarcı anlayışına katılmamış,bu temiz ve devrimci ailenin terbiyesi altında yetişmiş,zamanının örnek insan numunesi.
YEZİD İBNİ MUAVVİYE:
Dedesi Ebu Süfyan.Peygamberin devriminden önce Mekke'nin sermeyedarlarından ve köle düzeninin ileri gelenlerinden biri.Peygamberin öğretilerine karşı ilk cephe alanlardan biri.Mekke'nin fethinde can korkusuyla bu yeni sistemi kabul ettiğini ifade etmiş,ömrü boyunca eski saltanat günlerine geri dönebilmek için planlar hazırlamış biri.Yezid'in babası Muavviye ise Ebu Süfyanın oğludur. Medine dışında Şam'da yaşamış ve bu devrimci anlayışa karşı Arap adet ve törelerini kullanmak suretiyle bir askeri ve siyasi güç oluşturmuş karşı devrimci anlayışın önemli bir temsilcisi.Babası İmam Ali'nin karşısında savaş meydanında yenildiği halde,siyasi entrikalar ve gladyo tipi bir örgütlenme ile İmam Ali'yi şehitettirip siyasi ve mali erki ele geçirmiş bir komprador.Yezid böyle bir sürecin içerisinde yetişip,siyasi ve mali gücü kucağında bulmuş biri.
ZİYAD:
İmam Hüseyin'i 1800 mektupla kendilerine yardıma çağıran Kufe halkına Yezid tarafından tayin edilen vali.
Peygamber döneminde Mekke'den kaçan bir alilenin çocuğu.Aslında psikolojik açıdan yaralı biri.Toplumsal ahlak kurallarının dışında yaşayan bir ailenin toplum tarafından dışlanmış bir ferdi.Karşı devrim yönetiminin eliyle bir makam verilerek Kufe'yi kan gölüne çevirmesi sağlanan hastalıklı bir ruh.
ÖMER İBNİ SAAD:
Kufe valisi Ziyad'ın ordu komutanı ve İmam Hüseyin'in çocukluk arkadaşı.Yapısında var olan Riyaset hırsı yüzünden yönetimin maşası olmuş ve 3000 kişilik orduyla çocukluk arkadaşının karşısına dikilmiş bir zavallı.Bu yönüyle günümüzde kimi veya kimleri çağrıştırdığını okuyucuların takdirine bırakalım.
KUFE HALKI:
İmam Hüseyin'e 1800 mektup yazarak,çektikleri zulme onun son verebileceğini söyleyip ısrarla onu Kufe'ye davet eden,ancak zoru gördüklerinde canlarını kurtarmak için özgürlük ve insanlıklarını feda ederek sessiz kalmayı tercih eden yığınlar.
'Koyun gibisin kardeşim
Gocuklu celep kaldırınca sopasını
Mağrur koşarsın salhaneye
.............................
Kabahat senin demeye dilim varmıyor amma
Kabahatin çoğu senin canım kardeşim'
N H R
Tarih içinde yol alarak yaptığımız tahlillere burada son vermemiz gerek.Yoksa konu bu yazının hacmini oldukça aşacağa benzer.
Sonuç olarak:
Kerbelayı, yani insanlık tarihinin en büyük özgürlük öğretisini,çağlar boyu önemini kaybetmeksizin bizlere ulaşan bu insanlık mektebini,böylesine özet bir tahlile tabi tutmamızın sebebi aradan geçen 1400 küsur yıla rağmen şartların ne kadar benzeş olduğunu çağımızın ilerici ve devrimci güçlerine hatırlatmaktan başka bir şey değil elbette.
Evet kaybetmek her zaman yenilgi anlamına gelmez.Onurlu bir kaybediş özgürlük ve insanlık adına en büyük kazanımlardan biri olabilir.
Selam olsun Hüseyin'e onun devrimci ve ilerici mücadelesine
Selam olsun bizlere bıraktığı özgürlük ve insaniyet mektebine.
Ömer Gölge.
Ömer GölgeKayıt Tarihi : 20.12.2009 12:44:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ömer Gölge](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/12/20/kerbela-33.jpg)
.
Mazlumlar'dan bir nefer
bin selam edeyim sair'e,her sefer
zafer,onur ile seref'indir,alinsin feyzler
direnmek onur'dur zulme,haine yakisir sefer
Demesin,
bilmesin katiller,bozuk duzen sonsuza surer...
cezasiz koymadik,koymayacagiz bu,sefer
onur,
emek,
insanlik'tan yana'dir mazlum,denilenler...
gunes dogdu karanliklara,eyyy..! erenler
ugruna bedeller odedik,odeyecek neferler
Haydi.!
Ne duruyorsunuz siz, insanlik'tan yana bireyler.?
Saygilar..
TÜM YORUMLAR (1)