Yıl 61
Muharrem on…
Dört haram aylardan biri…
Yer Kerbela
‘’Kerb’’ ve ‘’bela’’ aslında…
Zulmün, alçaklığın ayyuka çıktığı,
Yüzkarası…
Tarihin acılar içinde yazdığı,
Hatta utanç duyduğu…
Haydutlarla dolu…
Dostluğun, vefanın
Hatta inancın,
Paraya, makama, kuma karıştığı,
Fırat’ın;
Koca, hırçın Fırat’ın bile
O gün akmadığı/akamadığı…
Susuz, ıssız yer.
Ve son sahne Kerbela da
Kanlar içinde kumlara düşüyor Huseyin.
Gökyüzü ağlıyor, yıldızlar ağlıyor
Ağlıyor ay ve güneş.
Kumlar ağlıyor…
Basıyor bağrına Huseyn’i.
Başı ayrılıyor nazik vücudundan,
Rabbine kavuşuyor ruhu Huseyn’in
Dinmiyor öfke
Kesik başa bile mızrak sokuluyor
Kulaklarına, gözüne, ağzına…
‘’Ne yapıyorsun sen!
Sen ne yapıyorsun!
Resul’ün öptüğü o ağza, o dudaklara
Mızrak mı sokuyorsun! ’’
Feryadı yükseliyor göğe
Ve böyle yazılıyor tarihe
Utanç, kan, revan içinde…
Bayram ediliyor katliamın ardından.
Her şey bitti,
Soy kesildi sanılıyor.
Biz, soyun kesilmeyeceğine
Yerin dibine gireceklerin,
Ateşe koşacakların onlar olduğuna,
İman ettik.
‘’Asıl sonu kesik olan, şüphesiz sana hınç besleyendir.’’
Ayet’ini okuduk kitaptan.
Okumaya da devam ediyoruz hala…
Kesilmedi.
Soy kesilmedi.
Kesilmeyecek de.
Ahdi böyle tanıdık.
Ve buradayız.
Yaşıyoruz.
Her gün;
‘’Ölünün ardından ağlamak,
Yas tutmak doğru değildir’’ Sözüne inat,
Yüreğimiz bu acı ile dağlanacak.
Suyu kesilmeyecek Fırat gibi gözlerimizin.
Durmayacak, seyirci kalmayacak
Çağlayıp akacak…
Aşk için.
Bitmez tükenmez bir sevda için…
Bu acı büyüyecek içimizde,
Bizi, çocuklarımızı bu acı büyütecek.
Adımız ne olursa olsun
Ne olursa olsun rengimiz.
Ve her nerede olursa olsun yerimiz
Bu acıyla yaşayacağız.
Bir Huseyin olacak her birimiz.
Zalimin karşısına dikilecek…
Bir Zeynep olacak haykıracak…
Adını her duyduğunda kulaklarımız Kerbela’nın
İmanla dolup taşacağız.
Kayıt Tarihi : 29.1.2008 13:34:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)