Kentler geçer
Zamanın sürüngen kanatlarıyla
Kimi ölümü çiğnemiş avurtlarıyla
Kimi yokluk ezberi
Acı suyu damlar ağıtlı dudaklarından
Sırıtan teyelleri umursamaz
Ayıplı vicdanın fileden kumaşıyla
Ruhları ayrıdır bedenlerinden
Ayna iki büklüm kalır aynalığından
Kentler geçer
Saflığın dilinden çözülüp düğümlenmeyen
Yılanın zehrinden yarasına ilaç eden
Kamburunda üst üste günleri taşır da
Gözlerinde ki güneşlerle
Karanlığa diz çöktüren
Görmediği ötelere
Özlemli düğün dernek düzen…
Kentler geçer
Kendini kesen bıçak bulaşığını öpen
İlkel yarasını eksi gururla pansuman eden
Kentler geçer
Küflenmiş tenlerinin sancısıyla
İzbe kuytularında namlusu kendine dönük
Damarlarında kanı azgın taşmalarda
Katrana boyanmış ak saçlarıyla
Yüzünü yıkadığı kirli suyun
Ağarttığı kadar vicdan sorgularıyla
Kentler geçer
Zamanın sürçen kanatlarıyla
Kimi koşar gibi
Kimi ağır aksak
Kafaları önünde neden bilinmez
Ah bir kaldırıp baksalar gökyüzüne
Renkli denizlere rota çizer
Bir renkten öbürüne
Kanatlarını kırar da
Uçar be uçar tinin gözleriyle
Aşı tutmaz sanılan mut
Nasıl tomurcuk verir
Sen işte o zaman bir gör
Gör tomurcuk tomurcuğa
Çiçeğinden dala
Sırt sırta verir ağaçları
Zaman mı?
Tanığı olur yemyeşil ormanın
Yalçınlaşan rüzgârı dize getirişine…
Kayıt Tarihi : 16.5.2010 13:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bazen raylar üstünde
Bazen bir anı gibi eskilerden
Dut ağaçlarıyla
Göçmen kuşlarıyla
Sapanlarıyla
Gece yarısına bilmem kaç kala
Sokaklar doluşur kuytularıma
Kutlarım okunası ve duygu yuklu dizelerdi üstad...
Tebessümle :)
TÜM YORUMLAR (2)