Doğan Durgun - Kent Düellosunu Kaybetmiş ...

Doğan Durgun
22

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Üç gün önceydi, aylak aylak sokakları dolaşırken, ara sıra ayak üstü sohbet ettiğim ama fazla bir dostluğumuz olmayan öğretmen arkadaşa rastladım. Gökyüzünde kurşuni bulutlar, mevsimin ilk yağmurunu taşıyordu iklimimize. Her taraftan insanlar bir yerlere koşturuyorlardı. Kalabalıklar içinde tutunacak bir insan, sığınacak bir liman arıyordu bu yaralı dostum.

Sarıldık ve onu bu kentin ıslak sokaklarından uzaklaştırmam gerektiğini anladım. Evime çay içmeye davet ettim, belki anlatır, acılarını paylaşır ve birazcık da olsa rahatlardı. Şair Özdemir Asaf bir şiirinde diyordu ya; “seni benden ayıran bu yalnızlık/paylaşılsa/ yalnızlık olmaz.” Kendisini yalnız hissetmesini istemiyordum. Evime gittik, oturduk bir süre, genel şeylerden konuştuk, sonra çok sevdiğim Albino’nun Adacio’sunu teybe koydum, yanına oturup gözlerine dikkatlice baktım ve anlatmasını bekledim…

Her şeyin tamamlanamadığı, bir şeylerin mutlaka eksik kaldığı bir sayfadan bahsediyordu. Doğrusu bu ya o sayfayı da çoğumuz biliyorduk. Bir süre sustum. Yorgundu, kuşkuluydu ve en önemlisi umutsuzdu. Yağmur yağıyordu dışarıda, kentin bütün kirlerini temizlemek istercesine. Pencere kenarında bir yandan dışarıyı süzüyordum, bir yandan da sohbeti açıyordum.

Sevdiğini söyledi, emek verdiğini, onunsa hiçbir zaman emek vermek istemediğini, ilişkilerinin kopukluğunu, kapitalist ahlakın onu buna zorladığını anlattı. Telefon etmesini istedim, saatine baktı, zamanı uygundur evdedir şimdi diye kendi kendine mırıldandı. İki adımlık uzaklıkta olan telefona yürüyecek gücü kalmamış gibi bir hali vardı. Hayatının en zor ve en uzun iki adımıymış gibi ağır ağır ayağa kalkıp nihayet telefonun üzerinde bulunduğu masaya sokuldu. Tuşlara, sevgilisinin saçlarına dokunuyormuş gibi yumuşak ve uysal bir biçimde dokundu, son numarada aniden durdu. Israr ettim, kaçış neyi değiştirecekti ki… Son tuşa da basınca, odadan çıktım.

Tamamını Oku