Yunus Emre’nin okuma yazma bilmeyen bir derviş olduğu düşünülür; oysa bu bir yanılsamadır. Eserlerinden onun Arapça, Farsça ve aruz bildiği; bunun da ancak iyi bir medrese eğitiminden geçerek elde edileceği anlaşılıyor. Yunus, iyi bir medrese ve şeriat eğitimi aldığı halde bir yere geldiğinde her şeyi bırakıp uzak diyarlarda bir tekkeye kapılanıyor. Neden?
Mevlana da çağının en büyük din âlimlerindendir. Babası da ünlü bir bilgindir. İran’daki karışıklıklardan kaçarak Konya’ya gelir ve yerleşirler. Mevlana iyi bir medrese eğitimi görmüş ve saraylarda sözü dinlenir, hatırı sayılır bir müderris olmuştur. Taa ki Şems-i Tebrizi gelene kadar. Şems ile sabahlara kadar ve aylarca süren sohbetlere dalarlar. Bir gün Mevlana okuduğu ve yazdığı bütün kitapları bahçedeki havuza atar. Kuru bilgi neye yarar, o aşkı bulmuş ve huzura ermiştir, şimdi bütün taşlar yerli terine oturmuştur.
Yıllar önce aynı duyguyu Yunus da yaşamış ve “Ballar balını buldum kovanım yağma olsun” demişti:
Canlar canını buldum bu canım yağma olsun
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
t e b r i k l e r i m l e
Her gün bir yerden göçmek / Ne iyi
Her gün bir yere / Konmak, ne güzel
Bulanmadan, donmadan / Akmak ne hoş
*
Dünle beraber /Gitti cancağızım
Ne kadar söz varsa / Düne ait
Şimdi yeni şeyler / Söylemek lazım
merhaba hocam saygı ve sevgilerimle...
KALEMİNİZE SAĞLIK
Şimdi Yunus gibi, Mevlana gibi, Köroğlu gibi, Mustafa Kemal gibi gerçeği aramanın, sıfırdan başlamanın zamanıdır. Ama eski gerçeği, bulunmuş gerçeği değil yeni gerçeği, günümüzün gerçeğini aramanın zamanıdır.
öyle ,bir okumayla unutulacak bir yazı değildi sevgili hocam...kaleminiz hiç susmasın...
siz az yazıyorsunuz..bence kalemi elinizden hiç bırakmamalısınız...
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta