Vazoda solan çiçeklerin, göndermiş olduğun mektupları, masa üstüne bıraktığın notları, defalarca birlikte izlediğimiz filmleri, dinlediğimiz müzikleri, el ele dolaştığımız sokakları, caddeleri… Sarmaş dolaş geceleri her şeyi unuttum… Bak yemin ediyorum “unuttum. ”Hiçbir şeyi hatırlamıyorum. Unuttum ama “Seni değil” sevmeyi unuttum, güzel olan her şeyi unuttum ama “o güzel gözlerini” değil. En çokta “kendimi unuttum” bu unutmalar arasında… Fakat seni ve gözlerinden başka unutamadığım bir şey daha var “ yalnızlık.” Çünkü her defasında seni bana hatırlatıyor. İşte bundandır seni sevdiğim kadar yalnızlığı da sevdim ve seviyorum. Seni bana yakınlaştırdığı için. Biliyorum ne kadar unutmaya çalışsam da seni ve gözlerini yine yalnızlık hatırlatıyor bana. Bir silgiyle silip atmak istiyorum yaşadığımız her şeyi… Ama hepsinde bir iz kalıyor. Silinemiyor sadece birazcık kararıyor… Hep bir yerde unutup ta silemediğin ve silmek istemediğin bir şeyler var. Bembeyaz bir kâğıda kalemin bıraktığı kara iz gibi sende hayatıma bir iz bırakıp ta gittin… Merak etme sen, unuttum hepsini bir tek seni ve gözlerini unutmadım. Senden sonra yalnızlığı da sevdim seni bana hatırlattığı için… Biliyorum beni duymuyorsun ne söylersem de boştur. Belki yüreğin duyar biraz acı çekersin diyedir bu sitemim. Belki kulakların duymaz ama yüreğin hisseder. Bundan eminim. Hissettin sende unut yaşadığımız her şeyi… En çok ta “kendini unut” ve “yalnızlığı sev” benim gibi… Elveda gülüm elveda bu son unutuşumdur seni…
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim