Nöbetlerdeyim;
Zifiri karanlık, ay tutulmuş, bilincim kapalı nefesim daralıyor matem kusuyorum, saat 12:00 yine daldım dipsiz kuyulara ipsiz.
Sahi neydi gerçekten yaşamak?
kirli kalabalıklara inat lunaparkı hayal edip zindanlarda çürümek mi, yoksa tenha bir sokakta yürürken, gecenin zifiri karanlığında serseri birisine yenik düşüp boğularak can vermek mi?
Git gide yabancılaşıyorum bu evrene,
uykularım iltihaplandı ve ben; gözyaşı kusuyorum, kimse bilmez, ne metaforlar dönüyor beynimin içinde.
Bir ses yankılanıyor, gittikçe hüzün kokuyor bu evren.
Kara gözlüm bu ayrılık yetişir,
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Devamını Oku
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,