SARDUNYA SAKSILI PENCERE...
________Bir kadın kaç kadındır acaba? Kaç yürek vardır içinde birbiriyle amansızca savaşan. Bir yanı derya …. Bir yanı akan nehir.. Zamana uygunca.. Birer pınar bulup karışan.Karıştıkça çoğalan. Çağlayan olup bazen setleri aşıp dökülen içine,bazen de söküp götüren seller olup yeşil dallarını kıran…Gene de bıkmadan usanmadan içinde fidanlar yetiştiren. Dayanması için kanı ile besleyen ilmek ilmek işleyen büyüten…
_______Bir kadın kaç pencere açar dünyaya? Her birinden bakan bir başka yüz… Her birinin perdesi farklı ama içindeki yüz aynı..! ! kimi perdeler cıvıl cıvıl, eser rüzgarın esintisiyle, kimi perdeler siyah…. Kimileri de alabildiğine fırfırlı hayat bukleleri gibi…. Kiminden kokular saçılır etrafa tüm çiçeklerden oluşan… Hangi pencereden bakıyorsa ona göre ifadeler oluşan kadınlarımızın yüzleri…. Elleri nasır tutsa da aşınsa da zamana inat tutar sıkıca… ‘’Ellerine sağlık ‘’sözü yeterlidir tüm aşınmalara…
________ Sardunya saksıları bir pencerenin önünde.. Pembe ve beyaz çiçekleriyle sarkıyor pencerenin pervazından.. Çiçeklerinin yapraklarını sever gibi elleyen bir kadın, dalmış düşüncelere. Eli çiçeklerinde ama gözleri takılmış başka görüntülere.. Bir elinin parmakları kavramış çenesini, dirseğini dayamış saksıların arasından pencereye.. Diğer elinin parmakları beyaz sardunyanın ayrık duran çiçeğini kavrıyor… Hani bakar ama göremez ya görüntünün ardından beyaz çiçek fonda var ama önüne başka görüntüler geçmiş.. Demir parmaklıklı pencerenin önünde ne sabahlar ne akşamüstleri geçti…. Özgür olduğunu hissettiği tek yer.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.