Derin düşüncelerin arasında buldum kendimi derin
düşüncesizlikle.
Siyahla beyaz arasında kaybolan en gri geceler.
Seher yeli getirmiyor gelecekten bir haber, bir tat, bir koku.
Bense rıhtımın kenarında oturmuş bir başıma olup
bitenleri izliyorum.
Darılmasın zat-ı âlime kirli benlikleriniz, susarım şimdi
etmem tek kelime.
Beklerim tekrar gece olmasını, bilirim kalabalık oluruz
geceleri.
Unutamadıklarımızla, anılarımızla, öldüremediklerimizle.
Büyük bir güruh olur sırlarımız.
Korkmayın söylemem kimseye tek kelime, anlatmam
hiçbir şey.
Martılar fısıldar belki en derinden yaralarınızı,
Bir sus payı atarsınız meçhule giden vapurun güvertesinden,
Onlar da susar, aldırış etmez dertlerinize.
Ne zaman ki alsam kalemi elime,
Saat ne olursa olsun ne telden çalarsa çalsın şarkılar,
Gönlümün en viran geceleri aklıma gelir.
Yazabilmek ne haddimize beyim,
Birkaç cümle kurabiliyorsak yaramızdan arta kalan kâfi
gelir.
İçimize içimize söyleyip de taşırdığımız bütün sırlar…
Açığa çıkacağı gün başlayacak asıl gazabımız.
Korkma meyhanede iki tek atan adam, korkma
heybetinden acının.
Tanrının bahşettiği en güzide parça ki yalnızlık,
İliklerimize dek işleyen, kurutan ciğerlerimizi,
Ve söylemek isteyip de söyleyemediğimiz onlarca cümle,
gidenlerin ardından.
Masumiyetimizden verdiğimiz ödünler,
Kendimizden geçip de “onlar” olduğumuz günler,
Gördüm acının çok çeşidini de
Bir türlü pes ettiremedi felek.
Bir hiç uğruna geçerken ömrümüz,
Kaçımız kurtulduk hayattan yara almadan
Kaçımız öldük de gömülmedik,
Yaşamak zorunda kaldık defalarca.
Kayıt Tarihi : 19.5.2023 17:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!