Kendimle Başbaşa İçilen Akşamlarda

Sana ve bilhassa kendimle başbaşa içilen akşamlarda bana dahi anlatamadığım şeylerde
Cümlelerimin gizli öznelerine saklanmış en fiyakalı kelimesiydi adın
Demlenirken sevmek fikri kısık ateşinde zihninin, öyle güzel bakardın manzarama
Kirli penceremin seyrek şeffaflığından, severek seyrederdin gümüş geceliğin parıltısını
Uykulu ama dipdiri gözlerle karşılardık, odamızı boyayan sabahı
Gülerdin
İklimler devrilir, beşinci bir mevsim ısıtırdı buz tutmuş insanlığımızı
Gözlerinin yeşilinden bir nehir akar, koca bir şehir manzarasına bakardı.

Sonra giderdin
Giderek kaybolurdun hayalimde
Yüzünle, kokunla, parmaklarınla
Depremler doğar, gidişini yazardı Eylül gazetelerinin üçüncü sayfa haberleri
Anlamsız artık bizli cümlelere ait soru işaretleri, anladım
Artık göz altlarımda yatılı, bize ait ceset torbaları

Şimdi bahçemde yeni yetme ağaçları siyaha boyuyor bir erkek çocuğu
Adın anılıyor meclisten içeri, kendimle başbaşa içilen akşamlarda
Cümlelerimin en belirtili nesneleri oluyor bendeki sana ait her şey
Demlenirken adını silmek fikri harlı ateşinde zihnimin, öyle bitkin bakıyorum manzarama
Puslu gözlerimin sırçasından, söverek seyrediyorum zifiri gecenin karanlığını
Uykulu ama çökmüş gözlerle karşılıyorum, odama çöken isli sabahı
Son kez ağlıyorum
İklimler diriliyor, sonbaharda döküyor yapraklarını insanlığımız
Kuruttuğun nehir kanıyor, bıraktığın şehir yanıyor
Senden bana, kanıma akıttığın zehir kalıyor.

Gidiyorum, yanımda tek Allah kalıyor
Benden sana söylenecek, bir eyvallah kalıyor

11.08.2021
Ordu