Kendimiz Olabilmek:
Günümüzde yaşam koşulları, ilişkiler, ve değerler üzerindeki değişimler, insanları kendi kimliklerinden uzaklaştırma eğiliminde. Herkes bir maske takıp, gerçek benliklerinden saklanarak, kendini tanımaktan ve toplum önünde özgün olmaktan çekiniyor. Halbuki hayat, maskeler ardına gizlenmek değil, cesaretle kendi olabilme sanatı. Bu süreçte, insanlar kendilerine, sevdiklerine ve hayata dair bir dizi çelişki ve zorlukla karşılaşıyor.
Gerçek değerler üzerine düşündüğümüzde, hayatın aslında hesapla değil nasiple yaşandığını görüyoruz. İnsan ne kadar çaba harcarsa harcasın, bazı şeylerin nasipten öteye gitmeyeceğini unutmamak önemli. Bir şeyi fazla kontrol etmeye çalışmak, hayatı gereksiz strese ve kısıtlamalara mahkum etmekten başka bir şey değil. Tam da bu yüzden, olayları olduğu gibi kabul etmek ve nasibimize güvenmek, yaşamı daha anlamlı ve huzurlu kılar.
Kişi kendi yolunu seçerken, kimi zaman cesaretini sınırlandıran toplum baskısıyla karşılaşır. Ne yazık ki, birçok insan, başkalarının onlar hakkında ne düşündüğünü fazlasıyla önemsiyor ve bu endişe onların özgürce kendilerini ifade etmelerini engelliyor. Oysa gerçek bir dostluk, saygının yüreklerde kök salmasıyla başlar ve zamanla sevgiyle yeşerir. Arkadaşlıklar ve dostluklar, aynı yolda yürüyen insanlar arasında oluşan bağlardır; bu yolda en önemli şey samimiyet ve birbirine karşı dürüst olmaktır.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.