Ruhumun derinliklerinde kayboluyorum. Kendimi bir labirentin içinde, duvarları geçmişten gelen hatıralarla örülü bir yerde buluyorum. Her adımda başka bir kapı, her kapının ardında başka bir acı saklı. Zamanın ince iplerinde yürürken dengemi kaybediyorum. Adımlarım, boşluğa düşen yapraklar gibi savruluyor.
Kalbim bir boşlukta çarpıyor, duvarlara çarpan yankılar gibi yalnızca kendime dönüyorum. İçimdeki umut kırıntıları, geceye karışan yıldızlar gibi birer birer sönüyor. Her bir hatıra, ruhumda bir yara daha açıyor. Geçmişin hayaletleriyle dolu bu sokaklarda, her köşe başında bir başka ben var. Kaybettiğim benliklerim, kayıp şehirler gibi uzaklarda yankılanıyor.
Gecenin karanlığında, yalnızlığın soğuk nefesiyle ürperiyorum. Yıldızların bile bana sırt çevirdiği bu karanlıkta, kendimi bulmak için çırpınıyorum. Fakat her çırpınışta, daha da derinlere batıyorum. Zamanın acımasız dişlileri, ruhumu öğütürken, ben kayboluyorum.
Gözlerim, umudun silik izlerini arıyor. Fakat her şey bir gölge, her şey bir yanılsama. İçimdeki boşluk, bir karadelik gibi her şeyi içine çekiyor. Kendimi kaybediyorum. Sanki ruhum, sonsuz bir denizde yolunu kaybetmiş bir gemi gibi savruluyor. Her fırtına, beni biraz daha derinlere itiyor.
Ah eller üstünde çiçekler içinde
Dudağında yarım bir sevda hüznü
Aslan gibi göğsü türküler içinde
Rastlardım avluda hep volta atarken
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta