kendimi aramaktan geliyorum, kendimi ve kalbimin sesini
incittim gözlerimi, susmanın harflerine gömülen bir ölüyüm.
herkesin kendi hatalarını maharet bildiği utanmazlıklarda
saklanmanın suçlusu olarak çıktım ateşin karşısına,
cinnet ahalisinin beş vakit affı günahıymış içimdeki sancı
sevgilimi sordum avuçlarımı yırtan bıçağın hanedanlığına,
bir kuş gözyaşı çizdi içimin şafağı sökülmeyen gecesine.
insanın bulandırdığı suların yansımasında ışık aradım
ölüm müjdeleyicileri gölgelemiş yüzümün tenhalığını
kendimi hecelemekten geliyorum, kendimi ve ufkumu
tanıdım kendimi, ayrılığın ayak izlerine düşen gölgeyim.
herkesin içre denen enginliği susturduğu unutkanlıklarda
yok olmanın cezalısı olarak çıktım toprağın huzuruna,
madde dünyasının uslanmaz telaşıymış içimdeki kuraklık
dostlarımı aradım sözün inceldiği günlerin boşluğunda,
babamın içini kemiren sıkıntı aldı son gülümsememi.
insana çocukluğunu aratan canhıraş sancılara düştüm
özlem denen zaman gürlemesinde tekliyordu kalbim
yüzleştim kendimle, annemle babamın ölümüne yakışan şiirim.
ey aynanın içine doluşan varla yok arasındaki gerçek,
insan neden gülüşünde gözyaşı taşır gizliden gizliye?
Hıdır Işık
Hıdır IşıkKayıt Tarihi : 15.7.2016 11:22:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!