Günlerdir yoktum biliyorum... Yalnızlığıma kavuşup, yalnızlığıma sığınıp kalabalığa katıyordum kendimi... En güzelini yaşıyordum yalnızlığın... Varlığımı kalabalığın çoğulluğuna katıp tekilliğimi çoğaltıyordum... Tekilliğimi çoğaltırken içimdeki çoğulluktan arınıyordum... Sonra yine o çoğullukla tümleniyordum...
Ne demişler ‘Kendini bulmanın en kolay, en etkili yolu kendinden kaçmaktır! ’. Böyle mi demişler? Kim demiş? Laf aramızda ben dedim sanırım, yine özene bezene bir cümle, bir anlam kattım hayat diline, hayatımın diline... Yine bir felsefe yarattım kendimce... Kendimi aşarak... Kendimden taşarak...
Peki niye? Nedir bu cümlenin altındaki anlam? Kendimden kaçmak... Kendimi bulmak... Kendimden çıkıp kendime dışarıdan bakmak... Kendi içimde cevaplarını bulamadığım sorgulamalarımı dışarıdan üçüncü bir göz olarak görmek, cevaplamak... Kendi savunma mekanizmalarımı yıkmak... Kendi duvarlarımı yine kendim yıkmak... Subejktifliğimden arınarak objektifliğimi yakalamak...
Nerden nereye? Aslında bugün bambaşka duygu ve düşüncelerle yazmaya başlamıştım, başka bir olayı, başka bir konuyu ele alacaktım tüm toplumsal duyarlılığımla... Yine hayattaki acılı yansımalarına dem vuracaktım insanoğlunun... Yine isyanlı tepkimelerle dolup taşacaktı satırlarım... Yine kalabalıktan biri olacaktım, kalabalığa dışardan bakıp kalemine yansıtan... Yine sosyal olacaktım... Olmadı... Bu kez kalabalığın çoğulluğundan çıkıp kendimin tekilliğine ulaştı satırlarım.... Sosyallikten çıkıp kişisel psikolojime indirgendi cümlelerim... Aslında normal ve son derece doğal... Toplumsallaşmanın temeli bireyleşmeyle atılır... Bugün izninizle bireyleşeceğim... Bencilleşmeden....
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.
Dedim ya ön sözleşmem için proformalarımı düzenleyeceğim daha, mizanımı dengeye oturtacağım... Daha ilk durağındayım yolumun... Daha yolum uzun... Arkamdan bir kova su döker misiniz? Kendimi bulup geri dönüşüm kolay ve erken olsun diye... Sahi siz beni bekleyecek misiniz hayat kapılarınızın önlerinde?
HIMM SEVGİLİ FUNDA HANIM OKUYURU SIKMADAN GÜZEL BİR AKICILIĞI VAR ÜSLUBUNUZUN.YOLA DEVAM DURMA DE HAYDİ...
SEVGİYLE ŞAİRE.
GÖKMEN YILMAZ ERDEM
Bence gitmeyin sevgili funda kalın ve iç sorgulamalarınızı açık ve net olarak burada yapmaya devam edin. Yol gözterin kendini sorgulamasını bilmeyenlere. Neden kendine borçludur insan bunu anlatın. Kendinize ait mimari yada ekonuomik tepkiler nasıl olur anlatın anlatın ki hepimiz nedenlerini az da olsa sorgulamaya başlayalım.
İnsan kendine borçlu olduğunu bilmez iken ve bu borcunu ödemenin yollarını nası aşacağını düşünmez iken siz başlamızşsınız ve bu yolu bizlerede izah edin, edin ki kendimize ait borçları ödeyebilelim.
Bu gün ilk geldim ve ilk bu yazıyı okudum. Kendimi acımasızca sorguladığımı düşünürken birden benden başkalarınında kendisini sorguladığını görmenin mutluluğunu yaşadım.
Kalemine ve yüreğine sağlık sevgili kardeşim. Gitme ve kal bizde ardından bir kova su dökmeyelim. Su herşeyi alıp gider bilirsin. Oysa kalmaya ve mücadele etmeye ihtiyacımız var.
Kuutluyorum bu güzel yazıyı yazan yüreğini ve kalemini. Sevgiler yüreğimden yüreğine
tebrikler
'Tüm ihraç fazlası duygularım, tüm ithal artığı düşüncelerimin raporlarıyla.... '
Siz gidin... arkanızdan bir kova su döktük bilin... kendinizle hesabınız bittiği geri gelin...
Bir bardak çayınızda hazır olacak... yüreğimde ısıtıyorum şimdiden çayı...
Sevgilerimle
Bu şiir ile ilgili 14 tane yorum bulunmakta