Kendime yolculuk * Şiiri - Betül Yazıcı

Betül Yazıcı
16

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Kendime yolculuk *

GİDİŞ

bir önceki değil gittiğim aynı yol
her gelen şeffaf bir ağaç dikmiş
göğüsleri görünüyor genç kızların
nesneler giz tutmuyor, bozkır aynı
bu iklimde yumuşak çamaşır bulunmaz
ayağıma takılıyor kararan hareli gözlerine ulaşacakken yol
ufak tepelerde gölgelerini yitirmiş pembe bulutlar
şişşşttt!
'hüzünlü orospuları' uyanacak öbür dünyanın
yakınlaşsak kilometre taşları gibi azalır mı yaş farkımız

gri şehrin bu mu
nasıl izbe otelleri
nasıl boş
ana yoldan geçenler beni göremezler
şu ara yolun sonundayım
herkes birbirine benziyor
ve perspektif denen bir şey var

VARIŞ

bakamıyorum kimse var mı pencerende
sırtımı dönüp giriyorum istasyonların en minyatürüne
tartıcı çocuklar
sırt çantası alacaklarmış terliklerimin bir gramıyla

trenler sevmeyi bilmez beklemeyi de
gişeler kapalı
ben de seni almadan gidecek değilim zaten
duvara yaslanıyorum, taş fısıldayacak
kara dut çayına erecek nasılsa yolum
gordion düğümü çözülüyor
sol elimde tuttuğum eğreti masumiyeti avucuna bırakıyorum

çekirdek yolunda çitlenmeden kalabilen kızlar var
marketlerin kasalarında neskafe kokuyor turuncu saçları

tüm şehrin günahını sırtlanmış yedi deli
ve
papyonlarını evde unutmuş damatlar
saymalı kaç çiçekle çıkarır bu yazı ıhlamurlar

DİNLENME

bir sıçrayışta pencerenden giriyorum
bilmediğimiz ağaçların isimleri takılıyor dirseklerimize
sözümü sıkıştırıyorum avucuna
cin çarpacak beni

herkes bir şeyleri
yakınlarda bir yerlerde yayınlarını büyütüyor nehirler
dilimle çiziyorum sırtına kader çizgini
hırsız kargalar üşüşüyor
falcı kadın diyor ki, doğum kaydı olmayan bir çocukmuşsun
maymuncuk lazımmış avucunu açmaya

GİDİŞ, VARIŞ, DİNLENME

tıslayarak duruyor tren
el sallayanımız olmayacak
anaç tavuklarla birlikteyiz
kırıp yiyoruz yumurtalarını
sabahın sisi bulaşıyor üstümüze
ıslanıyor her yan
müzik mi şehir mi anlayamadığımız derin bir mavi
yılan saçlarıyla kadınlar geçiyor dört bir yana

dönüş yolu
benim yolum, seninki, karışıyor birbirine

senden önce gelip ilk karşılaştığımız yerde bulsaydım seni
bilezik gibi geçebilirdim dünyanın koluna

köz olacaksın
öpüşlerinden artan sandalyem boş
öldüren Bill gözükmüyor ortalarda

DÖNÜŞ

ilk kurtarılacak dolaplardan birinde
yeni doğmuş bir kaplumbağa olsaydı
yavaşlatabilirdik zamanı
ara sıra su serperdi yatışmayan saçlarımıza

dönünce sor tartıcı çocuklara
kaç kiloymuş terliklerim
sende bıraktığım masumiyetime sarıl

ben tanıdık bir ağaç bulup
gölgesini yokluğunla sulayacağım

*Mühür dergi'nin 12.sayısında yayınlanmıştır

Betül Yazıcı
Kayıt Tarihi : 8.1.2007 00:48:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hakan Bintepe
    Hakan Bintepe

    işte sonunda bir şiir ve bir şair... ellerinize sağlık...

    Cevap Yaz
  • Nihat Gülle
    Nihat Gülle


    Kendime yolculuk *

    GİDİŞ

    bir önceki değil gittiğim aynı yol
    her gelen şeffaf bir ağaç dikmiş
    göğüsleri görünüyor genç kızların
    nesneler giz tutmuyor, bozkır aynı
    bu iklimde yumuşak çamaşır bulunmaz
    ayağıma takılıyor kararan hareli gözlerine ulaşacakken yol
    ufak tepelerde gölgelerini yitirmiş pembe bulutlar
    şişşşttt!
    'hüzünlü orospuları' uyanacak öbür dünyanın
    yakınlaşsak kilometre taşları gibi azalır mı yaş farkımız

    gri şehrin bu mu
    nasıl izbe otelleri
    nasıl boş
    ana yoldan geçenler beni göremezler
    şu ara yolun sonundayım
    herkes birbirine benziyor
    ve perspektif denen bir şey var


    VARIŞ

    bakamıyorum kimse var mı pencerende
    sırtımı dönüp giriyorum istasyonların en minyatürüne
    tartıcı çocuklar
    sırt çantası alacaklarmış terliklerimin bir gramıyla

    trenler sevmeyi bilmez beklemeyi de
    gişeler kapalı
    ben de seni almadan gidecek değilim zaten
    duvara yaslanıyorum, taş fısıldayacak
    kara dut çayına erecek nasılsa yolum
    gordion düğümü çözülüyor
    sol elimde tuttuğum eğreti masumiyeti avucuna bırakıyorum

    çekirdek yolunda çitlenmeden kalabilen kızlar var
    marketlerin kasalarında neskafe kokuyor turuncu saçları

    tüm şehrin günahını sırtlanmış yedi deli
    ve
    papyonlarını evde unutmuş damatlar
    saymalı kaç çiçekle çıkarır bu yazı ıhlamurlar

    DİNLENME

    bir sıçrayışta pencerenden giriyorum
    bilmediğimiz ağaçların isimleri takılıyor dirseklerimize
    sözümü sıkıştırıyorum avucuna
    cin çarpacak beni

    herkes bir şeyleri
    yakınlarda bir yerlerde yayınlarını büyütüyor nehirler
    dilimle çiziyorum sırtına kader çizgini
    hırsız kargalar üşüşüyor
    falcı kadın diyor ki, doğum kaydı olmayan bir çocukmuşsun
    maymuncuk lazımmış avucunu açmaya

    GİDİŞ, VARIŞ, DİNLENME

    tıslayarak duruyor tren
    el sallayanımız olmayacak
    anaç tavuklarla birlikteyiz
    kırıp yiyoruz yumurtalarını
    sabahın sisi bulaşıyor üstümüze
    ıslanıyor her yan
    müzik mi şehir mi anlayamadığımız derin bir mavi
    yılan saçlarıyla kadınlar geçiyor dört bir yana

    dönüş yolu
    benim yolum, seninki, karışıyor birbirine

    senden önce gelip ilk karşılaştığımız yerde bulsaydım seni
    bilezik gibi geçebilirdim dünyanın koluna

    köz olacaksın
    öpüşlerinden artan sandalyem boş
    öldüren Bill gözükmüyor ortalarda

    DÖNÜŞ

    ilk kurtarılacak dolaplardan birinde
    yeni doğmuş bir kaplumbağa olsaydı
    yavaşlatabilirdik zamanı
    ara sıra su serperdi yatışmayan saçlarımıza

    dönünce sor tartıcı çocuklara
    kaç kiloymuş terliklerim
    sende bıraktığım masumiyetime sarıl

    ben tanıdık bir ağaç bulup
    gölgesini yokluğunla sulayacağım


    *Mühür dergi'nin 12.sayısında yayınlanmıştır

    Betül Yazıcı

    ÖZE DOĞRU YAPILAN YOLCULUK İNSANIN KENDİNİ VE NETİCEDE YARATICISINI TANIMASINI SAĞLAR GÜZEL BİR ŞİİR KUTLUYORUM GÜÇLÜ KALEMİNİZİ BENDEN ON TAM PUAN BU ENFES ŞİİRE İLHAMINIZ DAİM OLSUN CANDOST SELAM VE SEVGİLERİMLE

    Cevap Yaz
  • Hayrullah Gürdağ
    Hayrullah Gürdağ

    iyi bir kalem... takip edeceğim

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (3)

Betül Yazıcı