Geçmişiyle kaybolup giden insanları,
merak etmişimdir hep.
Sessiz sedasız kendi
kabuklarına çekilenleri.
Kendi iç dünyasına mezar kazıp,
O mezarın içinde nefes
almaya çalışanları.
Oysaki...
Yüzdeki çizgiler,
Saçtaki aklar
Herşeyi anlatmaya yeterli değilmiydi.
Acının insanı nasılda yerle bir ettiği,
Apaçık ortada değilmiydi.
İnsanları hayat kadar,
Sevdiklerininde öldürdüğünü
anlamak ne acı.
Hani derler ya.
Hiç bir katil sebepsiz
yere cinayet işlemez diye.
Peki ya kendini diri diri öldürüp,
Kendi cezasını kendisi kesenler.
Kendini içinde kazdığı mezara gömenler.
En acısıda bu değilmi.
Şimdi denize karşı oturdum bir banka .
Martıların kanat çırpışlarıyla
daldım uzaklara.
Öylesine geçmişte kalmışımki.
Önce kaybolduğum yeri aradım buldum.
Sonra kabuğumdan soyuldum.
Soyuldukca karanlığı attım üzerimden.
Peki ya sessiz çığlıklarım.
Nefes alışlarımı zorluyordu.
Ayağa kalkıp ,attım kendimi...
Mavi serin suların derinliklerine.
Her kulaç atışımda nefesimi buldum.
Buldukça açıldım .
Açıldıkca mavilerde yok oldum.
Anladımki meğer ben yenilmişim.
Hayatın acımasızlığına.
İnsanların nankörlüğüne.
Dost bildiklerime.
En acısıda buya.
Kendime.
Kendime yenilmişim.
Kayıt Tarihi : 20.3.2021 18:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!