önce uçurum çiçeği olarak girdi hayatına,sonra bayır gülü olarak yeşerip,yağmur çiçeği olarak filizlendi.Ama gözyşı çiçeği olarakta kurumaya yüz tuttu aşkın. keşke solmasaydı keşke olmasaydı böyle ama oldu.. şimdi karar zamanı dost.
dostum,bilirim ben seni sevmem,sende beni sevmezsin.ama genede okuyacaksın bu mektubu biliyorum....Aylar önce bir şubat sabahı yıkımında, değişen hayatınla çıktığında karşıma,yüreğine bulaşan ayrılık ateşinin, gün gectikce harlanan korunda yanıp,hüzün denizinde savrulurken,yapmış olduğun hataların arkasına sığınıp, keşkelerinin ardında isyanlardaydın...sevdanı yazarken şiirlerinde,kabullenenmediğin gidişine haykırmış,işlediğin hatalara bir yenisini daha eklerken,kazanmak yerine onu kaybetmek için savaşmıştın adeta.oysaki sevgi avuç içinde tutmaya çalıştığımız bir kuştu.çok açarsan ucacak,çok sıkarsan ölecek.
ne acmayı bildin avuçlarını,ne sıkmaya.Yaptığın hatalara bir bir yenilerini eklerken marifet saydın bunları....oysa hatalarla yaşamak değil,hatasını anlamaktı erkeklik.o hatadan ders almaksa erdemlik.
ama sen....
ne erkektin ne de erdem..
oysaki giden gittkten sonra, seviyorsa zaten ulaşacaktı bi şekilde sana,eğer beklemeyi bilseydin.
Satarken güllerini,
Alırken alın terini.
Yırtıktı elbisesi,
Ayağında terliği.