Koku deyince aklımıza hep kötü kokular geliyor...Yanık kokusu, elma kokusuna sinmiş ölüm kokusu,boynuna kadar pisliğe batmış kötü kalplerin kokusu...Kan kokusu...
Ama bu kokulara haksızlık...Öyle kokular vardır ki,haklı kazançlar uğruna akıtılan ter kokusu, bizi geçmiş günlerin güzelliğine götüren reçel kokusu,bağ bozumunda kaynatılan pekmez kokusu, ekşi narın, ekşiye dönüş kokusu,tarhana kokusu şifacı bir el olur, alır götürür çocukluğumuza, merhem olur yaralarımıza..
Kaç gündür midem ağrıyor üzüntüden...Bahçeden nane topladım çay yapmak için. Okur yazarken yanımda bir tabak nane duruyordu,kokusu burnuma gelince, küçük bir kız oldum yeniden.Babamın okumam için üstünde titerediği küçük kızı.
Bağ bahçe işine yardım edeyim dediğimde, 'git sen ağacın gölgesine otur kitabını oku, işi bana bırak 'derdi babam.
Bağ evimizin etrafında yarpuzlar vardı, mis gibi kokan...Nane kokusuyla özdeşleşti bu sabah...
Ne güzeldi o yıllar...Kimsenin kimseyi öldürmediği, ölümü geçtim, ağızlardan kötü bir sözün bile çıkmadığı...
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,