Avmede elimde henüz satın almış olduğum ipek etamin eşarbım ile hülyalara dalmışken, gecelere ve rüyalara pekte ihtiyacım olmadığını biliyordum sevgili günlüğüm✍🏻
Varsın çölde olmasın bedenim, bir başlarına kalsın kum taneleri, aralarında olmadığımın farkında bile değiller, peki ya olsaydım?
Ayakkabı mı giyerdim sanırsın kızgın kumlarda; belki çokça ısınacak yanacak, kavrulacak ayak tabanlarım, bedenim ay ayyy ayyyy ayyyyyyy deyip bir parmak ucuna, bir topuklarla havaya zıplarken metrelerce ipek kumaş üzerimde rüzgarla dans ediyorken ruhum, duymam ki yakıcı sıcağın verdiği azabın sesini.
Ya duymazsam susuzluğu çölde? Görmesem veya ayaklarımızın dibine kadar gelmezse serap?
Ardından söyleriz: Gelmese de olur kendi bilir!
Adı üstünde serap!
Dünya düşeli gözlerimden uzun yıllar oldu, çok uzun yıllar.
Çok susuz kalmış olabilirim dünyada, çok sevgisiz de kalmışımdır bilirim: Bak bunu bilirim işte sevgili günlüğüm..
Ya olduğu gibi kabul edebilmeli her şeyi tek tek, veya tümünü birden reddede bilmeli?
Sokak diliyle ya herro; ya merro diyebilmeli.
Her birimizin cebinde kırmızı kart gibi HAYIR’larımız olsada ya kullanmıyoruz, ya da zamanında kullanamıyoruz ki hayatta bu arada akıp gidiyor avuçlarımızdan.
Halbuki Hayır’da hayırlar vardır.
İnsanın kuma ne kadar çok ihtiyacı olduğunu şimdi yazarken anladım sevgili günlüğüm, ne garip değil mi?
Deniz kenarında ki kumlar değil; çölde ki kumlara ruhen ihtiyaçtan bahsediyorum.
Arapların edebiyatı belki bu yüzden mi kuvvetli. Çöl kumları mı tetikliyor kalemi?
Yanımdan, sağımdan, solumdan yürüyen merdivenlerden geçen insanları görüyorum avmede, dışarıda da bu böyle onlarda belki görebiliyordur beni diyeceğim fakat göz çarpmaları oluyor kısaca. Dikkat çekecek bir şeyim yok, kalemimden başka onu da duyan görebilir beni.
Görünmez gibi bir insan oldum sihir katmadan, ışınlanma olmadan kah oradayım, kah burada.
Kalemim değince duygulara çıkıveriyorum birden
hokus pokus gibi ortaya…
Her zamanki gibi bir oradan, bir buradan yazdık yine bizim de usulümüz böyle ne yapalım değil mi?
Bu yaşlarda sakinliyor insan sanki sevgili günlüğüm.
Gerçi yerine göre sakindik hep.
Haberleri izlemiyorum uzun zamandır, gençlikte izledikte mutsuzluktan başka ne oldu bugüne kadar?
Dünya, mal, mülk, para, gümüş, dolar, euro deyince başını kaldırmıyorsun bile bu yaşlarda, burun kıvırıp hıh diyor ileriye bakıyorsun, yol var mı yürünecek diye!
Bize yolumuz lazım, seksek oynayarak mutluluk içinde yürüyecek yol lazım. Yolumuzu da kendimiz inşa edeceğiz edebiyat, spor, sanatla…
Dikkat çekmemek albenisi olan bir şey, arada bakıldığında gözlerime huzursuz oluyorum. Bu yüzdendir ki kimsenin gözlerine ruhunu görmekten öte bakmıyorum.
Gözler kalbin aynası ya hani sevgili günlüğüm✍🏻
Yalan da söyleyemezmiş onlar diyor sözlerin yazarı, yalan mı?
Kalıbımı basarım ki doğru! Gözlerde saklı, kalpler.
Ruhu görmek ise bir dakika sürüyor sevgili günlüğüm.
Sonra bakma bakma sakın, bakmasınlar bana da…
Böyleyken böyle işte…Etrafı gözlemlemek için büyük şansın oluyor. O kadar görünmez olmuşum ki, başımda ki ipek eşarp ile kaldırım taşları arasında kımıldayan yaprakları görebiliyorum kendime kadar.
Hülya Kırklaroğlu
Kayıt Tarihi : 7.7.2024 13:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!