Kendimden Utandım.
Kendimden utandığım zamanlardan birini daha yaşadım dün.
İnsanın elbette kederli ve hüzünlü günleri olduğu gibi neşeli ve sevinçli günleri de olmalı elbette.
İşte bu keder ve acı dolu günlerimizin içinde bir yakınımızın önceden planlanmış olan sevinçli ve mutlu gününün davetlileri arasındaydık. Bunca hüznün içinde sevinç yaşayamaya hakkımın olmadığının idraki içinde bulunduğumda bir bir gün öncesi endişelerimi naklettim telefonla. Tabiki bu ara bizde gittik oraya. çalgılar çalıyor, insanlar oynuyor. Kimsenin kimse umurunda değil. Kaç tane anne karnındaki çocuk Babam diyemeyecekti ömrü boyu, kaç gelin dul kaldı çiceği burnunda, kaç tane gencecik delikanlı toprağa gömüldü? Hiç mi düşünülmedi, hiç mi ne yapıyoruz denilmedi bilemiyorum. Suratımdan düşen bin parça. İçim içimi yiyor ve nihayet 1 saatlik sabrın ve tahammülün sonunda daha fazla kendime zulmedemeyerek hayırlayıp ayrılmak zorunda kalıyoruz düğün mekanından. Apartman hayatında komşuluk yok diyoruz, şehir hayatında komşuluk yok diyoruz ama nedense bizlerde insanlık bitmiş diyemiyoruz. Soruyorum birkaç yaşlı amcaya ilginçtir: Ölümde hak düğünde diyebiliyorlar da çalgısız geçiştirmeye çalışırdık diyemiyorlar.
Hakkını helal etsin Somada vefat eden kardeşlerim. Onların karalara bulanarak kazandıklarının vergilerinden mutlaka bir kaç damla, yudum, lokma geçmişti emekli maaşı kanalıyla boğazımdan. haklarını helal etsinler.
Tabiiki düğün sahipleri günler,hatta aylar önce planlamışlardı mutlu günlerini. Onlara da diyecek bir sözümüz yok. Lakin bir Kuranı kerim tilaveti ile taçlandırabilirlerdi günlerini. Hem geçmişleri, hem de emekçi kardeşlerimiz nasiptar olurdu dualardan. Olmadı.
Sordum kendime. 500 e yakın kardeşimizin yaşama veda ettiği günün yası içerisinde bizlere ne oldu da bu kadar sadist ve taş kalpli olabildik. Halaylar çekebildik, oyunlar oynayabildik.
Her türlü değerlerimizi ayaklar altına alabildik. Halbuki almadık. Çün ki demek ki öyle bir değer kalmamış bizde. Bırakmamışlar. Bizler "Diclenin Kenarında otlayan koyunun kaybından Allah beni sorumlu tutar" diyebilen Eshab-ı Guzini ancak bu kadar sevebilmişiz ve anlayabilmişiz. Ancak bu kadarmış demek ki Hz. Ömer'e olan bağlılığımız ve sadakatimiz.
Avrupa birliği sevdasına bütün milli ve manevi değerlerimizi sıfıra indirmeye çalışanlara lanetler yağdırmak geliyor içimden.Kimliğimizin gittiğini, kişiliğimizin kaybolduğunu, insanlığımızın sıfırlandığını anlamaya başladım yavaş, yavaş. "Müslümanın derdiyle dertlenmeyen bizden değildir" diyen Allah Resulünü ancak bu kadar tanıyabilmiş ve sevebilmişiz demek ki.
Allah cümlemizi hidayete erdirsin. Af ve mağfiretine layık kullarından eylesin. Somada vefat eden kardeşlerimizi şefkat ve merhametiyle karşılasın inşaallah.
Selam ve sevgilerle.
Kayıt Tarihi : 16.5.2014 16:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!