Yorgunum,
Yüreğime dağlar yığılmış
Tuzla buz olmuş resmen
Ama inatla hayatın yakasına yapışmışım
Bir güne daha açmak için gözlerimi
Bir günü daha yaşayabilmek için doya doya
Yaşlanmışım,
Daha yaş almadan hemde
Zorlasan yaşım yirmi küsürlerde
Ama ham meyve değilim
Sarkan aklar dallarında
Katman katman işlenmiş ruhum
Çok bilgece düşünceler giriyor her gece kabuslarıma
Bir yaprak giyibim
Sonbahara denk gelmiş
Ama inatla yaşamak için direnen
Tüm yapraklara dökülmeden ilkbaharı görebileceğini müjdeleyen
Çoğu insan anlamaz beni
Halâ o kadar yaşayamamışlar belli
Yaşasaydılar kaygıları değişirdi besbelli
Ben kırık kalpler sokağında hurdacıydım
Çok kalp kırığı gördüm
O kalpleri satın alıp onarmayla geçti ömrüm
Ama her kalp onarılmaya sahibinden başlar
Sonra gözyaşıyla yıkanıp, arınmaya başlar
Cesaret işidir yaşamın önünde durup
Ben burdayım demek
Yorgunluğunun temeline inmek.
Suskunum,
Hayat bana en çok susmayı öğretti
Haksızlık karşısında olanından değil ama
Susmanın bilgeliğini deneyimleme gücünü verdi
Bazen sessizlik kelimelerden daha tesirli dedi
Bir kimse bir şeyi anlamak istemiyorsa
Anlatmanın ne önemi vardı ki
Anlayamıyorsa iş değişirdi tabi
Seviyorum,
Mesela sevginin içini doldurdu hayat
Keza aşkında...
Öyle bir bedene, bir cinse duyulanın ötesinde hemde
Bilmem ki siz hiç bir kitaba, bir şiire, bir cümleye aşık oldunuz mu?
Bilmem ki siz hiç bir çiçeğe, yaprağına, dalına aşık oldunuz mu?
Bilmem ki siz hiç hayvanlara, kuşlara aşık oldunuz mu?
Gökyüzünü, yıldızları seyre daldınız mı?
Mesela rüzgarla kucaklaşıp, yağmurla ağlaştınız mı?
Bir insana, bir kalbe hiç bir çıkar gütmeden muhabbet duydunuz mu?
Bir sır vereyim bu satırlara.
İnsanlar hiç aşık oldun mu diyorlar
Onlar aşkın göreceliğinden habersiz
Sonsuz defa diyorum
Onlar cins diyor, beden diyor
Ben ruh diyorum, doğa diyorum, yaşam diyorum
Onlar anlamıyorlar, bana deli dedikleri bile oluyor
Tercih meselesi diyorum benim deliliğim
Sizin akıllı olduğunuzu varsaydığınız bir dünyada
benim deli olmam bana verilen en büyük servettir.
Karanlığım,
Korkulan türden değil,
Öyle yeraltı işleri çerçevesinde değil
Karanlığın içinde beyazı gören göz benim karanlığım
Yani bir nevi sonsuzluk
Dipsiz bir kuyunun içindeki renge ulaşmak
Karanlığın rengini algılamak
Şaşırmayın sanki hepimiz renkleri aynı mı algılıyoruz
Benim gördüğüm yeşille, senin yeşilin aynı mı ki renkleri sorguluyoruz
Yalnızım,
Bu bir çaresizlik değil
Kendimlik zirvem, bazen de mahkemem
Yargıçta benim, suçlu da
suçlu görülürsem eğer davada
Hem de adaleti sağlamış yüreğim
Haksız karar uzaktır bu duruşmada
Bil ki,
Ben bu duyguların ne kendisiyim
Ne de tamamen kendisi olmayanım
Bilmediğimi bilen bir kafadayım
Çoğu zaman had bilmekle muhatabım
Eğer görmek istersen,
Bildiklerimi bilme sırrı yazıyor bu satırlarda
Eğer yaşama arzusu yatıyorsa sadırlarda
Dön karanlığına dal ve kendini ara.
MİHRİBAN SAYDAM
Kayıt Tarihi : 3.9.2020 06:15:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mihriban Saydam](https://www.antoloji.com/i/siir/2020/09/03/kendimden-kendine-2.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!