Bazen insan, en çok kaçtığı şeyin tam ortasına düşüyor. Kaçtıkça daha da yaklaşıyorsun aslında. Hani sanıyorsun ki, üstünü kapattığında, yokmuş gibi davranabildiğinde her şey geçecek. Ama geçmiyor. Sadece derinlere itiyorsun, gün yüzüne çıkmasını engelliyorsun.
O kadar çok kırıldın ki artık parçalarını sayamıyorsun. Her biri bir başka yerde, bir başka zamanda kalmış. Ve sen hala bütün kalmaya çabalıyorsun. O parçaları bir araya getirmek istiyorsun, ama ne yapsan eksik kalıyor.
Kendi kendine diyorsun; “Güçlü ol, geçecek.” Ama geçiyor mu gerçekten? Yoksa biz sadece alışıyor muyuz o eksik halimize? Bir gün düzelir umuduyla kendimizi kandırıyoruz belki de.
Kendine itiraf etmediğin ne varsa, sana en çok acıyı o veriyor.
Bugün seviştim, yürüyüşe katıldım sonra
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Devamını Oku
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta