Şimşek çaktı
Kapı tekrar çaldı
Bu sükûnetin içinde
Bunu bozmaya aday birisi vardı kapıda
Kimse burada olduğumu bilmiyordu
Gideceğim demiştim
Gitmiştim
Kimseye de bir şeyler söylememiştim
Söylenecek insan gibi bir varlıkta ortada yoktu zaten
Bazen dediğimiz şeyleri boşa söylememeyi
Dediklerimizi yapabilmemiz gerekir
Sözümüzü kuvvetli yapan
Ağızdan çıkınca yapılmasındaki şiddettir
Bir ileri
Bir geri
Lafı boğazda dolaştırmak
Lodosta bırakmak soğutup insanı ancak
Fuzuli hareketlerin sancısından başka bir şey değildi
Hayat nereye gider hiç bilinmez
Bu yazının devamı da nereye gider cidden bende bilmiyordum
Ucuz yaşamamıştım hiçbir zaman
Hayatın bedelini çok pahalı ödüyordum
Kapı tekrar çaldı
‘Yokum’ desem mi çaresizce
‘Huzurumu bırakmak istemiyorum’
‘Geldiğiniz gibi gidin lütfen’ desem
‘Acaba kim’ diye teslim olmanızı sağlayan
En saçma cümle
Kimse kim bana ne?
Dedim bekledim
Tekrar çaldı kapı
— ‘Orada olduğunu biliyorum’ dedi bir ses
İrkildim
Kapıya yöneldim
Açmak istemediğim halde açtım
Kapıda;
Kıpkızıl saçları gözümü alan güzelliği
Aklı durduracak bayan vardı
O kadar pürüzsüz o kadar mükemmeldi ki
Yeşil saten gibi parlak elbisesi vardı üzerinde
Şaşırıp kalmıştım
Bir süre bakıştık
— İçeri davet etmeyecek misin?
— Davete ihtiyacın yok sanki ama bence gelmeyin bu bana çok fazla olur.
— Korkuyor musun?
— Sizce korkmalı mıyım?
— Soruya soru ile mi cevap verirsin her zaman?
— Ben insanım maalesef
— Ben peri
— Tahmin ettim Orman Perisi.
— Sen nasıl isimlendirirsen Şimdi girebilir miyim?
— Başka bir şansım yok gibi buyurun.
— Şans sadece umutsuzların sığındığı bir kelimeden başka bir şey değildir.
— O zaman seçenek olarak düzeltsem az önceki cümlemi
— Seçenek insanın aklını karıştıran yollardır sadece
— Her kelimeyi derinlemesine eleştirir misin böyle?
— Soruya soru ile cevap vermen ile ilgili dediğimin rövanşını mı aldın şimdi?
— Hayır. Deminde ve şimdide soruya soru ile cevap veren sadece ben değildim.
Dedi peri ve camın kenarına kadar geldi
‘İçeriden dışarıdan daha güzelmiş’ dedi
— Öyle imiş bugün öğrendim.
— Öğrenmek ölümle bile bitmeyen bir yetenektir doğuşta verilen bir daha hiç çıkarılmayan
Bir süre sustuk ikimizde camdan gözüken manzaraya baktık
Kimdi bu burada ne arıyordu?
Binlerce soru ve düşünce gene karşımdaydı
Bir binlercesi daha dalga halinde oluşuyordu
Çok güzeldi
Bakmaya kıyamıyordum ona
Ya gerçekten periydi yâda gerçekten hayal kurma konusunda
İyicene uzmanlaşmıştım
Orijinallerini aratmayan bir kurgu yapabiliyordum
Bu da delirdiğimin açık bir işareti idi
Dokunsam yok olur muydu bilmiyordum
— Dokunabilirsin
Dedi ürperdim birden ama kendimi karşı koyamadığım bir istekle işaret parmağımın ucu ile dudaklarına dokundum. İçime bir elektrik aktı sanki.
— ‘Düşüncelerimi mi okudun’ dedim.
— Okumamı istediğin için okudum sadece korkmana gerek yok
— Sadece ürperdim
— Biliyorum ürpermek korkmanın ilk adımıdır
— Her şeyi tanımlar mısın böyle?
— Her ismi siz merak ediyorsunuz her şeye isim veriyorsunuz biraz anlamlarına da bu kadar dikkat etseniz. Söylediklerinize sahip çıksanız.
— Biz kendimize sahip çıkamamışken bu fazla geliyor bence. Çok fazla soracak sorumuz olduğundan isimlendirip diğer soruya geçiyoruz hepsi bu. İsimlendirmek soruları çözmüyor ama soruları canlı tutuyor.
— ‘Mantıklı’ dedi.
— Henüz onu tam olarak çözemedim işte
— Zararı yok bir süre sonra her şey ortaya çıkacaktır önemli olan beklemektir
Buraya yalnız kalmaya gelmiştim ama kalamamıştım
Büyük talihsizliğim devam ediyordu
Yalnız sandığımız anlarda aslında yalnız olmadığımızı düşünmeye başlamıştım
—Yalnızız deriz her zaman öyle hissederiz ama değilizdir aslında’ dedi.
— Okumanı istemedim bu sefer düşüncelerimi
— Bu sefer ben istedim hoşuma gidiyor sana ait olan şeyler
— Ben perilerin iradesi olduğunu bilmiyordum
— İradesiz hiçbir hareket olmaz. Bir yaprak dahi kımıldamaz. İlk hareketin sahibini asla unutmayın
— Unutmadık ama buralarda tek taraflı olarak çok yalnız kaldık. (sustum biraz) siz yalnızlığı bilir misiniz?
— (Döndü uzunca baktıktan sonra) Yalnızlık her şeyde vardır. Bazıları fark eder bazıları fark etmez.
Her yerde yalnızlık kokuyordu
Değildik ama varlığını da inkâr etmiyorduk
Artık çatlamak üzereydim içimden konuşmayarak her şeyi direkt söylüyordum
Çok yoruluyordum
Yalnızlığı cidden özlüyordum
Buralara kaçmam bile hiçbir şeyi değiştirmedi
Güneşte bir türlü batmıyordu
— Sen istemedikçe asla batmayacak bugün dedi
Ürperdim sadece korkmadım
Bu nasıl bir şeydi
Neyin içine girmiştim haberim yoktu
— ‘Sorularının cevaplarını zamanla bulacaksın sonsuza kadar rahatlayacaksın’ dedi
— Peki, o zaman niye geldiniz ve amacınız nedir söyler misiniz rica etsem.
— Bazen rica etmek büyük bir tehdidi de üzerinde taşır ve muhatabını vurmadan yaralar.
— Amacımın yaralamak yâda vurmak olmadığını bilmen lazım
— Amaçlarını bilmeden bazen bazı şeyleri yaralayabilirsiniz bu sizin en büyük lüksünüz.
Camın dibine onun yanına kadar geldim
Göz göze baktım
Tedirgin duygularım en dingin halini almıştı
Ne yapacaktım bilmiyordum
Düşüncelerinin okunması
Günlüğünün bütün gözlere açık bırakılması kadar
İnsanı zor durumda bırakıyordu
Neydim neydi?
Nerdeydim?
Bilmiyordum çok şeyi
Hissediyordum sadece
Ekmek gibi su gibi
İhtiyacını duyduğum şeyleri
Eksiliği de öğreniyordum
— ‘Çok acı çekiyorsun’ dedi bana.
— Sende çok acı çekiyorsun yüzünden belli oluyor
— Yüzüm seni aldatmasın bende sen ne istersen onu görürsün
— Kızıl saçlı peri olur mu diyordum
— Sen istedin ve oldu
— Her istediğim olacak mı peki
— Her istediğimiz olsaydı şimdi burada olmazdın
— Haklısın olmazdım benim için son durak burası son kaçamak son mağaram sonsuza kadar kalmak istiyorum burada.
— Sonsuzluk en büyük sevdamızdır hepimizin
— Seninle ortak yanımızda varmış demek ki
— Bu bakış açısına göre değişir bence.
— Ben iyi bakıyorum o zaman
Dedim oturduk beraber koltuğa
Ormanın perisi olsun istemişim
Olmuştu dedim içimden
Kendil saatlerde
Çok fazla yalnız kalacağına inanmakta yanlışmış
Bir kere daha bir şey öğrenmiştim
Kızıl saçlı perimin ellerinden tuttum
Dudaklarıma götürüp usulca öptüm
Gülümseyen bir edayla sessizce baktı
Gözleri bir yol gibiydi yeşilin içinde uzuyordu
— Yeni gelmiştim ama (dedim)
— Biliyorsun bazı şeyler bizim elimizde değil
— Evet biliyorum. Gidiyoruz dimi?
— Evet
— Çok istedin bunu kendin yapamayacak kadar güçlü bir inanca sahiptin duaların kabul oldu. Bu kulübede seni sonsuz kılıyorum. Haydi gidelim.
— İyi duruyor muyum sence böyle
— Senin hep yüreğin güzeldi zaten
— Daha önce gördün mü beni hiç
— Hem de pek çok kez. Hep yalnızken.
— Sende yalnızmışsın.
— Artık değilim. Gidelim fazla bekletmeyelim. Yazı yazmak istersen yazabilirsin. Yarım kalmayı da istemezsin. (dedi)
Hemen bir kâğıt kalemi alıp son sözümü yazdım.
Tek kelimeydi atışım
Atışımı katladım elimde tuttum sımsıkı
— Ben hazırım (dedim)
— Biliyorum (dedi biraz yüzün hüzünlüydü perinin)
— Ne oldu şimdi
— Pek sevmiyorum bu anı her seferinde zor gelir bana
— Anlıyorum seni korkma ben yanındayım artık
— Biliyorum gidelim o zaman
— Gidelim
Dedik ve çıktık kulübeden yollar
Geldiğim yollar değildi
Ama hiç yabancılık çekmedim
Bu saatten sonra asla yalnız kalmadım
…
Bir hafta sonra gazetelerde
Günlerdir kayıp olan
Sakıncalı bir delinin
Sebebi bilinmeyen bir nedenle
İntihar ettiği haberi vardı.
Elinde sımsıkı tuttuğu kâğıtta
‘Gittim’ yazıyordu.
…
Fırat suyu
Ağrının torunu
Hep ben kokardı biraz
İstanbul biraz yalnız
Bensiz o kadar korkaktı
Kendi saatler
Ateşi ezip geçen
Yüksek bir patlamanın sesiydi
Susabilmek sanat
Gidebilmek Cesaretti
…
Bir şeyleri değiştiremiyorduk
Kendimizden başka verecek bir şeyimiz yoktu giderken
…
— Ben intihar etmedim ki
— Etmedin acını gördük seni erken aldık hepsi bu. Hoş geldin.
— Hoş bulduk. Saçının rengi siyahmış.
— Sen nasıl görmek istersen öyle olur demiştim
— Demiştin.
— Senin yüzün soğuk derlerdi ya yalanmış. Çok güzelsin.
— Benim binlerce yüzüm var. En güzeli sensin artık.
Kayıt Tarihi : 27.1.2007 21:48:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Gencay Coşkun](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/01/27/kendil-saatler-3-bolum-gittim.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!