Sanki dünyayı yürüyorum
Ufacık kalbime sıkıştırdığım düşlerle,
İçine sindiğim bu dünyada
Beş adımda bir soluksuz kalıyorum
Bilmem kaç nefeste dayanır bu ciğer
Bu ten
Sahipsiz kalmış bu düş
Yürüdükçe kalbimin köşelerinde
Her adımda beş kıtaya basıyorum sessizce
Kilometrelere sığmıyor adımlarım
Sanki düşlerim çelik kanatlı bir kartal
Dilime oturmuş bir felç
Vedaya mahkûm kelimelere tutsak
Bavula hiç gerek yok
Kendimi götürmem için rüzgâra sığınmam yeter
İrtica etmiş bir ruh kendi gerçeğinden beter
Yer ile gök arası kalmış
Sadece içimdeki en ilkel düş
O da gerçeğin arkasına gizlenmiş rüzgârla aşılır
Haydi, şimdi es deli deli
İçimdeki buzlar ta Sibirya dan dan kalma
Vakitsiz doğan güneş Ekim ayında yenidünya’ ya gebe
Bir sinek gibi dolaştığım şu evren
İçimde örselenmiş çekiç gibi
Vur ha vur
Haydi, durma Gobi çölünden kalma akkor olmuş yüzüme
Vur ha vur
Hayatın kendisi uyuşturucu
Birkaç dakika nefessizlik öldürür bizi
Şimdi her aldığım nefes boğazımı yakıyor
Dipsiz bir dehliz gibi
Zor yaşıyorum zor
Kaderimi öldürdüğümden beri
Ölüm döşeğindeyim şimdi
Beynimdeki düşünce tarlasında zıplayarak geziyorum
Bir ileri iki geri
Oysa bütün dünya uyuyor
Hayvanlar
Bitkiler
Adına “insan” denmiş yaratıklar uyuyor
Hepsi uyuyor
Ay
Güneş
Yıldız
Toprak bile uyuyor
Uyan be iki gözüm uyan
İçinde seni çağıran dolunay her şeyi istila etmiş,
Kurt adam ininde sıkışmış kalmış kıvılcım çıkartıyor çakın çakın
Lavdan yaptığı yatakta dönüp durmada
Gözlerinde ki kırmızı ateşi çağırırken davetkâr
Her şey değişiyor
Zaman
Mekân
Ve gerçekler
Bir gece yarısı terlemiş düşte değişiyor zaman
Öfkeye gizlenmiş ilkel bir hiçlik
Sonra hepsi geçiyor
Kendinden geçen tek gerçek gibi
Kendi yolculuğumda gizli kalmış düşlerde hayat düzene giriyor
İşine / okuluna / pazara giden insancıklar
Adına “insan” denen yaratıklar
Hepsi kendi gerçeğine mahkûm yaşıyor yarım yarım…
Kayıt Tarihi : 2.3.2016 15:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!