KENDİ DÜNYANDA KAL PEDRO
Hala hiç bir şey bilmiyorsun PEDRO; kuşlar neden uçar, gökyüzü neden mavi, deniz neden tuzlu, bebekler neden en muhteşem varlıklar, güneş neden sarı ve sıcak, ay neden beyaz ve parlak, nereden geldi bunca yıldız bilmiyorsun PEDRO.
Evet bilmiyorum usta hayatımın tamamını neredeyse bu kafesde geçirdim, onca yıl boyunca bir kaç yolcu geldi ama ben hancı olmaya devam ettim. Ben senin kadar şanslı değilim usta, değilim işte en basit örneği ile gökyüzünü bile karelere böldükleri bu havlu, p mavi üniformalıların izin verdi vakitlerde tanıdım. Bilmemek ayıp mı usta?
Değil PEDROM hemde hiç değil. Sen benden ve diğerlerinden daha şanslısın, benim geldiğim yerde gökyüzü uçsuz bucaksız, dolmuşlar rengarenk, sokakları caddeleri aydınlatan kocaman lambalar direkler var ama biliyor musun PEDRO? Sende bizde olmayan, bizde okulda senin asla istemiyeceğin bir şey var.ne o usta? Bilme PEDRO bilmek daha acı, daha bir yakıcı, yorucu, kırıcı hatta senin için ölümcül PEDRO, ölümcül... Kbb
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta