hüzünlü sesini duydum senin
selam durdum albenisine
seni getiren meleklerin.
seni içtim şükürle,
yeşil yaprağın ayasından.
dokundum teninden berraklığa
Dizginlenemez bir şey bu
uyku gibi
ya da yılkı atı,düz bozkırlarda
gemlerinden tutamamak hayatı sanki
umut gibi,pandora'nın kutusunda...
çam ağacının sabrıdır gözlerin
bekler misin beni öyle yeşil
bir haziran akşamı yüreğin serin
saat 12 oldu anla ve bil
çam ağacının sabrıdır gözlerin
İkircikli dışavurumlar dillere pelesenk
Yalan değil ama dillenen
Müphem,anlaşılmaz diyalektik
Beyinlere boca edilen boz bulanık.
Doğru ve yanlış pragmatiksel denk.
Sorunsallar biteviye, kafada sinameki hal
çöl kadınının sabrıdır anne
çocuklar yetim,gelin dul
odunsuz soba,dışarda kar
titrer mum ışığı usul usul
tesbihte sabır,daha sabaha var
yitirdiklerimden başlamalıyım
en yitirdiklerimden
en alışamadığım yokluklara
dem vurmalıyım hayatın.
mümkünü yok diyeceğim
en gelmez dost yüzlere
sarı yağrakların mevsiminde ömrüm
olduğumdan fazlası da neyin nesi
nasıl bir hengamedeyse hayat,
sadece o kadarız
gönüş işleri,
açlık,
Soğuk bir mart günü
sürüsünü kaybetmiş bir göçmen kuşu kadar
çaresizim;
peşimdeki avcıdan bihaber,
yüreğimdeki kadim tedirginlikle.
Eski bir dosta rastladım bugün
maziyi film ettik zihinlerimizde
en yönetmen taraflarımızla bugün
en masum taraflarımızı
halka kapalı bir galada
tekrar tekrar oynadık aramızda
bilmeni istedim,
uzak bir yerde
açık ekmek ve otlu peynirden bihaber
kaymaklı çayı olmayan
'Çetin çay getir,biri kaymaklı'
nidası kulağımda çınlarken
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!