Boşnak bir kızı sevmiştim ikibinüçte
Gözleri sonbahar elasıydı,
Ne çok benziyordu bir sonraki sevdiğime
Alnından öperdim hep, büyüsü giderek çoğalsın diye
İlk dokunduğumda, serin bir yel esmişti içimde
Aşkın tene dokunduğu yerde, „bu ne büyük mahşerdir“ dedim kendi kendime
Oysa
Geçip gittiğinde,
Bu ne büyük karanlıktır dedim, öldürür beni her yerimde
Sesini geride bırakıp, yola koyulduğunda,
Gölgeni ver dedim hiç olmazsa,
serinliğine yatıp ayazında donayım
Oda olmazsa
Bari elinde tuttuğun yaprağı ver, hazanda ayağına düşeyim
Umursamadı
Bu dedi, avucunda tuttuğu ikilemi
Yaşadığımız tüm aşkın özeti
Al bunu yürü dedi,
Adresi yanlış bir mektup gibi, iade etti
Yüzikigün umutla bekledim.
„Bunların hepsi şakaydı“ deme ihtimalini
Nafile,
Acım büyüyüp sevabıma hükümran olunca
Akşamlardan korkar oldum
Anason koklayıp, her sabah başka bir kadının koynunda uyandım
Bardağımda ki buza dönüp, giderek azaldım
Biter miyim sahi?
Hala tedirginim!
Çöl sıckalığı vurunca yüzüme
Yedi renk yedi ateşe büründü her şey
Kervanlar sakladı kendini kum taneciğine
Soluk gecenin suretine yayıldığımızda,
Karanlık, efsunlu bir sis gibi
büyüyerek dağılmıştı utangaç doğamıza
Yola dizilmiştik,
Ateşmiz bir küle varsın diye
Sevişmek mi?
1999´un sonbaharıydı
Ahizede ıslak bir ses: Geliyorum dedi emirvaki
Kayıp saraylarda unutulmuş bir fermanım var
çözer belki diline sakladığın o tümceyi.
Olur dedim,
Lakin, harflerin olası sese varma ihtimali
Hewler de sönünce ışıklar geceye
Akar gider tüm kuşlar kendi cennetine
Ve sahici izler kırılır geceye düşen ayak izlerinde
3 bin yılın hikayesi döner gelir kerpiç evlerin gölgesine
Ve der ki:
Yusuf ´un Masalı
Hayalin kaygan bir bahçeyse
Gülü dikmek neye yarar
Yolumu her daim yer yeksan edecekse mavi bakışlı atlılar
Yola yamanmış kervanım neye yarar
Saadetin emrine itaati ihlal eyleyeceksen
Beni kendi sözüne bulaştırmışsın neye yarar
Hakikati içimde her daim kıracaksan
Gelip benim masalımda ölmen sahi neye yarar
Düşman dağıldı deyip, kışlalarımıza yenilgiyi çağıracaksan
Heves edip gölgeme yatman neye yarar
İsa Golgot ´ya dayanıp yüzüne kan sıçramışsa
Ve uçuruma asılı hayat son durağına varmışsa
“Tutunacak dalı unutma” demek neye yarar
Aşka düşüp anızın tutuşmuşsa
„Bir Yusuf masalı vardı eskiden“ diye mırıldanmak neye yarar
Ben var olsamda bu zaman içinde
Sen yoksan, sahi herşey neye yarar?
...
Heidelberg/New York (Mayis-Temmuz 2011)
Ya Rab!
bu ne uzun intizardır,
Sabr eylermi gönül bu gam-ı hecrana?
Ya bana takat lutf eyle
Yada beni müstesna belle, taraf ol ölüme,
Biliyorum yılın son akşamında
Yine masaya tek bardak koyacağım
Tek çatal, tek kaşık...
Ve
Yanlızlığın kederli kokusunu,
Tüm aşklarımın üveyliğini,
Mavi Mürekkep
Zaman döner
İklimler çekilir kendi yurduna
Mumma biter,
Yaprak yoluna düşer, yolcu kendi uykusuna
Uğultulu gecelere sessizlik düşer
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!