kemik resitali
hayatımı kendimden geçiriyorum
bulutun suyunda suya dönüşüp
taze biçilmiş çimenin rengini büyütüyorum
sadece bir elbise alıyorum üzerime
benim gibi şiirler yazan
diğerlerini size bırakıyorum
boğazımda dilsiz kuğular var
yosunlu bir kayadan
başka bir andaki dalışa
kendilerini sınarcasına
gagalarını açıyorlar yutkunuşlarda
sesleri zamansız çalan kapı zilleri gibi tehlikeli
tüm yaşamım
bir iştahı hissetmeye çalışmakla geçti
sabitleniyorum duvarda oturan gölgeme
bir kadını izleyen bir adamı izler gibi
kuru rüzgarlardan dışarı bir yol arıyorum
ışığın içeri girmesini sağlayan el
tozun da düşmesine izin verir
uzanıyorum perdelere
bazı evlerin perdeleri kenarları olan
ancak sonu olmayan bir atkı gibidir
mutluluğa asla değmez ve dahi değinmezler
bir anlam taşırlar uçsuzluğa
acının bedeninden
kurumuş sinek ölülerini üflüyorum
Anzaldúa’nın mezarından süzülen
bir portakal güneşi olmak
veya camın kenarındaki
kaktüs çiçeğinin fuşyası içinde
gülümseyebilmek isterdim geleceğe
lakin göğsümün içinde duran kan için
şarkı söylüyorum
kalbin damarlı tapınağında
parçalanmış heykeller
hepsini toplayıp
sevgililerinin mezar kalıntıları üzerinde uzanan
filarmoni bir kadın yaratıyorum
fırtına deresi gibi saçlarından yağmur yağan
ve sınırları daima değişmekte olan
ben sadece bir bedenim, diyor
mutlak mahremiyetinde acının ağırlığını tarttığı
sadece bir beden
ve yükselip şarap döküyor her gece jüpiter
kadehim kemikten
kaderim etten
Mehtap Calgıc
Kayıt Tarihi : 22.6.2018 10:21:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Öyle işte..

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!