Taa çocukluk yıllarımdaydı,
Bir kemancı gelirdi bizim buralara
Yaşlı bir adamdı, üstü başı yırtık
Kimbilir kaç zamandır aynı elbise, aynı yırtık ayakkabı
Saç baş perişan birbirine karışmış bir ihtiyardı,
Yinede biz çok severdik O’nu
Hiç boş kalmazdı yanı “hele bir gelse” diye beklerdik
El değemezdik ancak ne kemanına ne kutusuna
Ne çok sevse de bizi yine de dokundurtmazdı kemanına
Hep o bestesini çalardı, lakin;
Buruşuk yüzünden okunurdu acıları her çalışında
Hele o yağlı elleriyle öyle çalardı ki..
Keman inlerdi adeta, ağlardı sanki
Çocuk gibi ağlar, dağlar gibi inlerdi o tahta şey
Bir alt tele bir üst tele bir orta tele
Kayardı parmakları,
Titrese de elleri yinede tuttururdu o nağmeyi hep
Bazen dikkat ederdim de gözünden bir iki damla yaşa engel olamazdı
Hem çalardı hem ağlardı hem de ağlatırdı
Biz küçüktük bilmezdik onun kalbindeki yarayı
Ama o da hep o bestesini çalardı
Bilmem belki de ağlamak onu açıyordu, açılıyordu ağlayınca kimbilir...
Bir gün yine gelmişti ancak yalnız ben vardım o koca sokakta o gün
Kemancı geldi oturdu benim oturduğum banka
“Nasılsın evlat” dedi, “iyiyim” dedim ve hemen ekledim
“Neden o parçayı çalıp ağlıyorsun? Neden kemanına dokundurtmuyorsun bizi? ”
Derin bir of çekti ihtiyar “dinle evlat” dedi
Bir zamanlar bende gençtim, delikanlıydım, yakışıklıydım,
Benimde bir sevdiğim vardı, konservatuara gidiyorduk ikimizde
Zaten onuda orada tanımıştım
İlk gördüğüm günden beri tutulmuştum ona
Lakin onu sevdiğimi söyleyemiyordum ona
Biliyordum ki oda beni beğeniyor, oda beni seviyordu
Bir gün ders arası oturuyorduk arkadaşlarla
Geldi yanımıza oturdu, söze karıştı bizlerle
Yalnız ben ona, o bana bakıyordu daima
Herkes kalkmış derse gitmişti, bizse orada kalmış hala birbirimize bakıyorduk
Bilmem ne vakit sonra adımı sordu söyledim
Bende ona adını sordum “Nurcihan” dedi
Biraz sohbet ettik orada şurdan burdan
Ben onu o beni tanımaya çalışıyordu
Kendimden bahsettim biraz nasıl birisi olduğumdan filan
O da bana kendini anlattı
Tanıdıkça biraz daha fazla seviyordum onu
Gitgide delice bağlanıyordum
Kantin muhabbetleri yetmez olmuştu artık
Sinema, tiyatro derken iyice kaynaşmıştık onunla
Bir gün onunla bir kemancının önünden geçiyorduk
Orada duran bir keman hoşuma gitmişti
Biraz derin derin baktım o kemana,
Farketmiş olacak ki bir hafta sonra bana o kemanı almış ve hediye etmişti
“Okulun en iyi keman çalanı sensin, bu kemanı da çok beğendin o gün
Onun için sana bu kemanı hediye ediyorum “ dedi
“Dedi de keşke demez olaydı keşke almaz olaydı bu kemanı” dedi
“Neden öyle diyorsun” diye sordum, devam etti
Onu ne kadar sevdiğimi söyledim bir gün ona
O da bana beni ne kadar sevdiğini söyledi, nişanlanmaya kara verdik
Arkadaşlar arasında nişan yaptık
Artık dünya gözümde değildi
Çünkü o rüyalarımı süsleyen güzel kız benim nişanlımdı, eşim olacaktı
“Peki evlenmediniz mi” dedim ihtiyar kemancıya
Biraz durakladı bir iç çekti derinden
“Hayır” dedi “hayır, o beni seçmedi” dedi biraz yutkundu ve anlatmaya devam etti
Sene sonu o memleketine dönmüştü bende evime
Yaz tatili geçmek bilmedi bana, günler sanki yıl oldu, aylar sanki asır
Derken okul açıldı, bir hafta oldu o yok, iki hafta oldu yok
Birkaç hafta sonra geldi okula, yanımdan geçti gitti
Sanki hiç görmemiş gibiydi beni
Ne baktı ne selam verdi ne sarıldı
Dondum kaldım adeta
Yanında birisi vardı, kardeşidir dedim kendi kendime
O yüzden bana bakmadı, sarılmadı diye düşündüm
Biraz sonra yanına gittim “Hoş geldin, kardeşin mi? ” dedim
“Eşim, ben evlendim” dedi bana
Hiç korkmadan, hiç utanmadan
Sanki bir cellat olmuştu o melek yüzlü kız
“Asın” diyordu sanki”vurun” diyordu sanki ama ne çare
O an oradan bir ayrıldım bir daha da dönmedim okula
Bazen arkadaşlar sokakta görüyor neden okula gelmediğimi soruyorlardı
Sanki bilmiyorlarmış gibi
“Dönmem” dedim arkadaşlara
O beni can evimden vurdu, dünyamı başıma yıktı
O varken ben onunla aynı yerde duramam dedim
Öylede yaptım nitekim
Onun bana aldığı bu kemanla da ilk ve son kez bu parçayı besteledim evlat dedi
Şimdi anladın mı bu bestenin sırrını dedi ve
Şu dizeleri okuyup bestesini çaldı ağlamak için
Sarıkız
Bedenim var idi yıllardan beri
Ruhum senin ile doğdu Sarıkız
Yıllardır çalmayan gönül telleri
Yaya senin ile değdi Sarıkız
Değişti hayatım seni görünce
Sanki bir hiçmişim ben senden önce
Sevilmek yalandı, hayaldi bence
Gönül aşılmayan dağdı Sarıkız
Sana baktı gözler söz dinlemedi
Ne ateş ne nar ne köz dinlemedi
Bunca sene oldu az inlemedi
Yine de gönlüme yeğdi Sarıkız
Bana göre değil sevda sanatı
Kraldım yönettim tüm kainatı
Bıraktı tahtını ve saltanatı
Gönül aşka boyun eğdi Sarıkız
Sevmem diyordum ben aşk bir yalancı
Ne zamandır aşka oldum yabancı
Tükettin sevdaya olan inancı
Umuduma karlar yağdı Sarıkız
Umut vermeseydin gördüğüm o gün
“Sende kimsin” deyip koysaydın üzgün
Belki böylesine yanmazdım bu gün
Gelir geçer zaman çağdı Sarıkız
Suç benim mi Yarab yüreğim toysa
Kimi viran diye adını koysa
Kırk şahit gerekir demeye, oysa;
Gönlüm mor sümbüllü bağdı Sarıkız
Sığmadı aşkın gönül kafesine
Neler feda oldu bir nefesine
Seni bir beni de bir kefesine
Koydum, kantar sana ağdı Sarıkız
Gerçek yüzü görününce meleğin
Son buldu çilesi kahpe feleğin
Parmağında yüzük görene değin
Benim bu canım da sağdı Sarıkız
Herkes bana sorar Sarıkız kimdir
Aslı hayal olan tek sevdiğimdir
Canandır, canımdır, gönül evimdir
Gönlümde tahttı, otağdı Sarıkız
Kayıt Tarihi : 29.7.2003 09:38:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Öznur Saka](https://www.antoloji.com/i/siir/2003/07/29/kemanci-sarikiz.jpg)
TÜM YORUMLAR (2)