Hasretlik olmasaydı insanlık öğrenemezdi ağlamayı,sevmeyi,
İnsan hep aynı yerde kalsaydı bu garip düğümü çözen,
Ne kalan olurdu,
Ne giden...
Soran gözlerle bakıyorum etrafa,
Farkında değilim terkedilişimin,
Cevap alamıyorum,
Garip mesafelerden...
Çaydanlıkda demlenen hüznüm,
Bardağa dökülürken süzgeçe takılıyor,
Buharlaşıp uçuyor umutlarım,
Şekerlenmişcesine isyan ediyorum,
Dem istiyorum,
Hayatımı karıştıran,
Bende'ki durgunluğun,
Tende'ki duruluğun,
Sebebi meçhul,
Sen yağıyorsun damla damla,
Tercümanın gökkuşağı,
Islandı heryer,
Bana öğrettiğin tek şeyi söylüyorum;
Sapsız bardakta çay içebiliyorum artık,
Yanmalara o kadar çok alıştırdın ki,
Her ıslıksı sesi sen sanıyorum,
Fokurdamalarına inat,
Açtım ayrılığın altını...
Suikaste uğrayan aşklar,
Gül uzatan katil eller,
Kalbe otopsi yapanlar,
Hepsi yabancıydı sanki,
Cinayet masasındaki,
Sevda görünümlü zanlılar kadar...
Saat gecenin ikisi.
Çok sürmez düşersin şimdi aklıma.
Gerçi aklıma düşmeninde saati yok ya.
Düşünür dururum hep.
Planlar yaparım bizli.
İşimin gücümün sen olduğunun kanıtıdır bu saatler.
Konuşasım yok bu aralar,
Yeterince gürültü var,
Tebessümler yalan,
Gülümsemeler kısa,
Öfkeler büyük,
Dedikodu olmuş kulakların pasını silen,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!