Bahar köye güzel gelir
Tavuğun sesinden anlarsın
Güneşin güldüğünü
Boş vagonlar durur
Birini bekler gibi
kalemin hareketi kesik kesik
keyfince başına buyruk
azad etmek geçiyor içimden
geçiyor gidiyor kendince
kesik kesik zaman
Derin denizleri bırakıyorum sonsuzluğa
Gökyüzünde iki yıldızın buluşmasıdır diye
Kimseye görünmeden
Bir yağmur sabahı erkenden
Pencereleri açıp ardına kadar
Koşuyor akşam kendi gerçeğine doğru
pejmürde bir günü sürüklüyor
Kumsal kavgalı üzerine bırakılmış ayak izleriyle
Rahatsız her zerresi üzerindeki atık bedenlerden
Bin yıldan bu yana değişmemiş kural
Kumda çıplak ayakla yürünür
Karabatak karabatak
Dalar çıkar dalar çıkar
Üşür mü acep yağmurda
Sığınır mı kuytu ve kuru
Bir saçak altına
şansonlar akıyor başımdan aşağı her biri ayrı mor
bir gölge kadar yalnızım oysa
Adımı söyle bana yeniden
Sık sık söyle
Yüreğim terk etsin günü
Adımı söyle beni anlat bana
Sokaklarda çocuklar
Bilinmeyen saatleri getirdi gökyüzü
Kendi makamında öpüştü sabahın alacasıyla
Taşıdı başkaldırının rengini sonra
İki kişilik bir koltuğa uzatıverdi yavaşça
Sokaklarda beyhude somurtuşları gezdiren
En büyük düşlerimizi istifledik
Bir kahkahayı çekip çıkardık arasından
eski giysiler çoğaldı
Ücra köşelerde açtı küfür çiçekleri
Korkmaya başladık sesimizden
sonra
Baştan ayağa bir dönüşüm
Hep merak ya da ait olma isteği
Birilerine
Ölümüne bir istek
Durdurulamaz bir tutku
Ve korku sakladıkları
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!