bu şehir bu gece vurulmalıdır
yoksa vuracak bu şehir seni
üzerinde akbabalar gibi dolanacak
sonra sen olmayacaksın
sen diye birisi kalmayacak
bu şehir bu gece boğazlanmalıdır
nazlı bir ceylan gibi
süzülür yaralarımdan
lepiska saçların
yağmur çiselerken gelen kadın
tel tel örüyorum saçlarını
meçhul şarkılarında
“yeleleri rüzgarda salınan siyah bir atsın sen
bir yılkı atı gibi hiçbir yere sığamazken”
sen olanca hızınla dal düşlerime ki
sönmesin gözlerimizde uzak tepelerin harlı ateşi
gözlerini bırak
onlar kalsın
katliamlar var kahverengi gözlerimde
senin gözlerinde sarı saçlı kadınlar sevişir
sen sarı saçlı bir kadınsındır oysa
devşirilmiş adamlar gelir koynuna gündüzleri geceleri
her şey için hiçbir şeysin rosita
velev ki gözlerin kara
durma, hadi durma
at kendini sulara
karşıda şehrin ışıkları
ağlarsın, sesin duyulur mısralarımda
ah tütsü kokulu kelebeğim
kon artık, senin için harlanan gülün dalına
ağlarsın, rengini soldurur koyu mavi kanatların
ah soluşu hüzün kokulu kelebeğim
yüreğiniz kaldırır, ayaklarınız varırsa
adresim belli, şairler sokağında
hala yaşıyorum
cumbalı bir evim var o sokakta
duvarları kahverengi koyu mavi renklerle bezeli
koşma dedi tanrı
mutedil bir yürüyüş kaderine yetiştirecek seni
kabenin restorasyonu sürecek bir müddet daha
bilirsin beni dedim tanrım
kaplumbağa soyundanım
en onulmaz halleriyle bir kez daha
bir romanın içinde buldu kendini
mümtaz dedi adım, bu seyrüseferde
nuran'ı aradım buldum, kaybettim nuran'ı
ah sarısabır çiçeğim
daha nice geceler uyuyamamıştınız
saçlarınızda papatyalar, ellerinizde papatyalar
sevmişti, sevmemişti
bir aşkın kıyısında
daha nice sabahlar gözleriniz uykusuz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!