KEMAL IŞIK
(KUL KEMAL)
Adı Kemal Işık olan ozanımız 1953 Yılında Sivas ili Şarkışla ilçesinin Saraç köyünde doğdu. Baba adı İsmail Ana adı Durna Beş çocuktan ikincisi.1967 yılında ilkokulu köyünde bitirdi aynı yıl Ankara’ya göç etti, Ortaokul ve liseyi burada okudu.1973 yılında askere gitti 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’na katıldı “MUHARİP GAZİ” olarak askerliğini bitirdi 1976 yılında serbest meslek hayatı başladı. 1977 yılında Sakine “OZAN SAKİNİ” hanımla evlendi. 1980 yılından itibaren memurluk hayatı başladı ve devam ediyor. Şiir yazmaya 1969 yılında başladı Şiir yazdığı sürece hiçbir usta Ozandan ders almadı, mahlasını zamanımızın ünlü ozanı Maraşlı “KUL AHMET”den etkilendiği için “KUL KEMAL” olarak kullandı bu mahlas adı atında 1994 yılında “GÖNLÜMÜN DİLİ adlı kitabını 2002 yılında YÜRÜYORUM ÖMRÜN YALNIZLIĞINA isimli 2 inci kitabını yayınladı bir çok antoloji kitap ve dergilerde Şiirleri yayınlandı katılmış olduğu şiir yarışmalarında birincilik dahil çeşitli ödüller aldı.1998 yılında Halk Ozanları Kültür Vakfına üye oldu 2001 yılında Halk Ozanları Kültür Vakfı yönetim kuruluna seçildi
2004 Yılında ozanlar birliği kurucu üyesi oldu 2005 yılında ilk genel kurulda Yönetim Kuruluna Seçildi ve Eğitim Sekreteri olarak görevini sürdürmektedir.
üç çocuk babası olan ozanımız halen Ankara da ikamet etmektedir.
Eserleri
YÜRÜYORUM ÖMRÜN YALNIZLIĞINA
Akşam sekiz buçuk dertler içinde
Yürüyorum ömrün yalnızlığına
Tevellüt ellinin bilmem kaçında
Yürüyorum ömrün yalnızlığına
Sokak lambaları yanıp sönüyor
Ben gidiyom el evine dönüyor
Azmış yaralarım hicran kanıyor
Yürüyorum ömrün yalnızlığına
Yavaş yavaş kar yağıyor tipili
Pırtılarım naylon poşet tepili
Uzun değil orta boylu yapılı
Yürüyorum ömrün yalnızlığına
Rüzgar vurdu yaprak düştü yerlere
Basa basa yürüyorum karlara
Bu yalnızlık yaktı beni narlara
Yürüyorum ömrün yalnızlığına
Dönsün çarkı devran banane ondan
Yıldız sönüyormuş sönsün bir yandan
Gülüp oynuyorsan uzaksın benden
Yürüyorum ömrün yalnızlığına.
Dur diyen nerede durduran nerde
Belki de kopacak bir beyaz perde
Dizilmiş ömrümün dertleri serde
Yürüyorum ömrün yalnızlığına
Borçlum değil alacaklım peşimde
Bir zerreyim azrailin dişinde
Bugün benim yarın senin başında
Yürüyorum ömrün yalnızlığına
Velhasıl diyecek sözüm kalmadı
Dünya gelinimiş gözüm kalmadı
Gayrı yaşamaya hazım kalmadı
Yürüyorum ömrün yalnızlığına
KUL KEMAL’im ömrüm geçti bu yolda
Ayazlı geceydi aradım dulda
Doğduğumdan beri perişan halde
Yürüyorum ömrün yalnızlığına
25.11.2001
YEL SANDIM
Hilal kaşlı kara gözlü boy suna
Aldı gitti beni benden yel sandım
Her bakışı zarar veriyor cana
Vurdu yıktı azgın akan sel sandım
Ne söylersen söyle aşka kar etmez
Ceylan bakışları karşımdan gitmez
Bütün dertler biter yar derdi bitmez
Bu güzeli meyve verir dal sandım
Zapt olmuyor gönül gördü göreli
Okşayıp tarayıp zülfün öreli
Sanki bıçak yedi sinem yareli
Kara sevda gelir geçer hal sandım
KUL KEMAL’im mevlam özel yaratmış
Çiğdemden çiçekten gülden donatmış
Dudakları kiraz sanki kanatmış
Kovandan süzülen sızma bal sandım
12.09.2000
BENDE YANDIM
Sürmeledin gözlerini
Elde yandı bende yandım
Görmüş kıskanmış lebini
Gülde yandı bende yandım
İnce beli sıkmış kemer
Görürde kıskanır kamer
Dedim herkes hisse umar
Dilde yandı bende yandım
Kirpik süslemiş kaşını
Açmış rüzgâra döşünü
Döktü diye göz yaşını
Selde yandı bende yandım
KUL KEMAL’e eziyetin
Çok sorumsuz vaziyetin
Canım ise al diyetin
Salda yandı bende yandım
13.07.2001
DURUŞUNDAN BELLİYDİ
Yarim dertlerini saklamış benden
Gözlerinin doluşundan belliydi
Rengi kaçmış idi yüzünden tenden
Sahte sahte gülüşünden belliydi
Neyi vardı neyi benden sakına
Uzak durdu gelemedi yakına
Bakamadı gözlerime dikine
Korka ürke gelişinden belliydi
Sanki reyhasını vermiş yellere
Oda alıp sunmuş gonca güllere
Perperişan düşüp gelmiş yollara
Saçlarını yoluşundan belliydi
KUL KEMAL’e dökemeden içini
Valizine yüklemişti göçünü
Büyükmüş ki diyememiş suçunu
Bir noktaya dalışından belliydi
04.01.2002
KADER PINARI
Pınarın başında bir güzel gördüm
Yeşili bağlamış alın üstüne
Yarin var mı diye bir sual sordum
Sarılan olmamış belin üstüne
Biraz edalıca buyur ederek
Yolu açtı geri geri giderek
Yıka yüzün serinlersin diyerek
El bağlayıp durdu yolun üstüne
Gerdanı göründü benler dizili
Gönlümde yangın var ince sızılı
Hissettim bu güzel bana yazılı
Baldan şerbet yapmış dilin üstüne
Vurdu deli poyraz açıldı döşü
Dağıldı zülüfler kapladı kaşı
Leblerin ardından göründü dişi
Gülünce gül açtı gülün üstüne
Dedim elçi salam sultanım sana
Tebessüm ederek sal dedi bana
Az kaldı KUL KEMAL köz olup yana
Dumanım tüterek yelin üstüne.
05.01.1996
YADİGAR MENDİL
Bir name yollamış sevdiğim bana
Karalar kuşandım aklasın demiş
Bu ayrılık zarar vermeden cana
Çok özledim gelip yoklasın demiş
Yadigarlık deyip bir mendil almış
Tenim koksun diye koynuna çalmış
Hicap etmiş amma yinede salmış
Ben yoğum yerime koklasın demiş
Kayıp etmiş baharını yazını
Atamamış yüreğinden sızımı
Ben dururken yad ellere yüzünü
Hüdayı severse bakmasın demiş
Ne güller açıyor ne bülbül öter
Hasret duman duman burnumda tüter
Allahın seversen bu kadar yeter
Sevdanın narında yakmasın demiş
Yeter soyha kalsın gurbetin eli
Gözümü kör etti şemenin yolu
Tutulmaz KUL KEMAL yad elin dili
Yadigar mendili saklasın demiş
05.01.1976
ÇEKEMEDİM GÖZLERİMİ
Bir ahu bakışlı gördüm
Çekemedim gözlerimi
Hicap ettim de gizledim
Diyemedim sözlerimi
Mevlam övmüşte getirmiş
Pirim bakıpta yetirmiş
Yanağa elma oturmuş
Süremedim yüzlerimi
Bir edalı çalım attı
Düzeni bozdu bulattı
Sanki içimi kanattı
Tutamadım dizlerimi
Yandı gönül harap oldu
Bu kimidi nerden geldi
Bir ben değil cihan yandı
Açık etti gizlerimi
KUL KEMAL’im aşka geldim
Bade içip meşke geldim
Divanına köşke geldim
Çalamadım sazlarımı.
03.04.1999
DUR DİYEMEDİM
Bir güzelin bakışından eridim
Tutuldu’da dilim dur diyemedim
Arkasından seme sarhoş yürüdüm
Ne hallere koydun gör diyemedim
Körpe fidan gibi süzülmüş boyu
Yürüyüp gidişi kekliğin soyu
Terki diyar etmiş düğünü toyu
Seni görmeyenler kör diyemedim
Bir avcı misali gözünde oku
Dayanmaz böylesi bakışa doku
Yanan yüreğimden yayıldı koku
Göynüttü içimi kor diyemedim
Salınıp önümden geçtiği anda
Bir coşku dolandı damarda kanda
Ben beni aradım bedende bende
Can olda canıma gir diyemedim
Hayal miydi gerçek miydi gördüğüm
Şaşıp kalıp dizlerime vurduğum
KUL KEMAL’im uçan kuştan sorduğum
Güzeller şahısın pir diyemedim.
06.07.1998
GÜL DEDİ BANA
Gönlümün bağında bir bülbül öttü
İster ağla ister gül dedi bana
Feryadı yükseldi alemi tuttu
Zehirden acıdır dil dedi bana
Güller boyun büker bülbül ötünce
Başım duman olur boran tutunca
Günbatımı karanlığa yetince
Gurbet nasılmış bil dedi bana
KUL KEMAL’in yası soldurdu gülü
Deryaya karıştı gözümün seli
Name salar dosta sazımın teli
Akmasın göz yaşın sil dedi bana.
21.12.1997
TABİBE
Derdimin dermanı sende cananım
Niye beni gönderirsin tabibe?
Görmezmisin arşa çıktı feryadım
Niye beni gönderirsin tabibe?
Kaderimde seni sevmek varimiş
Aşka düşüp derdin çekmek zorimiş
Yüreğimde yanan ateş korimiş
Niye beni gönderirsin tabibe?
Takadım kalmadı aşkından yana
Yandım içerimden yanarım yine
Hey ahu bakışlı sevdiğim suna
Niye beni gönderirsin tabibe?
Ok kiprikten yara aldı her yanım
Sanki işkencede yanıyor canım
Kurtar bu derdimden no’lur sultanım
Niye beni gönderirsin tabibe?
Gözün kahverengi elaya çalar
Senin himayende bir ömür dolar
Gönlüm dergahında kalmayı diler
Niye beni gönderirsin tabibe?
KUL KEMAL’im sevmeyi mi bilmiyor
Öyle ise söyle neden gülmüyor
Kes başımı yarim böyle olmuyor
Niye beni gönderirsin tabibe?
30.03.1996
YÜRÜRİKEN AŞK YOLUNDA
Yürür iken aşk yolunda
Gidemezsin dur dediler
Nice engel var sonunda
Ordan geçmek zor dediler
Yürümeye azim gerek
Engellere çözüm gerek
Can kurbana özün gerek
Sen cahilsin sor dediler
Aşık dolu içen olur
Elden ele göçen olur
Derde göğüs açan olur
Vermek gerek ser dediler
KUL KEMAL’im sevda yolun
Aşkın için solmuş gülün
Yar aşkına akmış selin
Şimdi karar ver dediler
01.03.1995
YÜZ TANINMIYOR
Dost ile düşmanı belli olurdu
Şimdi bakıyorum göz tanınmıyor
Kara çarşaf geldi millet kapandı
Kadın mı erkek mi yüz tanınmıyor
Dalavereciler dört yanı tuttu
Vekil seçtik başa halkı unuttu
Haksızlar kâr etti dürüstler battı
Sahte libas giymiş öz tanınmıyor
Din iman diyerek yükseldi sesi
Şapkaya yan baktı giyindi fesi
Türkçe’ye karıştı ingiliz yesi
Bozuldu kültürüm söz tanınmıyor
Harman savururduk poyrazda yelde
Bülbüller öterdi dikenli gülde
Manda oynaşırdı çamurlu gölde
Değişti mevsimler yaz tanınmıyor
Afet oldu seller karıştı sele
Bülbül isyan etmiş küs durur güle
KUL KEMAL ömrümün her anı çile
Rüzgar belli değil toz tanınmıyor.
18.12.1995
KAVGAM
Kavgacı oldum acımdan
Kavgam insanlık kavgası
Yere girdim utancımdan
Kavgam insanlık kavgası
Hak istiyom verilmiyor
Hakça düzen kurulmuyor
İnsan insan görülmüyor
Kavgam insanlık kavgası
Ben onursuz yaşıyamam
Bunca yükü taşıyamam
Kavga benim boşuyamam
Kavgam insanlık kavgası
Huysuz diyen varsın desin
Yeter ki bu halkım gülsün
Tekbeni de kötü bilsin
Kavgam insanlık kavgası
Demokrasi gelenece
Bütün halkım gülenece
KUL KEMAL’im ölenece
Kavgam insanlık kavgası.
20.06.1995
REZİL OLDUK
Yazmıyayım dedim yine yazıldı
Rezil olduk memlekete cihana
Riyakarlık ettik birlik bozuldu
Rezil olduk memlekete cihana
Komünistler dedik Maraş’ı yıktık
Dinsizler diyerek Sivası yaktık
Şahadet ederek tespihi çektik
Rezil olduk memlekete cihana
Kimi dinden oldu kimi imandan
Kiminin yüzleri kapandı kandan
Cahillik bir yandan yozluk bir yandan
Rezil olduk memlekete cihana
Herkes töresince dinini işler
İsteyen vazgeçer yolunu boşlar
Sofi kafir diye insanı taşlar
Rezil olduk memlekete cihana
Elbette kötüdür birliği bozan
Eğer insan isen insanı kazan
KUL KEMAL ozanım bozuldu düzen
Rezil olduk memlekete cihana.
02.07.1994
KARA ÇARŞAF
Kara çarşaf giyen bacım
Yüzü niye saklıyorsun?
Senin acın benim acım
Sözü niye saklıyorsun?
Güzellikse allah verir
O verince kulda görür
Yaradan da bunu bilir
Özü niye saklıyorsun?
Helalı ye haram yeme
Gericiye olma yama
Bana aklın ermez deme
Gizi niye saklıyorsun?
Suskun kalmak neyin nesi
Gür çıkmalı kadın sesi
Çağdaş olmalı ilkesi
Düzü niye saklıyorsun?
Kimi anam kimi kızım
Diyorlar ki alın yazım
Uyan gayrı iki gözüm
Yozu niye saklıyorsun?
Kendisini yakan oldu
Sanma bu hak kolay geldi
İffet işkencede öldü
Közü niye saklıyorsun?
KUL KEMAL’de senle birlik
Olmadıkça olmaz dirlik
Yakışır mı sana körlük
Tezi niye saklıyorsun?
DANANIN KUYRUĞU
Çekersen dananın kuyruğu kopar
İşte bizde böyle insan hakları
Çıkarı görürse doğrular sapar
İşte bizde böyle insan hakları
Kıl ipiyle tutturulmuş yasalar
Hırsızlara zimmetlenmiş kasalar
Memleketi kokutuyor posalar
İşte bizde böyle insan hakları
Hortumcular bankaları batırdı
Vatandaşın emeğini götürdü
Düzenbazı mehdî etti getirdi
İşte bizde böyle insan hakları
Emekçiyi durdurmayı belledi
Karşı çıkan aydınları elledi
Yardakçıyı riyakarı kolladı
İşte bizde böyle insan hakları
Hastaları üfülettik hocaya
Çocuk yaşta kızı sattık kocaya
Tekme tokat dayak attık bacıya
İşte bizde böyle insan hakları
Çok istedim güzellikler yazmayı
Çağdaş özgür bir ülkede gezmeyi
Sopa yedim aştım diye çizmeyi
İşte bizde böyle insan hakları
KUL KEMAL’im yanlış dedim bu işe
Dedim amma bakın ne geldi başa
Bir yumruk yedim ki yarısı boşa
İşte bizde böyle insan hakları
UĞURUM
Senin kaleminle uygar yazını
Silemezler sildirmeyiz UĞURUM.
Bize yol gösteren çağdaş tezini
Delemezler deldirmeyiz UĞURUM.
Özgür yaşam tavsiyendi bizlere
İlkelerin türkü oldu sazlara
Bu düzeni yıktırmayız yozlara
Bozamazlar bozdurmayız UĞURUM.
Sazlarımız atom tesiri yapar
Vurursak mızrabı kıyamet kopar
Yıkarız dünyayı başına keper
Azamazlar azdırmayız UĞURUM.
Bakma sen yobazın yaptığı işe
Bozuk düzen ile kötü gidişe
Bir gün canımızı takarsak dişe
Gezemezler gezdirmeyiz UĞURUM.
KUL KEMAL’im sevdalıyım eline
Can veririz özgür açan gülüne
Kapılmışız çağdaş Toplum seline
Bölemezler böldürmeyiz UĞURUM.
03.11.1998
İYİ DİNLE ÇOCUĞUM
İlimsiz gidenin yolları şaşar
Bu öğüdü iyi dinle çocuğum
Gözü perdelenir zindanda yaşar
Sakın ha yaşama kinle çocuğum
İncitseler bile incitme onu
Tartışma mezhebi din ise konu
Sevgidir yaşamın en güzel yanı
Uğraşma şeytanla cinle çocuğum
Durmadan bilgiye bilgi aşlayın
Çağa uyun cehaleti dışlayın
Dinli dinsiz kardeşliği düşleyin
Kalmayın yüz ile binle çocuğum
Hoşgörüyle kucaklayın dünyayı
Araştırıp çözün güneşi ayı
İlimsizin sonu karanlık deyi
Koruyun bilimi yönle çocuğum
Laiklik olmalı ülkede önce
Onsuz medeniyet zor olur bence
KUL KEMAL’im sorar yanlış mı sence
Çağı aşmalıyız senle çocuğum.
23.04.1995
CENNET KAPISI
Bütün alemi seversen
Açılır cennet kapısı
Müşküle yardım edersen
Açılır cennet kapısı
Kimselere fesat gütme
Helal aşa haram katma
Kötü işte mekan tutma
Açılır cennet kapısı
Doğru göster yol cahile
Olmamalı yalan hile
Azmışları getir yola
Açılır cennet kapısı
Öksüzleri el at koru
Ekmeğini bölüş yarı
Alma ata intizarı
Açılır cennet kapısı
Dinli dinsiz ayırmadan
Sizden bizden kayırmadan
Aç bırakma doyurmadan
Açılır cennet kapısı
KUL KEMAL’im sevmek gerek
Dinli dinsiz neme gerek
İnsanlığa çarpsa yürek
Açılır cennet kapısı.
1995
NİÇİNDİR
Bize dinsiz diyorlarmış efendim!
Ehlibeydi sevdiğimiz niçindir?
Kerbela çölünde bunca şehidi,
Matem tutup andığımız niçindir?
İnsanları sevmek duadır bizde,
Ayet-i kelime mest olur sazda,
Müslümanlık olmaz sarıkta sözde,
Şu Sivas’ta yandığımız niçindir?
Biz dua ederiz semah dönerek,
Arınır günahtan ceme girerek,
Lokma yeriz bin parçaya bölerek,
Şerbet içip kandığımız niçindir?
KUL KEMAL’im gönlüm birlikten yana,
İnsan olan insan kıyar mı cana,
İslamı kafiri ayrıysa bana,
Semahları döndüğümüz niçindir?
2001
GELME DERGAHA
Erenler ceminde dergah isteyen
Haram yedi isen gelme dergaha
Çıkıp o dergahta semah eyleyen
Haram yedi isen gelme dergaha
Doğruluktan yana düzgün yüzinen
Kem götürmez nurlu ela gözinen
Gir gönül e baldan tatlı sözinen
Kalbi kırdı isen gelme dergaha
Kabahat mı gördün doğruyu söyle
Düşküne imdat et bir yardım eyle
İylikten kötülük görüyom diye
Kem düşündü isen gelme dergaha
Erenlerde böyle olur delalet
Cemimiz hakkadır hakkadır niyet
Kırklar birliğinde olmaz cehalet
Eğer cahil isen gelme dergaha
Mızrap dokununca teller yaylanır
Pirler dolu verir erler eylenir
KUL KEMAL’im aşka gelir söylenir
Deyiş bilmiyorsan gelme dergaha
1989
YUHA BELLEME
Sofi erkanımı yuha belleme
Kırkların kurduğu darda yandım ben
Eyüb’ün derdi var yaram elleme
Epriyen yarayla zarda yandım ben
Üçler beşler vardır hayıra koşar
On iki imamlar kırklara coşar
Bizde gaiplere kurbanlar pişer
Abdal Musa ile sırda yandım ben
Kim idi kırkların ceminin başı
Hak yoluna siper sinesi döşü
Ayakları nallı altında kuşu
Düldül ile uçtum turda yandım ben
Alem kurulmadan cismi varidi
Nerde çağırırsan orda caridi
Ehlibeytin gözü bir didaridi
Kerbela çölünde harda yandım ben
Nerde idin sofi beyim o zaman
O zaman ne zaman bugün ne zaman
KUL KEMAL aklıma geldiği zaman
Zulümler içinde narda yandım ben
19.06.1998
ŞAHI MERDANIM
Medet ya Muhammet Ali diyerek
Düştüm yollarına şahı merdanım
Ayaklarım yalın yol yürüyerek
Düştüm yollarına şahı merdanım
Dönerek semahı yola revanım
Şah yoluna bırak dökülsün kanım
Himmet etsin pirim fedadır canım
Düştüm yollarına şahı merdanım
Gül kokar Gülistan pirden dolayı
Erenlerin sökün gelir alayı
Terk ettim dünyada tacı sarayı
Düştüm yollarına şahı merdanım
Destursuz girilmez erler cemine
Sundular badeyi doydum demine
On iki imamın aşkı uğruna
Düştüm yollarına şahı merdanım
Düvazimam sürüp KUL KEMAL coştum
Teberim elimde kavgaya düştüm
Kırkların içinde çiğidim piştim
Düştüm yollarına şahı merdanım.
21.11.1987
MEYVEYE ÇEVİRSE
Bir Mürşide varsam mihman eylesem
Hasbi hal eylese hallerimizi
Divanına çıkıp secdeye insem
Meyveye çevirse güllerimizi
Girebilsem erenlerin cemine
Sunsalar badeyi doysam demine
Koymasa dünyanın dertli gamına
Kolay kılsa zorlu yollarımızı
Dinlesem Feyzini alsam nasihat
Mutlak bir alimdir mürşit olan zat
İlim marifettir işte hakikat
Müşkülden kurtarsa kullarımızı
İkrarım alime benliğim turap
Gönlümün kalesi esirdir harap
Ne zemzem kandırır ne abu serap
Boşa harcatmasa pullarımızı
Tufanda kalsa da cesedim karda
Gözlerim diğdede bedenim narda
Mürşit yardım eder bırakmaz zorda
Ateşlere sokmaz ellerimizi
KUL KEMAL özümün dileği budur
Bilgindir alemde her şeye gadir
Kör cahilde sorar marifet nedir
Bilmezler bilimde dallarımızı
12.11.1995
YOLUMUZ BİZİM
Ele bele dile sahip ol diyor
İnceden incedir yolumuz bizim
Gez dünyayı ilmi ara bul diyor
Hacı Bektaş gibi ulumuz bizim
On iki imamın nişanı tacım
Helalimden başka el anam bacım
Zülfükarı tutan el benim gücüm
Haksıza yol vermez kulumuz bizim
Vatan ile millet bölünmez ekçe
Bir lokmayı bile böleriz hakça
Anlımız açıktır yüzümüz pakça
Ayrı telden çalmaz telimiz bizim
Mezhep ayırmıyor kitabım kuran
Sonradan ayırmış ayeti yoran
Kişide saklıdır din ile iman
Hak kelamı söyler dilimiz bizim
Velhasıl bilerek kimseyi üzmem
Tanrının yerine kusuru yazmam
Kıblemiz insandır arabı gezmem
Sevgidir saygıdır dinimiz bizim
Özü başka sözü başka olunmaz
Yol düşkünü olan Cem’e alınmaz
KUL KEMAL dergâhtan geri kalınmaz
Sabırla son bulur kinimiz bizim.
23.10.1996
ATATÜRKÜN İZİNDEYİZ
Türk’ü Kürt’ü Çerkez Laz’ ı
İzindeyiz Atatürk’ün
Bu vatanda şehit gazi
Tezindeyiz Atatürk’ün
Esarete savaş açan
Karanlığa ışık saçan
Özgürlük andını içen
Hazındayız Atatürk’ün
Çağdaş uygar ilkeleri
Özgür toplum halkaları
Barıştırır ülkeleri
Özündeyiz Atatürk’ün
KUL KEMAL’e ilham veren
Çağdaş özgür düzen kuran
Çıkışı ilimde gören
Gözündeyiz Atatürk’ün
06.05.1998
ATA’YA SÖZ
Muharip gaziden söz olsun sana
Bu vatan işgale verilmeyecek
Çelikler den duvar örülse bana
Ölmeden kafese girilmeyecek
Can veririm yine vermem vatanı
Yüceltirim şana şanlar katanı
Üzer sanma sakın şehit yatanı
Muzaffer olmadan durulmayacak
Ne mümkündür türkün esir oluşu
Zira durmalıdır günün doğuşu
Varsa namerdedir gazi vuruşu
Barışçıya darbe vurulmayacak
Bir yüce ulusun torunlarına
Zincir vurulmaz yarınlarına
Özgürlük kazılmış alınlarına
Esarete meydan verilmeyecek
Bu sözün sahibi muharip gazi
Çağdaş uygarlığa vererek hızı
İleri gittikçe tadacak hazzı
Çalışan bedenim yorulmayacak
Demokratik düzen emanet bize
Korunmaz ölümü almazsan göze
Hangi delalet ki huzuru boza
Kesin kez gaflette kalınmayacak
KUL KEMAL’im andım baki kalacak
Çağdaş uygarlıkla halkım gülecek
En uzak köşeye bilim gelecek
Atam hedefinden dönülmeyecek.
RAHAT UYU
Kalmasın geride gözün
Ulu önder rahat uyu
Yaşantımız ilken tezin
Ulu önder rahat uyu
Emanetin emin elde
İlerliyor çağdaş yolda
Birlik kurduk sağda solda
Ulu önder rahat uyu
Barış sağladık cihanda
Yurt sevdası yatar canda
Gül yeşerdi akan kanda
Ulu önder rahat uyu
KUL KEMAL’im sözüm kayım
Barış için hazır daim
İşte geldim huzurdayım
Ulu önder rahat uyu.
19.09.1999
TEMEL EĞİTİM
Sekiz yıllık temel eytim
Çağdaşlığa az gelecek
Okuyup ilim irfanı
Bilgilere öz gelecek
Araştırıp bilimleri
Fethederek gönülleri
Bugün dünden de ileri
Kalkınmaya hız gelecek
Bilginlerim çoğalacak
Toplum bilinci artacak
Genç beyinler yaratacak
Al baharlı yaz gelecek
Atatürk’ün izindeyiz
Çağdaşlığın tezindeyiz
Atom çağı hızındayız
Çalıştıkça haz gelecek
KUL KEMAL’im ileriye
Kalma çağından geriye
Karşı çık cahil töreye
Mutlu mutlu yüz gelecek
02.03.1998
SUÇ SAYILDI
Ne günlere kaldık paşam
Hak istedim suç sayıldı
Her gün zorlaşıyor yaşam
Hak istedim suç sayıldı
İnat etsek dövüyorlar
Yüzümüze sövüyorlar
Tekme tokat kovuyorlar
Hak istedim suç sayıldı
Ar namus çıktı pazara
Ambargo kondu yazara
Kefensiz girdik mezara
Hak istedim suç sayıldı
Keşke paşam tekrar ersen
Yobazları kendin görsen
KUL KEMAL’e bir el versen
Hak istedim suç sayıldı
19.09.1993
VURULDU ATAM
Sen gittin gideli bak neler oldu
Atatürkçü gençler vuruldu atam
Eli kanlı güçler ülkeyi sardı
Gençlerin çarmıha gerildi atam
Çeteler çoğaldı eli silahlı
Kimisi tesbihli kimi külahlı
Senin meclisine merve kavaklı
İrtica süsüyle girildi atam
Aydınlık Türkiye karanlık oldu
Her tarafı fitne ficikle doldu
Güzel ilkelerin raflarda kaldı
Arada sırada görüldü atam
Cumhuriyet devrimlerin silindi
Laiklikte öz kalmadı delindi
Yargısız infaza kılıf bulundu
Herbir yere tuzak kuruldu atam
Arapça okunur Türkçemiz ezan
Baş tacı edilir arabı gezen
İşkencede öldü doğruyu yazan
Yazarlar kefene dürüldü atam
Neyi anlatayım gayrı yoruldum
Umursamaz aydınlara kırıldım
Seni sevdim ilden ile sürüldüm
Etrafım dikenle sarıldı atam
Herkes bilen oldu bilmeyen yoktur
Ölsüne tutuyor hastayı doktur
KUL KEMAL’im bizi dövseler haktır
Yobazlık yeniden dirildi atam.
ATATÜRK’ÜN İLKESİNDE
Atatürk’ün ilkesinde
Savaş yoktur barış vardır
Cumhuriyet ülkesinde
Teknolojik yarış vardır
Dileğimiz hakça düzen
Var olmadan ezen üzen
Araştırıp bilim çözen
Yıldızlara varış vardır
Amaç olsa hakka saygı
Orda olmaz tasa kaygı
İnsana aşk ile duygu
Kucak açıp sarış vardır
Yurtta sulh cihanda barış
Sağlam vücut ilmi yarış
Bu toprağa karış karış
Çapa ile vuruş vardır
Devlet millet birleşmesi
Hak hukukun yerleşmesi
Özgürlüğün gürleşmesi
Yeni çağa giriş vardır
Atatürk’ün Yüce genci
Yıkar çağ dışı direnci
KUL KEMAL’in bu güvenci
Aydınlığa eriş vardır.
23.04.1999
DALGALAN BAYRAĞIM
Şehidin kanından rengini alan
Dalgalan bayrağım gökler senindir
Atalardan bize yadigar kalan
Dalgalan bayrağım gökler senindir
Cumhuriyet allı renginle yaşar
Yırtar asırları sonsuza taşar
Senin sevdan ile ulusum coşar
Dalgalan bayrağım gökler senindir
Göğsümdeki nişan ayım yıldızım
Seninle süslenir gecem gündüzüm
Paslanmış evrende yanan yaldızım
Dalgalan bayrağım gökler senindir
Vermem seni kadir bilmeyen yoza
Sensiz ulaşılmaz çağdaki hıza
Süzülüp duruşun onurdur bize
Dalgalan bayrağım gökler senindir
En büyük varisin Mustafa Kemal
Yazılmış göğsüne ay yıldız hilal
Can verilir sana gelmeden zeval
Dalgalan bayrağım gökler senindir
KUL KEMAL’im sevincimde tasamda
İçimdesin can evimde köşemde
Yerin ilk sırada anayasamda
Dalgalan bayrağım gökler senindir.
11.08.2000
VATAN SANA EMANET
Sen Şehit torunu gazi oğlusun
Kuşan oğlum vatan sana emanet
Nöbet sende kem görmesin ulusun
Kuşan oğlum vatan sana emanet
Her karış toprakta şehidin kanı
Boş verme geçmişe atanı tanı
Onlar getirdiler bu güne seni
Kuşan oğlum vatan sana emanet
Barışa destek ol yıkıcı olma
Kavra sancağını geride kalma
Zalimlerle dövüş kavgadan yılma
Kuşan oğlum vatan sana emanet
Armamız ay yıldız rengin kanımız
Odur şerefimiz odur şanımız
Yurtsuz neye yarar çıksın canımız
Kuşan oğlum vatan sana emanet
Açık dursun alnın şan var orada
Temiz ol mikroptan arın yarada
Ayık dur denizde gökte karada
Kuşan oğlum vatan sana emanet
Özgürüm sahip çık vatan senindir
Bağımsızlık için yatan senindir
KUL KEMAL ozanım atan senindir
Kuşan oğlum vatan sana emanet.
23.08.2000
ATATÜRKÜN İLKELERİ
Atatürk’ün ilkesini anlayıp
Devrimleri çözemedik suçluyuz
Atom çağı süratine uymayıp
Yıldızları gezemedik suçluyuz
Halkçılık denince neyi anladık
Biz konuştuk yine bizler dinledik
Boşa estik boşa yağdık kinledik
Gerçekleri yazamadık suçluyuz
Saptırıldık laikliğin özünden
Gidilmedi Atatürk’ün izinden
Vazgeçildi çağdaş toplum tezinden
Yobazlığı bozamadık suçluyuz
Milliyetçi ırkçılığa ilişti
Savaşlarla yer küreyi bölüştü
Kapitalist düzen geldi gelişti
Hata nerde sezemedik suçluyuz
Cumhuriyet devrimleri nerede
İlkesizlik mikrop oldu yarada
Öz kalmadı kültüründe törede
Doğru yönü çizemedik suçluyuz
Geç değil KUL KEMAL akıllı olsak
Birliği sağlayıp yan yana gelsek
Yıkarız engeli biz bizi bilsek
Şu benliği ezemedik suçluyuz.
1995
ARIYORUZ NERDESİN?
Yüce atam emanetin ülkemiz
Darda kaldık arıyoruz nerdesin?
Kayıp oldu güvenimiz ilkemiz
Zorda kaldık arıyoruz nerdesin?
Nerde vatan için can baş verenler
Kazmayla kürekle harbe girenler
Ülkemiz batıyor çaldı sirenler
Surda kaldık arıyoruz nerdesin?
Bir Türk bir cihana bedel sözün var
Tarihlerden silinemez izin var
Medeni muhasır çağdaş tezin var
Korda kaldık arıyoruz nerdesin?
Cumhuriyet bekçileri nerede
Çıban başı irileşti yarada
Vatan sevmek asıl idi törede
Derde kaldık arıyoruz nerdesin?
Emekçiler gece gündüz çalıştık
Hak yiyeni alkışladık yılıştık
Zorladılar bu düzene alıştık
Harda kaldık arıyoruz nerdesin?
Altmış yıldır hazırını bitirdik
Sattık yedik memleketi batırdık
Kayıp ettik kendimizi yitirdik
Hurda kaldık arıyoruz nerdesin?
Sen gelsen de çeksen halkın başını
Türk ulusu takip etsek peşini
KUL KEMAL ozanım sıktı dişini
Horda kaldık arıyoruz nerdesin?
DÜŞÜRDÜN BENİ DİLE
Aşkıma kattın hile
Ürüsva ettin ele
Başka bir şey demiyom
Boyun posun devrile
El gördü neler ettin
Yarama tuzu teptin
Hemi yaktın yandırdın
Hemi bırakıp gittin
Durmadın durulmadın
Üzmekten yorulmadın
Çirkin ömrünü yedi
Sen bana sarılmadın
Git geriye geriye
Aldın ömrüm yarıya
Varıp çirkini öptün
Dudakların çürüye
Aşkın yaktı yandırdı
Göz kırptın inandırdı
KUL KEMAL inanmazdı
Kaş edince kandırdı
03.04.1978
GÖZDE SİTEM VAR
Hallerim perişan kaldım arada
Yarden haber gelmez göz de sitem var
Hiç mi düşünmüyor yarim nerede
Dost deyip ağlayan söz de sitem var
Hasretiyle günler yıl oldu uzar
Sine de yaralar azdıkça azar
Hayalim seninle beraber gezer
İsyan eder beden diz de sitem var
Cemali gönlümü ısıtan güneş
Cennet bahçesinden gelen bircan eş
Bülbülü saklayan en güzel kafes
Güle boyun eğer yüz de sitem var
Boranlı yaylanın çalısı oldum
Bir huri yolunun halısı oldum
Kadir bilmeyenin delisi oldum
Şu gönlümü yakan köz de sitem var
Neler çekiyorum gönül yüzünden
Korkuyorum kalbin çarpan hızından
Şefaat umuyorum huri kızından
Uğrun uğrun bakar naz da sitem var
KUL KEMAL’e nedir bunca işkence
Ne gündüzü belli ne belli gece
Yar için çektiğim gitmiyor güce
Beni derde salan saz da sitem var
08.08.2001
DEMOKRASİ İSTİYORUM
Bütün insanları seven
Demokrasi istiyorum
Haklıya hakkını veren
Demokrasi istiyorum.
Olmasın insan kayıran
Zengin fakiri ayıran
Bütün halkını doyuran
Demokrasi istiyorum
Mezhep maskesi takmayan
Dinli dinsize bakmayan
İçinde insan yakmayan
Demokrasi istiyorum
Yalansız dolansız düzen
Basını doğruyu yazan
Kirli işte oyun bozan
Demokrasi istiyorum
KUL KEMAL’im avaz ile
Düşünceni getir dile
Şarkı ile türkü ile
Demokrasi istiyorum.
04.04.1995
BU NE BİÇİM DEMOKRASİ?
İnsan hakkını gasp eder
Bu ne biçim demokrasi?
Suçlu suçsuz alıp gider
Bu ne biçim demokrasi?
İnsan insana saygısız
Sorunlarına kaygısız
Kimi yolsuz kimi hırsız
Bu ne biçim demokrasi?
Cahili kâmilden fazla
Daha da artıyor hızla
Tarafsız bir gözle gözle
Bu ne biçim demokrasi?
Demokrasi iyi düzen
Olmasa halkını ezen
KUL KEMAL’im kızar bazen
Bu ne biçim demokrasi?
09.01.1994
İZİ KALDI YER YÜZÜNDE
Rüzgar vurdu çam yıkıldı
İzi kaldı yer yüzünde
Ozan yüzüldü yakıldı
Közü kaldı yer yüzünde
Kırılınca çamın dalı
Toprağa süzüldü balı
O zaman kıskandı çalı
Lezi kaldı yer yüzünde
Evren ile semah döndü
Güneş yandı yıldız söndü
Adına Hüdayi dendi
Tezi kaldı yer yüzünde
Sevgi benim dinim dedi
Yok kimseye kinim dedi
Kabem insan yönüm dedi
Süzü kaldı yer yüzünde
KUL KEMAL yandı tutuştu
Bülbüller dertli ötüştü
Çok ozan doğdu yetişti
Azı kaldı yer yüzünde.
22.11.2001
Hüdayi babanın ölümü 22.11.2001 Saat 01.00
Benim duyduğum saat sabah 04 00
Şiirin yazılış saati sabah 05.45
KAVLİ KARAR
İnkar mı ediyon gözün yaşını
Niye ayrılırken ağlamadık mı?
Bir çapıt yırtıp da dilek ağcına
Kavli karar verip bağlamadık mı?
Sonra gelip oturduk ya çayıra
Dedin ya sevdiğim Allah kayıra
Seni yadı elde kimler doyura
Döşümüze vurup dağlamadık mı?
Meylini çevirme Allah aşkına
Yad elleri koyma gönül köşküne
Niye sitem ettin aşkı meşkime
Coşkun sular gibi çağlamadık mı?
KUL KEMAL geç kalıp nolur özletme
Köşe başlarında yolun gözletme
Göz yaşımı muhannetten gizletme
Aramızda birlik sağlamadık mı?
12.08.1976
YAR DİYEYİM Mİ?
Gönlüm seveceğin bir güzel gördüm
Şöyle bir güzele yar diyeyim mi?
Taradım okşadım zülfünü ördüm
Benim gönlüm sende var diyeyim mi?
Mutluluğun meftunusun ezelden
Ara onu bulmak için tez elden
Murat almak istiyorsan güzelden
Al beni sinene sar diyeyim mi?
Sim siyah saçları uzamış bele
Güzelliği uymuş lebinde dile
Sayılmaz benleri benziyor güle
Kurban olsun sana ser diyeyim mi?
Gel sev gönül böyle bir sevgili var
Tamda sana layık olacak bir yar
Melekler şahını al sinene sar
Dalımda gülümü der diyeyim mi?
KUL KEMAL’im derki Sivas boyundan
Şarkışla ilçesi saraç köyünden
Bir güzel gördüm ki huri huyundan
Al gönlümü diyor ver diyeyim mi?
1976
KAŞI İLE GÖZÜNDEN
Yaralandı gönül inkar edilmez,
Bir güzelin kaşı ile gözünden.
Tövbe bu yarayla menzil alınmaz,
Yaralandı sinem dilde sözünden.
Gece ayı yakar gündüz güneşi,
Cihanda bulunmaz benzeri eşi,
Görür görmez yandı gönül ateşi,
Kavruldu bedenim yandı közünden.
Endamı benziyor taze fidana,
Her bakışı zarar veriyor cana,
Yüz bin kere yansam bakarım yine,
Kavrulsa bedenim onun yüzünden.
Övünmek yakışır ulu soyuna,
Çekmiş şalvarını suna boyuna,
Karışmışlar düğün dernek toyuna,
Yetemedim peşi sıra hızından.
Bedenim yanıyor dedim aşkından,
Öç mü alıyorsun yoldan düşkünden,
Hüdayı seversen kovma köşkünden,
KUL KEMAL’i usandırdı nazından.
09.06.1998
TENEZZÜLLE
Mahmur gözlerinde muhabbet sezdim,
Sabah seherinde gördüğün zaman.
Aşkı hayalinle cenneti gezdim,
Tenezülle derdim sorduğun zaman.
Saçların tarımar zülfün dolaşık,
Gönlüm zindanına saçıldı ışık,
Leblerin yanına bir şimşir kaşık,
Lezzetine vardım sardığın zaman.
Zülfün’ü taramış kaşın üstüne,
Ak gerdan açılmış döşün üstüne,
Sanki güneş doğmuş kışın üstüne,
Eridim yüzüme baktığın zaman.
Eğer yandıyısam vebali sana,
Beni derde salan ey selvi suna,
Aşkıyın ateşi yerleşti cana,
Ar etmem ömrümü yaktığın zaman.
Badi saba meftun etti edası,
Bülbülleri aratmıyor sedası,
Sermest etti KUL KEMAL’i badesi,
Ne geçer eline yıktığın zaman.
10.11.1997
YARAM BENİM
İçerimden sızılıyor,
Çok derinde yaram benim.
Emir Hak’tan yazılıyor,
Herhal geldi sıram benim.
Bağrım içten içe yanar,
Dizim tutmaz başım döner,
Sanki felek beni sınar,
Ak olmadı karam benim.
Kalkmıyor ki baştan duman,
Gözlerimden gitmez güman,
Yeter çektiğim el aman,
Gülsün gayri şuram benim.
Çözülür mü beden buzu,
Görülmezse dostun yüzü,
Durmaz kanar gönül gözü,
Elim ermez saram benim.
KUL KEMAL’im bağrım narda,
Arıyorum yarim nerde,
Düştüm yola bir seherde,
Nerde gözü karam benim.
08.06.2001
BİR GÜZELİN TEBESSÜMÜ
Yüreğime tohum eker
Bir güzelin tebessümü
Ateş olur beni yakar
Bir güzelin tebessümü
Ölen insan cana gelir
Yaşamaktan heves alır
Her dertlere deva olur
Bir güzelin tebessümü
Eda ile nazı ile,
Baldan tatlı sözü ile,
Yakar beni gözü ile,
Bir güzelin tebessümü.
Bu kız beni yaktı aşka,
Davet ettim geldi meşke,
KUL KEMAL’i aldı köşke,
Bir güzelin tebessümü.
23.07.1975
GÖRSE İDİK CEPHELERDE
Kavga yerine barışı,
Görse idik cephelerde.
Sınırsız ilim yarışı,
Verse idik cephelerde.
Dünya halkları el ele,
Verilseydi mücadele,
Adım adım özgürlüğe,
Varsa idik cephelerde.
İlimde olsaydık gazi,
Kesilmezdi çağın hızı,
Silahın yerine sazı,
Çalsa idik cephelerde.
Silahlar bir alem olsa,
Kışlalara ilim dolsa,
Tüm dünyaya barış gelse,
Görse idik cephelerde.
KUL KEMAL’im çal sazını.
Cihan duysun avazını,
Barışın dostluk yüzünü,
Serse idik cephelerde.
16.08.1974
ÖLÇÜLÜ VER
Saya saya derdim bitiremedim,
Ölçülü ver kadir mevlam verirken.
Yüklendim sırtıma götüremedim,
Ölçülü ver kadir mevlam verirken.
Ben isyan ettikçe daha da verdin,
Çekemiyom dedim bu kadar derdin,
Figanım yükseldi zarımı gördün,
Ölçülü ver kadir mevlam verirken.
İlle de dostumun derdini ayır,
Yaralar sinemde büyür de büyür,
Gücümde yetmiyor diyemem hayır,
Ölçülü ver kadir mevlam verirken.
Yar yarası dersen boydan aşıyor,
Attım dağarcığa doldu taşıyor,
Gönlüm alev aldı nara pişiyor,
Ölçülü ver kadir mevlam verirken.
KUL KEMAL’im der ki yürek yaralı,
Ala hasret idim giydim karalı,
İpe sapa gelmez derdim sıralı,
Ölçülü ver kadir mevlam verirken.
20.04.1980
SANA GELİYOM CANANIM
Sana geliyom cananım,
Ondan bundan sora sora.
Ferim kesik yok dermanım,
Yollar beni yora yora.
Sizin iller uzak iller,
Bozuk bozuk ince yollar,
Ötmez oldu sazda teller,
Tellerini kıra kıra.
Sivasıma varam dedim,
Şarkışlam da duram dedim,
Yari çabuk saram dedim,
Yaklaşmışım vara vara.
KUL KEMAL’im bağrım yanar,
Ondan mıdır yari arar,
Sevdiğinde seni sorar,
Git döşüne vura vura.
30.07.1982
BEKLEYECEĞİM
Beni hatırlayıp döndüğün günü,
Vurulmuş olsam da bekleyeceğim.
Kıblem kabul edip gittiğin yönü,
Kırılmış olsam da bekleyeceğim.
Ne çektiğim elem ne gözde yaşım,
Tenha da ağlayan bu yalnız başım,
Seni bekleriken zehrolan aşım,
Darılmış olsam da bekleyeceğim.
Saçlarım bembeyaz biraz dökülmüş,
Suratım kırışmış belim bükülmüş,
Kalmamış mecalim ömrüm sökülmüş,
Burulmuş olsam da bekleyeceğim.
Deli poyraz gibi essem engine,
Çağlayıp coşarken gelir dingine,
KUL KEMAL teselli verip kendine,
Yorulmuş olsam da bekleyeceğim.
27.04.1972
AĞLAMA
Yazık olur gözlerine ağlama,
Ağlama yar gözlerine gurbanım.
Matem tutup karaları bağlama,
Bağlama yar yüzlerine gurbanım.
Sanki terse esmiş esen yellerin,
Rengi solmuş bahçendeki güllerin,
Perişan duruşun masum hallerin,
Sızlama yar sözlerine gurbanım.
Gül açan yüzüne bulut oturmuş,
Yorgun düşmüş umudunu yitirmiş,
Sanki bütün varlığını batırmış,
Çırpınma yar gizlerine gurbanım.
Bakışın değişti yorgun gibisin,
Çağlar coşar idin durgun gibisin,
Sanki bir şeylere kırgın gibisin,
Gizleme yar nazlarına gurbanım.
Ben kendimi el yerine koyamam,
Gözlerinin damlasına kıyamam,
Ardım dönüp bana neymiş diyemem,
KUL KEMAL’im tezlerine gurbanım.
08.06.2000
YİĞİT BEBEK
Ağladıkça gözler kara olurmuş
Ağla yiğit bebek şimdiden ağla
Ağlar isen annen meme verirmiş
Ağla yiğit bebek şimdiden ağla
Gözü kara olan korkusuz olur
El atar hakkını zorunan alır
Bütün zarar ağız dilsize gelir
Ağla yiğit bebek şimdiden ağla
Sarıl haklarına bırakma sakın
Zorluk çıkartırlar etmezsen akın
Yorarsan kendini zaferin yakın
Ağla yiğit bebek şimdiden ağla
Sakın ha doymadan çok şükür deme
Ya deli diyorlar veyahut seme
Adına benzersen gitmezsin güme
Ağla yiğit bebek şimdiden ağla
Bu dönek dünyada neler dönüyor
Kimi yer yanıyor kimi donuyor
Almayı bilirsen çok şey sunuyor
Ağla yiğit bebek şimdiden ağla
KUL KEMAL’im böyle sevdim torunu
Dedim ki bugünden düşün yarını
Ele ödün verme kendi yerini
Ağla yiğit bebek şimdiden ağla.
01.12.1999
BUYURUN İÇERİ
Bir gece vaktinde çaldık kapıyı
Buyurun içeri canımsın dedi
Şavgusuyla aydınlattı yapıyı
Öp öz kardeşimsin kanımsın dedi
O söyledi biz dinledik kelamı
Ondan aldık erenlerden selamı
Saydı üçler beşler kırklar makamı
Aynı felsefede yanımsın dedi
Hoş söyledi gönlümüzü güldürdü
İçimizde karanlığı öldürdü
Muhabbette bize bir sır bildirdi
Kıble arıyordum yönümsün dedi
Feyiz aldım kelamını dinledim
Coşa geldim inim inim inledim
Adım sordu şiir ile söyledim
Aynı cemal aynı tenimsin dedi
Çorum illerinin ozanı kaymak
Halkın dertlerini yazanı kaymak
Çevrilen dümeni bozanı kaymak
Sanki bağlamamda telimsin dedi
Ozan Emaneti, Naçari orda
Dört can bir cemaat söyleştik darda
Ne cini çağırdık ne şeytan burda
Çağdan çağa akan bilimsin dedi
Coşa geldik sohbetine doymadım
Vakit geçmiş mest olmuşum aymadım
Sanma seni can evime koymadım
KUL KEMAL bahçemde gülümsün dedi
YÜZÜ KARA
İzzet yok nefis yok namus arama
Hazır olda durur uçkur harama
Tatlı sohbet güler yüzü var amma
Adı kara yüzü kara kap kara
Tescilli mahluktur sicili bozuk
Onu tanıdığım günüme yazık
Eşi dostu olmaz herkese kazık
Adı kara yüzü kara kap kara
Kişiliksiz adam eline hırsız
Edepsizin biri utanmaz arsız
Yüzü meymenetsiz cemali nursuz
Adı kara yüzü kara kap kara
Kendi esmerdir ya sanmayın arap
İçilmez bununla bir yudum serap
İsyan değil amma bu kimdir yarap
Adı kara yüzü kara kap kara
KUL KEMAL’im bunlar neden aklanmaz
Sarımsaktan kokuludur saklanmaz
Kırk sabunla yıkasan da paklanmaz
Adı kara yüzü kara kap kara.
30.06.1996
KIYMETİNİ BİL ZAMANIN
Oyalanmak ömre zarar
Kıymetini bil zamanın
Bomboş mazi neye yarar
Kıymetini bil zamanın
İyilikten kalma geri
Cennet eyle her bir yeri
Bilim için akıt teri
Kıymetini bil zamanın
İleriye götürmeye
Azı çoğa yetirmeye
Kıyma canı bitirmeye
Kıymetini bil zamanın
KUL KEMAL’i sevin direk
İlme doğru yelin direk
Hep beraber yelken kürek
Kıymetini bil zamanın.
25.06.1990
YÜCE MEVLAM
Yüce mevlam açık kapın yok mudur
Ol görüp yanına giremiyorum
Senden mahrum kalmak bana hak mıdır
Dergahına yüzüm süremiyorum
Borcumu ödüyom ne bitmez senet
Hakkımı arıyom sofiye inat
Eğer Allah isen gel doğru yönet
Dürüstlük nerede göremiyorum
Tavuk verin gelecekse kaz dedin
Fukaraya ölme önün yaz dedin
Bunca mescit cami bana az dedin
Ben bir eve postu seremiyorum
Hırsızlar haydutlar zengin oldular
Ben vermem diyorsun nerden aldılar
Yada seni uyuttular çaldılar
Başkada bir mana veremiyorum
Azrailden azgın Azrail çıktı
Senin adın ile kulunu yaktı
Bu nasıl marifet gücün mü yoktu
Sana isyan edip soramıyorum
Doğruyu söylemek haram mı hak mı
Hiçbir gün sormadın aç mısın tok mu
Tanrım bunda senin hiç suçun yok mu
Yinede kötüye yoramıyorum
Çok aradım bulamadım izini
Muammasın çözemedim gizini
Arşa çıktım göremedim yüzünü
Daha da ileri varamıyorum
KUL KEMAL’im arar arar bulamaz
Bunca mahluk adresini bilemez
Hiç mi senin eşin dostun olamaz
Sormayım diyorum duramıyorum.
17.10.2000
BAĞBAN UYURMU
Bir bağa girdim ki bağban uyuyor
Sordum bağ bancıya bağ ban uyurmu?
Hoyratlar dadanmış bağı yoluyor
Sordum bağ bancıya bağ ban uyur mu?
Bağ ban sah durmalı uyku necedir
Bağ ban uyur ay karanlık gecedir
Yolunuyor bizim bahçe nicedir
Sordum bağ bancıya bağ ban uyur mu?
Fidanlar ham tıraş meyveler taze
Emanet edilmiş bu bahçe bize
Bahçıvan uyuyor bekçi kepaze
Sordum bağ bancıya bağ ban uyur mu?
Ağacı budasan ışkınlar verse
Böyle bağa bağdan anlayan girse
Çapasını vursa meyveyi derse
Sordum bağ bancıya bağ ban uyur mu?
Bağı tazeledik ışkın verecek
Gül açacak bağcı güller derecek
KUL KEMAL’im artık kalktı gidecek
Sordum bağ bancıya bağ ban uyur mu?
07.04.1987
ESKİ GENÇLİĞİME
Eski gençliğime eski hızıma
Dönemedim dönülmüyor efendim
Baktım da ağladım solgun yüzüme
Dinemedim dinilmiyor efendim
Saçta beyaz yoktu alaya döndü,
Ehli kamil oldun dur gayrı dendi,
Kasırgalar sustu fırtına dindi,
Diyemedim dinilmiyor efendim.
Haz verirdi bana bülbül ötüşü,
Çağlayıp coşardı gönül kutusu,
Yüzüme kapandı kader kapısı,
Açamadım açılmıyor efendim.
Yar yarası ceza verdi canıma,
Verem etti uğramadı yanıma,
Kurtulmak istedim bu dertten amma,
Kaçamadım kaçılmıyor efendim.
Dert ortağım diye sana açıldım,
KUL KEMAL’im bade olup içildim,
Kırk yaşımda yarış yaptım geçildim,
Uçamadım uçulmuyor efendim..
10.07.1993
BU MEMLEKET
Sabah onda öğle on dört mesayi
Bu memleket kalkınır mı kalkınmaz
Hırsızlara teslim ettik kasayı
Bu memleket kalkınır mı kalkınmaz
Sabah sigarayla makyaj molası
Peşi sıra kahve sohbet arası
Şimdi sıradaki alo sırası
Bu memleket kalkınır mı kalkınmaz
Vatandaş sırada kapı dışında
İşler yürümüyor masa başında
Ojesi elinde cımbız kaşında
Bu memleket kalkınır mı kalkınmaz
İşlentiyi işyerine götürdük
Resmiyetin düzenini batırdık
KUL KEMAL’im ilim irfan yitirdik
Bu memleket kalkınır mı kalkınmaz.
30.07.1995
TANIMAZ OLMUŞ
Giyindim kuşandım aynaya baktım
Benim gözüm beni tanımaz olmuş.
Her şeyi dert ettim ömrümü yaktım
Benim gözüm beni tanımaz olmuş.
Elmalı yanaklar gül gibi solmuş,
Dolgun yüzlerime çizgiler dolmuş,
Bakmışta aynaya kim diye sormuş,
Benim gözüm beni tanımaz olmuş.
Ne saçlarım kalmış ne de dişlerim
Kabul etmem kocalığı dışlarım
Kimdin diye düşünmeye başladım
Benim gözüm beni tanımaz olmuş
KUL KEMAL’im insan doğarsa ölür,
Sanma kul dünyada ebedi kalır,
İnsanda kendine yabancı olur,
Benim gözüm beni tanımaz olmuş.
12.05.1990
YOLU NE OLMUŞ
Yan gelip de gos gos atana bakın
Bozulmuş düzeni halı ne olmuş?
Destursuz geçilmez idi önünden
Patikaya dönmüş yolu ne olmuş?
Kime yan baktıysa Allah kayıra
Kimin gücü yeter nasıl ayıra
Mümkün mü destursuz karın doyura
Niye kekeliyor dili ne olmuş?
On çift camız ile tarla sürerdi
Yallah dedi miydi dağı yarardı
Bir tek emri ile köyü yorardı
Engel tanımayan seli ne olmuş?
Gitsin de gelmesin o eski günler
Beni derde salan hatıra dünler
İnsan emeğini soyandı bunlar
Kapatmış başını keli ne olmuş
Neler gördük neler çektik mazide
Yavan ekmek bulamadık bazıda
Yırtık çarık mal yayardık yazıda
KUL KEMAL’i döven deli ne olmuş?
13.08.2001
NOLUR
Aramıza hasret giriyor diye
Elini koynuna sokmasan nolur?
Ebediyen ayrı kalacak gibi
Karalı yemeni takmasan nolur?
Sen böyle ağlarsan ben nasıl gül em
Ne zaman dönerim ben nerden bilem
Zaten bana yeter yar benim çilem
Birde sen ateşe yakmasan nolur?
Bir bizim değil ki gurbet çilesi
Sevenleri vurur aşkın sillesi
Ayırıyor diye soyka kalası
Gözünden yaşını dökmesen nolur?
Ben bu gurbet ilden zaten naçarım
Yad eli duydu mu yanar içerim
Senden geçmem yarim candan geçerim
Acılı sözünü çakmasan nolur?
Aşkımın pahası canımdan ağır
Gurbete gidenler yarden mi soğur
KUL KEMAL’im gider tez geri gelir
Şimdiden hasretlik çekmesen nolur?
10.07.1979
ÖZLEDİM YAVRULARIMI
Bir oğlum var iki kızım
Özledim yavrularımı
Büyüyor içimde sızım
Özledim yavrularımı
Kaç zamandır göremiyom
Kolum açıp saramı yom
Elde değil gelemi yom
Özledim yavrularımı
Aydanın kaşları kara
Kendi esmer gözler ela
Sizden ayrı dura dura
Özledim yavrularımı
Burcumu görme göresin
Hasta idin ölmeyesin
Babasız gömülmeyesin
Özledim yavrularımı
Özgürümü nasıl övsem
Kucağıma alsam sevsem
Sarıl bana oğlum desem
Özledim yavrularımı
KUL KEMAL’im yandım nara
Doymadan ayrıldım yare
Parçalandım pare pare
Özledim yavrularımı
1987
BAL YAPARDIM
Sohbet etsem Arif inen
Arı olur bal yapardım
Zor bulunmaz tarif inen
Gide gele yol yapardım
Derya deniz aşa aşa
Hedeflere koşa koşa
Aşka gelip coşa coşa
Baldan tatlı dil yapardım
Tabiata yar olurdum
Solan güle su bulurdum
Çiçeklerden öz alırdım
Peteklere bal yapardım
Kelamına önem verip
Alimler cemine girip
KUL KEMAL fikrimi yorup
Tutunacak dal yapardım.
27.08.1997
YÜRÜ BİRE
Yürü bire yalan dünya
Çekilecek hal değilsin
Yaşıyorum üstünde ya
Yürünecek yol değilsin
Engebeli dağın taşın
Yoksul olan donar kışın
Hiç mi bitmez senin işin
Çok cimrisin bol değilsin
Kahır çektim üzülerek
Soğuklarda büzülerek
Hayat sürdüm ezilerek
Gönül yapan dil değilsin
Arı gibi işim bitmez
Başımızdan boran gitmez
İlmine bir ömür yetmez
Ulaşılır dal değilsin
KUL KEMAL’im yandım aşka
Doyamadım yarle meşke
Güzelliğin başka başka
Doyulacak bal değilsin
03.04.1998
YİNE PERİŞANIM
Çabuk haber verin yarene dosta
Yine perişanım hallerim inen
Deyin ki şu garip ölümcül hasta
Kalkmıyor bedenim bellerim inen
Yerimden doğrulup gahamıyorum
Sağıma soluma bahamıyorum
Kimsesiz dışarı çıhamıyorum
Yardım istemezsem dillerim inen
Öksürdükçe içim dışım yanıyor
Sanki ayazdayım beden donuyor
Midem bulanıyor başım dönüyor
Döşümü yoluyom ellerim inen
Dert kapladı sızı sardı döşümü
Ağrısından dik tutamam başımı
Siliyorum durmadan göz yaşımı
Yüzümü yıkadım sellerim inen
Kırk altı yaşımda bu ne vaziyet
Her yanım sancılı cana eziyet
Dostlarımdan name geldi taziyet
Sağım solum doldu güllerim inen
Gönlümde tufan var yarsız durmuyor
Elim çekincede işe varmıyor
KUL KEMAL dünyayı gözüm görmüyor
Yare selam saldım telerim inen.
11.06.1999
DÜŞMANIM VARIMIŞ
Kuşandım silahı dışarı çıktım
Düşmanım varımış bulamıyorum
Kainata aynı göz ile baktım
Kim iyi kim kötü bilemiyorum
Garez ile kini aldım yanıma
Ölsün dedim kendi öp öz canıma
Düşmanlığı hedef aldım yönüme
Kalbimden karayı silemiyorum
Kime baktı isem düşmanca baktım
Öldürmek yetmedi ateşe yaktım
Kendimi kandırdım haklıya çıktım
Benim gibi olma dilemiyorum
Benden üstünlerin ardından attım
Bir iftira ettim on daha kattım
Beş para etmezi pahalı sattım
Cebim huzurlu ya gülemiyorum
Aradım kusuru kendi özümde
Tanınmadık maske vardı yüzümde
KUL KEMAL’im ayar durdu sazımda
Toplumun içine giremiyorum.
20.02.1997
ÖLE YAZDIM ARAMADIN
Hiç mi vicdan yoğudu ki,
Öle yazdım aramadın.
Ameliyat masasında,
Öle yazdım aramadın.
Verdiler narkozu bana,
Azrail el attı cana,
Haberin varıken gene,
Öle yazdım aramadın.
Bakın karalı yazıma,
Bıçak değdi boğazıma,
Lokma girmiyor ağzıma,
Öle yazdım aramadın.
Gelir diye gözüm yolda,
Kimsesizim gurbet elde,
Hasstalandım kötü halde
Öle yazdım aramadım.
KUL KEMAL’im kuzuyudu,
Yüreğinde sızıyıdı,
Selamına razıyıdı,
Öle yazdım aramadın.
ÇAKTIRIRLAR
Bakmazsan gözün önüne
Baktırırlar baktırırlar
Bir elense boynuz yere
Çaktırırlar çaktırırlar
Payalanma akçe ile
Pis nefsini getir yola
Sahip ol ağzında dile
Yaktırırlar yaktırırlar
Çıkmak istersen saygına
Yılanı alma koynuna
Yağlı urganı boynuna
Taktırırlar taktırırlar
Yakın durma kadılara
Uyma dedikodulara
Aslanları kedilere
Yıktırırlar yıktırırlar
Ayır sinekle arıyı
KUL KEMAL gör yukarıyı
Zamansız çalma boruyu
Bıktırırlar bıktırırlar
06.06.2000
BEN KÖTÜ OLDUM
Şaştım kaldım insanların işine
Tövbe olsun gitmem gayrı peşine
Taşınan değneği vurdu başına
Döven iyi oldu ben kötü oldum
Tutar yakasından yere yatırır
Çamurlu çaylaklı suya batırır
Sırtına binerek dürter götürür
Kovan iyi oldu ben kötü oldum
Bir birinin gölgesine basıyor
Gıybetine ipe takıp asıyor
O da yetmez kör bıçakla kesiyor
Söven iyi oldu ben kötü oldum
Bir birine bağlandılar örkünden
Az mı geçtim şu feleğin çarkından
İftiradan uzaklaştım korkumdan
Diyen iyi oldu ben kötü oldum
KUL KEMAL’im kimse ile yarışmam
Etlisine sütlüsüne karışmam
Huyum değil haydutluğa girişmem
Soyan iyi oldu ben kötü oldum.
01.04.1999
SEFA GELDİNİZ
Bizim elde muhabbeti kurmaya
Merhaba dostlarım sefa geldiniz
Tatlı dilin lezzetine varmaya
Merhaba dostlarım sefa geldiniz
Birlik beraberlik olsun özümüz
Kırgınlık görmesin gülsün yüzümüz
Muhabbet türküsü çalsın sazımız
Merhaba dostlarım sefa geldiniz
Özü ile sözü doğruya ayan
Muhabbet ettikçe mutluluk duyan
İnsanları candan sevip de sayan
Merhaba dostlarım sefa geldiniz
Böyle cemin meftunuyum ezelden
Vazgeçer mi gönül tezden güzelden
Muhabbette bırakılmaz saz elden
Merhaba dostlarım sefa geldiniz
Çok şükür ki böyle günüde gördüm
Sesime sazıma düzeni verdim
KUL KEMAL sohbetin tadına vardım
Merhaba dostlarım sefa geldiniz.
26.04.1995
ARMI SAYILIR
Divaneyim bir güzelin derdinden
Yanıp tutuştuğum ar değil bana
Ağıtlı türkülü dağlar ardından
Yar için çektiğim zar değil bana
Aşkı ile yaktı kavurdu beni
Esti poyraz gibi savurdu beni
Bin bir cefa ile yoğurdu beni
Kim demiş bu dertler zor değil bana
Yeter ki gel desin dağlar düz olur
Gönül kışı biter bahar yaz olur
Doksan dokuz derdim varır yüz olur
Uzaktan bakışmak kar değil bana
Yeter çektiklerim derdim bitmiyor
Feryadım yükseldi yare yetmiyor
KUL KEMAL’im gece gündüz yatmıyor
Yüreğimi yakan kor değil bana
16.07.1976
ÖZÜN BAŞKA ÖZ OLMASIN
Onurunu koru bacım
Özün başka öz olmasın
Boyunu aşıyor acın
Sözün başka söz olmasın
Kalma erinden geride
Başta ol ilmi seride
Bırakma işi yarıda
Hızın başka hız olmasın
Çekinmeden hakkın iste
Dertlerinden kurtul este
Hem cinsini koyma yasta
Hazın başka haz olmasın
Anam kızım eşim kadın
Dünyaya tat verir tadın
Beni yakan senin odun
Közün başka köz olmasın
KUL KEMAL’le kavli karar
Birlikte ol etme zarar
Yalnız kavga neye yarar
Tezin başka tez olmasın.
12.10.2001
ZİYARETE ŞEMESİ VAR
Genel kültür eşiğidir,
Benim köyüm Saraç köyü.
Medeniyet ışığıdır,
Benim köyüm Saraç köyü.
Ziyarete şemesi var,
Kurban kesip yemesi var,
Ozanların demesi var,
Benim köyüm Saraç köyü,
Kızılırmak’la süslenir
Çağdaş çifcilik üslenir
Eşine çok az rastlanır
Benim köyüm saraç köyü
Şarkışla’lı Sivas eli
Yeryüzünün kültür seli
Evliyanın erin kolu
Benim köyüm Saraç köyü
KUL KEMAL’im övüyorsa,
Bunca candan seviyorsa,
Bilemeyenler soruyorsa,
Benim köyüm Saraç köyü.
30.04.1996
BİR TÜRKİYE İSTİYORUM
Cenet gibi oluşacak,
Bir TÜRKİYE istiyorum.
Her ulusla yarışacak,
Bir TÜRKİYE istiyorum.
Temiz çevre ormanı çok,
Yeşili var erozyon yok,
Mutlu insan karınlar tok,
Bir TÜRKİYE istiyorum.
Kültürüyle giden önde,
İlerleyen çağdaş yönde,
Pırıl pırıl doğan günde,
Bir TÜRKİYE istiyorum.
Çevresiyle yöresiyle,
Kültürüyle töresiyle,
Ormanlara sevgisiyle,
Bir TÜRKİYE istiyorum.
Güler yüzlü samimiyet,
Saygı sevgi iyi niyet,
KUL KEMAL’im böyle cennet,
Bir TÜRKİYE istiyorum..
02.05.1997
ALDI BİR TELAŞ
Akşam olur sabah olur yar gelmez
Yine deli gönlü aldı bir telaş
İçimden yanarım dışıma sinmez
Yine deli gönlü aldı bir telaş
Nerde kaldı diye çabalar sorar
Bulamaz kendini boşuna yorar
Dizlerini döver saçını yolar
Yine deli gönlü aldı bir telaş
Zapt olmuyor deli gönül divane
Bozulmuş bahçesi bağı virane
Kalkıp da yollara düştü revane
Yine deli gönlü aldı bir telaş
Mihman kabul etmez gezer biçare
Dizilmiş sineye dert pare pare
Gözleri didemli yüreği yare
Yine deli gönlü aldı bir telaş
Başımdan aşıyor sevda dumanı
Engelleri zorlu vermez amanı
KUL KEMAL’im dosta gitme zamanı
Yine deli gönlü aldı bir telaş
09.08.1995
İNKAR ETSEM NEYE YARAR
Arıyorum dünkü günü
İnkar etsem neye yarar?
Giden ömür gelmez geri
İnkar etsem neye yarar?
Saç döküldü alnım açtı
Geçti gitti gençlik uçtu
Gayrı fırsat elden kaçtı
İnkar etsem neye yarar?
Dermansızım güç yetmiyor
Bülbül idim dil ötmüyor
Yürüyorum diz tutmuyor
İnkar etsem neye yarar?
Yaramadım hiçbir işe
Bunca ömür geçti boşa
İhtiyarlık çöktü başa
İnkar etsem neye yarar?
Her şeyimi doğru yazdım
Bazı estim bazı tozdum
Yalnız KUL KEMAL’i üzdüm
İnkar etsem neye yarar?
09.10. 1995
AYRI YARATMIŞ
Baka kaldım bir güzelin yüzüne
Tanrım onu bizden ayrı yaratmış
Benziyordu ilahların kızına
Tanrım onu bizden ayrı yaratmış
Kaşları yay gibi gözler karalı
Gerdanında siyah benler sıralı
Sanki yüce dağın gezgin maralı
Tanrım onu bizden ayrı yaratmış
Dudağı andırır olgun kirazı
Görür görmez ömrün gitti birazı
Sesi bülbüllerin coşkun avazı
Tanrım onu bizden ayrı yaratmış
Huyunu sorarsan melek huyludur
Görünüşü kibar usul boyludur
Doğumu Şarkışla Saraç köylüdür
Tanrım onu bizden ayrı yaratmış
Edası var amma nazı bir başka
Tatlı şivesine tutuldum aşka
Oda KUL KEMAL’i yaktı ateşte
Tanrım onu bizden ayrı yaratmış
10.11.1995
SIRA CANIMDA
Bir güzelin hasretine yanalı
Özümü kaybettim sıra canımda
Diyarı gurbette kaldım kalalı
Düzümü kaybettim sıra canımda
Bir an olsun düşmez adı dilimden
Aşk yarası çıktı her bir dalımdan
Haber umdum alamadım delimden
Gözümü kaybettim sıra canımda
Cemali benziyor aya güneşe
Gurbette kalalı kalmadı neşe
Yarden ayrı geçen şu ömür boşa
Yazımı kaybettim sıra canımda
Sivas nere canım Ankara nere
İncesu dediğin bir geniş dere
Rasgele oturdum bir düzlük yere
Hazımı kaybettim sıra canımda
Ne söylersen söyle KUL KEMAL duymaz
Yarsız geçen ömrü yaşadım saymaz
Korkarım canımı bedende koymaz
Sazımı kaybettim sıra canımda.
03.03.1998
KAYDIM GİDİYOM
Dünya dertlerini meşakkat ettim
Tükendim ahrete kaydım gidiyom
Gam ile kederle ömrümü yedim
Farkına varmadan doydum gidiyom
Zalim felek ile her gün dövüştüm
Kötülüğe ardım döndüm savuştum
Arı oldum çiçek ile seviştim
Balımı peteğe koydum gidiyom
Ekmek buldum şükür ettim sovana
Çok sarıldım yorgan diye savana
Selam verdim gıybetime sövene
Özümden kibiri soydum gidiyom
Benliği sevmedim sakındım ondan
Saygıyı sevgiyi savundum candan
Bugünü yarını düşündüm dünden
Yarını bir günü saydım gidiyom
Çok çileler çektim halim perişan
Gençliğim varidi kuşla yarışan
Bir ben vardı benim ile vuruşan
Vurdum KUL KEMAL’e kıydım gidiyom.
29.11.1999
BEN AŞIK OLDUM OLALI
Yanıyorum yar nardayım
Ben aşık oldum olalı
Karda değil zarardayım
Ben aşık oldum olalı
Gönlüm coştu durulmuyor
Hiç yanına varılmıyor
Dünya göze görülmüyor
Ben aşık oldum olalı
Keman kaşına vuruldum
Koştum peşinden yoruldum
Yar diye taşa sarıldım
Ben aşık oldum olalı
Nere baksam onun yüzü
Yakar beni kaşı gözü
Durulmuyor kalbin hızı
Ben aşık oldum olalı
KUL KEMAL’im zehir aşım
Gönlüm yara ağrır döşüm
Hiçbir yere sığmaz başım
Ben aşık oldum olalı
28.02.1999
GEÇ KALMIŞIM
Saçların çok güzel olmuş
Dedim amma geç kalmışım
Kakülün gül yüze uymuş
Dedim amma geç kalmışım
Niye beni üzüyorsun
Ela gözle süzüyorsun
Hurilere benziyorsun
Dedim amma geç kalmışım
Değişmemiş uruba sı
Üstünde eski libası
Geç fark ettim açıkçası
Dedim amma geç kalmışım
Özürüm kabul etmez
Sitem eder sözü bitmez
Utanıyom yüzüm tutmaz
Dedim amma geç kalmışım
Hiçbir çare bulamadım
Kırık gönlü alamadım
Dalgın idim bilemedim
Dedim amma geç kalmışım
KUL KEMAL’im hakka ayan
Doğruları ettim beyan
Haksız sanar seni duyan
Dedim amma geç kalmışım
07.07.1998
VEYSEL BABA
Anadolu’muzun yanık türküsü
Haz aldım gidiyom Veysel babadan
Kuşaktan kuşağa kaldı öyküsü
Öz aldım gidiyom Veysel Babadan
Kara toprak dile geldi sazınan
Dertlerini anlattırdı hazınan
Uzun ince yolu geçti hızınan
İz aldım gidiyom Veysel babadan
Yedisinde çiçek aldı gözünü
Çarkı felek yokuş etti düzünü
Göremedi sevdiğinin yüzünü
Naz aldım gidiyom Veysel babadan
Görmez gözleriyle ufuklar aştı
Sel oldu deryaya sığmadı taştı
Vurdukça tellere yaramı deşti
Baz aldım gidiyom Veysel babadan
Halklar arasında barış düşledi
İkiliğe illet deyip dışladı
Meyvesiz çalıya fidan aşladı
Lez aldım gidiyom Veysel babadan
Atatürk’e ağıt yaktı ardından
Yanıp durdu Atam diye derdinden
Cumhuriyet demokrasi yurdundan
Tez aldım gidiyom Veysel babadan
KUL KEMAL’im sazım ile sözümle
Üstadımın izindeyim azimle
Aldım sancağını şahin hızımla
Hız aldım gidiyom Veysel babadan
SARAÇ KÖYÜ SÖKÜN OLDU
Bindokuzyüz altmış yedi sonunda
Saraç köyü sökün oldu gidiyor
Hiç kimse kalmadı benim köyümde
Koca bir kamıyon doldu gidiyor
Yoksulluk kâr etti bu köyde cana
Aşı yok ki bebe doyursun ana
Bir ekmek parası bul diye bana
Anam saçlarını yoldu gidiyor
Zarar ettik öküz ile camızdan
Yavan kaldık çökelekten dımızdan
Dağları inlettik feryadımızdan
Babayı oğuldan böldü gidiyor
Kimisi amale kimi kapıcı
Pantol yırtık su çekiyor pabucu
Arar olduk halka ile popucu
Betimiz benzimiz soldu gidiyor
Yavan ekmek yedik yoğudu katık
Gülen yüz kalmadı çehreler çatık
Batık KUL KEMAL’im bu kader batık
Ölenler köyüne döndü gidiyor.
12.12.1995
ACIMIYORSUN
Yaralı yüreğim sitem kar etmez
Gün be gün eriyor acımıyorsun
Ceza veriyorsun daha da yetmez
Yinede veriyor acımıyorsun
Yanıyorum içten içe durmadan
Ömrüm biter menziline varmadan
Sen vuru yon zalim felek vurmadan
Yinede vuruyor acımıyorsun
Şu gönlümün oğul veren balısın
Karanlık bahtımın açan gülüsün
Dayandığım bir tek umut dalısın
Yinede kırıyor acımıyorsun
Aşkıyın kuluyum sevdana esir
Utanırım sana edemem kusur
Sana korkağım ya ellere cesur
Yinede soruyor acımıyorsun
KUL KEMAL divane bir deli olmuş
Sararmış dalında çiçeği solmuş
Ömrü bitmiş şurda birkaç gün kalmış
Yinede yoruyor acımıyorsun
10.10.1997
KEMAL IŞIK
(KUL KEMAL)
Adı Kemal Işık olan ozanımız 1953 Yılında Sivas ili Şarkışla ilçesinin Saraç köyünde doğdu. Baba adı İsmail Ana adı Durna Beş çocuktan ikincisi.1967 yılında ilkokulu köyünde bitirdi aynı yıl Ankara’ya göç etti, Ortaokul ve liseyi burada okudu.1973 yılında askere gitti 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’na katıldı “MUHARİP GAZİ” olarak askerliğini bitirdi 1976 yılında serbest meslek hayatı başladı. 1977 yılında Sakine “OZAN SAKİNİ” hanımla evlendi. 1980 yılından itibaren memurluk hayatı başladı ve devam ediyor. Şiir yazmaya 1969 yılında başladı Şiir yazdığı sürece hiçbir usta Ozandan ders almadı, mahlasını zamanımızın ünlü ozanı Maraşlı “KUL AHMET”den etkilendiği için “KUL KEMAL” olarak kullandı bu mahlas adı atında 1994 yılında “GÖNLÜMÜN DİLİ adlı kitabını 2002 yılında YÜRÜYORUM ÖMRÜN YALNIZLIĞINA isimli 2 inci kitabını yayınladı bir çok antoloji kitap ve dergilerde Şiirleri yayınlandı katılmış olduğu şiir yarışmalarında birincilik dahil çeşitli ödüller aldı.1998 yılında Halk Ozanları Kültür Vakfına üye oldu 2001 yılında Halk Ozanları Kültür Vakfı yönetim kuruluna seçildi
2004 Yılında ozanlar birliği kurucu üyesi oldu 2005 yılında ilk genel kurulda Yönetim Kuruluna Seçildi ve Eğitim Sekreteri olarak görevini sürdürmektedir.
üç çocuk babası olan ozanımız halen Ankara da ikamet etmektedir.
SAZIM YANDI
İki temmuz günü yobaz elinde
Sazım yandı kör olası Sivas’ta
Kardeşlik türküsü varken dilimde
Sözüm yandı kör olası Sivas’ta
Deyişler söyleyip çalarken sazlar
Sardı madımağı dumanlar közler
Türkülerle yandı semazen kızlar
Kuzum yandı kör olası Sivas’ta
Bizlerde ibadet böyle yapılır
Semahlar dönerek hakka tapılır
Bire yobaz insan nasıl yakılır
Çözüm yandı kör olası Sivas’ta
Yansa da bedenim şahtadır feylim
İşkence görmekle döner mi meylim
Dört genç şehit verdim hepisi köylüm
Kızım yandı kör olası Sivas’ta
KUL KEMAL’im ağlar oldu özünden
Yürüyorken pir sultanın izinden
Gerici softalar korktu sazımdan
Tezim yandı kör olası Sivas’ta.
12.06.1995
HASRET KALDIK
Ne oldu ki dostlar bize
Hoşgörüye hasret kaldık
Kötü niyet girdi öze
Hoşgörüye hasret kaldık
Saygı sevgiyi bitirdik
Tatlı sohbeti yitirdik
Güzel töreyi batırdık
Hoşgörüye hasret kaldık
İyi niyet nere gitti
Zalimlik her yanı tuttu
Komşu komşuyu unuttu
Hoşgörüye hasret kaldık
KUL KEMAL’im iyi niyet
Hoşgörüdür medeniyet
Gözün kör olsun cehalet
Hoşgörüye hasret kaldık.
22.02.1995
GÜLLER AÇAR
Bir kültürün insanıyız
Ayrımız yok gayrımız yok
Biz dostluğa saz çalarız
Kimseye kem duygumuz yok
Bağımsızlık özümüzde
Güller açar yüzümüzde
Yanlış olmaz sözümüzde
Dürüstlükten kaygımız yok
Biz ozanlar yazımız bir
Dertli çalar sazımız bir
Emekçiyiz tezimiz bir
Riyakara saygımız yok
KUL KEMAL sevgiyle yaşar
Gıdasıyla dağlar aşar
Deryalara sığmaz taşar
Dosttan ayrı seyrimiz yok.
21.03.1998
EFENDİM
Gönülden gönüle yol var diyorlar
Çıkılmaz bu yola çulsuz efendim
Dar’a çıktık bugün yandık diyorlar
Yanan ateş olmaz külsüz efendim
Yol varımış amma geniş mi dar mı
Kulların çektiği saadet mi zar mı
Ahiri kazancın zarar mı kar mı
O da ölçülmez pulsuz efendim
Er kazancı yedim dediler helal
Haram ise bile onların vebal
Yalanı yanlışı çıkacak her hal
Yoksa divan olmaz kulsuz efendim
Muhannet kapısı mertliği bozar
Asil bile olsa yolundan azar
Adaletsiz hakim tersine yazar
Eğer düş olursa yolsuz efendim
Kul Kemal Dervişim ince yollarda
Bülbülü aradım açan güllerde
Türlü meyve verdim engin dallarda
Meyve yetişirmi dölsüz efendim
BU GÜNLER
Kırk beş yaşındayım başım boranlı
Hiç iyi gitmiyor günüm bu günler
Menzile yaklaştı belli oluyor
Gündelik çaktigim zulüm bu günler
Ne dünden mesuttum ne bugün mutlu
Dünüm kederliyidi yarın umutlu
Ne dünüm değişti ne düzen tuttu
Artarak geliyor zarım bu günler
İçimde dertlerim yandıkça yanar
Tabipte dokunsa yaralar kanar
Yıkıldı gönlümde bir ulu çınar
Yar yüzünden yanar barım bu günler
Keşke sevmeseydim onu bu kadar
Bilemedim ömrüm boşuna gider
Sitemli sözleri cana kem güder
Cesette çoğaldı arım bugünler
Neden beni üzer anlamam gitti
Her kelamı sitem canıma yetti
KUL KEMAL ömrünü boşa tüketti
Çoğaldı ecele çağrım bugünler.
08.06.1997
MÜRŞİT
Ozanlığa adım atan bir kişi
Mürşit tutunacak dalı olmalı.
Cennet bahçesini süsleyip düşü
Arılar misali balı olmalı.
Eline alınca divan sazını
Hakka hakikata bağlar sözünü
Gördüğü yanlışa yummaz gözünü
Kılı kırka bölen yolu olmalı
Usta dergahında mihman kalacak
Mürşitlik çıraklık nedir bilecek
Aşka gelip derya deniz olacak
Topluma verecek gülü olmalı
KUL KEMAL aldığı feyzi unutmaz
Zarar etse bile yanlış yol tutmaz
Kimseye kul olmaz özünü satmaz
Yanlışa zehirli dili olmalı
17.04.1996
ÖZGÜR OZAN
Varoluş sebebi evren sevgisi
Özgürlüğe şiir yazmalı ozan
Kötü gidişata varsa şüphesi
Sazıyla sözüyle kızmalı ozan
Ayırmaz insanda mezhebi dini
Beslemez içinde hasedi kini
Onuruyla yaşar korur kendini
Esen yelden hile sezmeli ozan
Nesiymi’de bizden Mansur’da bizden
Pir Sultan asıldı geçmedi söz den
Kaçar mı yunusun yaptığı gözden
Elinde asası gezmeli ozan
Omuz unda sazı dilinde destan
İlden ile haber götürür dosttan
Gözlerine kanlar oturur yaştan
Yarınlara name dizmeli ozan
Zalimlere balyoz sevgide öncü
Savunur tezini bitmez direnci
Atomdan tesirli dilinin gücü
Vurduğu hedefi bozmalı ozan
KUL KEMAL’im usta feyzini işler
Dünya halklarıyla kardeşlik düşler
Yüzüme sevenler kaybete dışlar
Gönül gözü ile süzmeli ozan.
08.06.1998
İŞMAR ETTİ GÖZÜNEN
Yaralandı gönlüm inkar edilmez
Bir güzel kız işmar etti gözünen
Tövbe bu yarayla menzil alınmaz
Yaraladı beni dilde sözünen
Gece ayı yakar gündüz güneşi
Cihanda bulunmaz benzeri eşi
Görür görmez yandı gönül ateşi
Kavruldu bedenim yandı közünen
Endamı benziyor taze fidana
Kurban olam salınarak gidene
Benim yarim şu cihanda bidene
Yaktı KUL KEMAL’i işve nazınan.
1975
KIZILIRMAKTA
Doğduğumdan beri her yıl görürüm
Yine gözüm kalır Kızılırmakta
Sayısına bakmam gurban veririm
Yine gözüm kalır Kızılırmakta
Beni gördüğünde çağlayıp coşar
Dermansız bedenim aşk ile koşar
Her yazın bütün gün içinde yaşar
Yine gözüm kalır Kızılırmakta
Çocukluğum geçti gençliğim geçti
Yine hayalettim yaramı deşti
Sıcak kumsalında ayağım pişti
Yine gözüm kalır Kızılırmakta
Tatlı çilesine asla doyulmaz
Kabahat işler ya suçlu sayılmaz
Aşkım büyük amma nikah kıyılmaz
Yine gözüm kalır Kızılırmakta
Sıla hasretiydi burnumda tüten
Irmak vadisini eyledim vatan
KUL KEMAL derdime bunca dert katan
Yine gözüm kalır Kızılırmakta.
12.08.1996
ELA GÖZLERİN
Cevreyleme nolur canım sultanım
Yakıyor sinemi ela gözlerin
Akıyor gözümden kanlı didarım
Yakıyor sinemi ela gözlerin
Bir benzerin yoktur cihanı gezdim
Deva yok derdime canımdan bezdim
Aşkınla yanarak kül olup tozdum
Yakıyor sinemi ela gözlerin
Görür görmez yandım hala yanıyom
Gönülde yareyim her dem kanıyom
KUL KEMAL’i viran eder sanıyom
Yakıyor sinemi ela gözlerin.
1975
EVİNİ BAŞINA YIKIŞI VARDIR
Bu dünyanın gülüşüne aldanma
Evini başına yıkışı vardır
Kendini daima gülerim sanma
Yanar dağ misali yakışı vardır
Hiç meydanda yokken müşgüle dalmak
Bir derde düşersin zor çare bulmak
İşin en kötüsü çaresiz kalmak
Gülerek haline bakışı vardır
Yaşamanın akıl ermez işi var
Yağmuru var boranı var kışı var
Kiminin gözünde kanlı yaşı var
Derya deniz gibi akışı vardır
Has bahçe gösterir oyalar gülle
Demetler sundurur kınalı elle
Çiçeğin kokusu yayılır yelle
Birde sarımsağın koksu vardır
Fazlası yok eksiği var sözümün
Çoğu saklı içerimde gizimin
Mutlu sanma sana gülen yüzümün
Kendini saklayan nakışı vardır
KUL KEMAL dengesiz dünya düzeni
İlkbahar gelmeden gördük hazanı
Şikayet eyledim talih yazanı
Utanmadan haklı çıkışı vardır.
28.04.2000
İNCE BİR SIZI VARDIR
Dinle dertlerimi çare bul tabip
Şu gönlümde ince bir sızı vardır
Durmadan çarpıyor kalp denen nesne
Yıldırımdan hızlı bir hızı vardır
Söz kafi gelmiyor nasıl anlatsam
Hayali karşımda nereye baksam
Acımam yoluna varımı yaksam
Meleklerden güzel bir yüzü vardır
Kaynayıp coşuyor yari görünce
Bülbül olur dost bağına girince
Bağrımda izi var gayet derince
Melül mahzun bakan bir gözü vardır
Abdal olmuş aşk peşinden koşuyor
Deli gönlüm çalkalanıp coşuyor
Sinem alev aldı nara pişiyor
Beni mest eyleyen bir sözü vardır
Çeke çeke bu dertlere alıştım
Bade içtim gaiplere karıştım
KUL KEMAL’i aşk ehline danıştım
Dedi dertli çalar bir sazı vardır.
1977
ARİF OLASIN
Sohbet et arifle arif olasın
Özünü bağlayıp kulak ver söze
Muhabbet istersen canı gönülden
Düzeni vermeden başlama saza
Cahillerle gezme kredin düşer
Azgın ile gezen yolundan şaşar
Kötü yola giden ecele koşar
Yollar engebeli çıkamaz düze
Kötülükten iyilik gelmez arama
Hakkın ile avun değme harama
Cahil ilacını çalma yarama
Tabibin verdiği dermandır bize
İnsanları sevde kim diye sorma
Düşküne yardım et bir de sen vurma
Taze fidanları incitip kırma
Meyve verir sana çıkınca yaza
Zaman kayıp etme durmadan çalış
Bırak cin periyi ilmile yarış
Yoksa bulamazsın zirveye varış
Eğer yorulmayı almazsan göze
Karar verdiğinde yap ve uygula
Doğru bildiğini harcama pula
Özünü sözünü açık tut kula
Yanlışını bulup söverler yüze
Kalkıp KUL KEMAL’im nasihat ettim
Aklım neye yetti hepten tükettim
Kendimden alimin yanına gittim
Hiç pişman olup ta vurmadım dize.
NEDİR BU TELAŞIN
Deli gönül senden bıktım usandım,
Nedir bu telaşın anlayamadım.
Yanıp duruyorsun kendi kendine,
Nedir bu telaşın anlayamadım.
Abdal olmuş geziyorsun peşinde
Yar sevdası akar gözün yaşında
Zor diye söyledim işin başında
Nedir bu telaşın anlayamadım
Görmedin mi Ferhat ile Şirini
Dağı deldi almak için yarini
Aşık oldun görür görmez birini
Nedir bu telaşın anlayamadım
Kaşı kara gözü kara boy suna
Mevla dan yazılmış bu hikmet sana
Toparla kendini yazıktır cana
Nedir bu telaşın anlayamadım
Bıktım artık çekemiyom nazını
Kestin KUL KEMAL’in Yaşam hazını
Çekil gayrı şeytan görsün yüzünü
Nedir bu telaşın anlayamadım.
05.05.1995
YEDİLER BENİ
Kurtlar sofrasında buldum kendimi
Kestiler yoldular yudular beni
Bilmem tavuk muyum bilmem hindi
mi?
Kemikli kemiksiz yediler beni
Baktım yenenlerin ben gibi hepsi
Sunulmuş sofraya bir güzel tepsi
Rakılı şaraplı ecnebi viski
Uzaktan seyretti kediler beni
Paramparça olmuş emekçi gücü
Yoksula dokunur iğnenin ucu
Ağalar kebaba ısıtmış sacı
Okuyup üfledi kadılar beni
Emek benim amma başkası yiyor
Aza kanaat et şükür et diyor
Bu millet kör olmuş sanki görmüyor
Ninniyle uyuttu dadılar beni
Yine KUL KEMAL’im avaza başlar
Hak istedim diye bey beni dışlar
Üstümde geziyor alıcı kuşlar
Sel ağzına verdi cadılar beni.
03.12.1995
CAN PAZARI
Yad avcılar gelmiş can pazarına
Vurulsam bir türlü vursam bir türlü.
Cahile hedefim ar gelir bana
Durulsam bir türlü dursam bir türlü.
Ayıp diyen olur cahile uysam
Dengine inip de rakipten saysam
Söverler gıybete karşıma koysam
Sürülsem bir türlü sürsem bir türlü
Mert olsalar yatmazlardı pusuya
Fırsat bulup sıkıştırmaz köşeye
Yiğit o ki düşmanıyla yaşıya
Sarılsam bir türlü sarsam bir türlü
Kartalın yerini serçeler almış
Nazar ettim dünya kimlere kalmış
Sanarsın ki bizim KUL KEMAL ölmüş
Dedirsem bir türlü desem bir türlü.
30.09.1977
SIR OLSA GEREK
Nasıl yok diyorsun canım efendim
Dünyayı yaradan var olsa gerek
Tabiat kanunu diyebilirsin
Oda ilim içi sır olsa gerek
Kimisi inanır kimi inanmaz
Kimi derki insan ateşte yanmaz
Nasıl olur bunu yaradan bilmez
Bunu sormayanlar kör olsa gerek
Çağırdığın yere sıtkile çağır
Cennet istiyorsan açları doyur
Sen kendini kötü kullardan ayır
Nefsini yenmeden zor olsa gerek
Toprağın altında cennet arama
Elini belini salma harama
Mazlumun hakkını dizme şurana
Öksüzün ettiği zar olsa gerek
Özünde yer verme hasede kine
Dünya nimetini değişme dona
KUL KEMAL zararı soruyor gine
Saygı ile sevgi kâr olsa gerek.
22.05.1996
GİRMEMMİ DEDİM
Canımın ne hükmü var ki sevdiğim
Sen istedin de ben vermem mi dedim?
Aşkı muhabbete karar kıldığım
İstedin cemine girmem mi dedim?
Perçem düşmüş omuzlardan aşağı
Dokumuşun kutlu kumaş döşşeği
Sivas illerinin güzel köşeği
Bahçende gülünü dermem mi dedim?
Dünyanın zorunu teper aşarsın
Beni görür mahcuplaşır şaşarsın
Birde dersin yadı elde yaşarsın
Çağırdın ilinde durmam mı dedim?
Aşkın ile yüreğimi dağlarım.
Dertlenirim köşelerde ağlarım
Uzaktan görsem de gönül eylerim
Bağlarım gözümü görmem mi dedim?
Yine sohbet nazlı yardan açıldı
Sazlı sözlü bir de fasıl geçildi
Muhabbet uzadı bade içildi
KUL KEMAL özümü sermem mi dedim?
10.07.1975
VERDİĞİN ZAMAN
İnsan meclisinde saygınlık gerek
Selam alınmalı verdiğin zaman
Ariflere tarif ya niye gerek
Hedef neresidir gördüğün zaman
Kelamını ölçüp biçip de söyle
Kamil ile otur ikamet eyle
Eğer bir söylersen birde dur dinle
Saygınlığın artar durduğun zaman
Değer ver kişiye değerin olsun
Halden bilenlerin yanına gelsin
Yolladığın adres yerini bulsun
Eyvallah desinler sorduğun zaman
Perişanlık çekme zülfü karaya
Dokunursan kanar değme yaraya
Dünya güzelliği girmiş sıraya
Ömrün tazelenir sardığın zaman
Neme gerek deme elin derdine
Boş bırakma baykuş tüner yurduna
Sıladan ayrılıp dağlar ardına
Bin pişman olursun vardığın zaman
Dünya meşekkatı bitmez çoğalır
Menzili görenler durmaz yol alır
Bilmem KUL KEMAL’im nerede kalır
Azrail silleyi vurduğu zaman.
1995
GİDİYOR
Sıtkınan çağırdım nazlı cananı
Haberim yok deyip küstü gidiyor.
Sırtıma yükledi derdi figanı
Sus dedi sözümü kesti gidiyor.
Nasıl haberi yok bir bakış baktı
Zülfün kement etti gönlüme taktı
Zulmü cefa ile ateşe yaktı
Deli poyraz gibi esti gidiyor.
Hüsnü cemalinin oldum esiri
Tövbe ki aşkına edem kusuru
Köleyim kapıda verse hasırı
İnanmadı bana bastı gidiyor.
Az çile çekmedim gül yüzlü yarden
Takatim kalmadı vazgeçtim serden
Yaktı KUL KEMAL’i kavruldu nardan
Yinede yüzünü astı gidiyor.
1997
MERTLİK
Mertlik orda burda değil
Er kişinin özündedir
Avcı hedef saptırırsa
Eksikliği gözündedir
Arif kısa yoldan anlar
Haktan özel iner bunlar
Dosta sarılacak kollar
Muhabbetin gizindedir
Dost görünce gönül coşar
Enginlere sığmaz taşar
Gamsız insan uzun yaşar
Sorumsuzluk yüzündedir
Mertlik ile çıktık yola
Tüm meşakkat geldi dile
KUL KEMAL’im uymaz tele
Noksan telli sazındadır.
28.04.1997
ANA GİBİ YAR OLURMU
Vefalıdır benden bana
Ana gibi yar olur mu?
Dulda olur yelden yana
Ana gibi yar olur mu?
Kendi ağlar benden önce
Üzgün halimi görünce
Başıma bir iş gelince
Ana gibi yar olur mu?
Döşüne basar uyutur
Okşayıp sever avutur
Bin bir cefayla büyütür
Ana gibi yar olur mu?
KUL KEMAL’im canım anam
Sağım solum yanım anam
Damarımda kanım anam
Ana gibi yar olur mu?
1993
YOKSULLUK
Gelip gide gide öğrendi bizi
Yokluk kapımızı çaldı bugünler
Köşeye oturdu kızarmaz yüzü
Gitmedi başımda kaldı bugünler
Hiç mi yokmuş bunun insaflı yanı
Sivri sinek gibi emiyor kanı
Uzun sürmez herhal öldürür beni
Aşımı elimden aldı bugünler
Yiyeceğim bitti yüzümüz gülmez
Yavrum mama ister derdimi bilmez
Varlığı çağırdım evime gelmez
Üstelik açlığı saldı bu günler
Körpe kuzularım nasıl doyacak
Cebinde param yok ekmek alacak
Üç yavrun açlıktan öldü ölecek
KUL KEMAL’im dertlere daldı bugünler.
1981
ÖLEYAZDIM DUYMADIN
Vefasızsın sevdiceğim belloldu
Dertlerinden öleyazdım duymadın
Yarem kırk dokuzdu şimdi elloldu
Dertlerinden öleyazdım duymadın
Çok bekledim bir mendili hediye
Gısnıhlığın neydi salmadın niye
Vuruyom döşüme yar diye diye
Dertlerinden öle yazdım duymadın
Eğer paran yoğuduysa salacak
Elden yollasaydın kim ne bilecek
Figanımı sağır sultan duyacak
Dertlerinden öleyazdım duymadın
Çektiğimi yüce mevlam görüyor
Üstelikte artırarak veriyor
Mah cemalin hayalime giriyor
Dertlerinden öleyazdım duymadın
De bakalım KUL KEMAL’im nolacak
Vadem yetti yarın bir gün dolacak
Gadir Mevlam senden hesap soracak
Dertlerinden öleyazdım duymadın
15.07.1976
YETER BU ÇİLELER
Yollarına baka baka usandım
Yeter bu çileler bana sevdiğim
Ellerim koynumda az mı ağladım
Derdin zarar verdi cana sevdiğim
Kar mı yağdı yollarına gelmedin
Name saldım bir karşılık salmadın
Canım verdim kıymetimi bilmedin
Daha ne vereyim sana sevdiğim?
Gözlerimde yaş kalmadı kurudu
Yüreğimin yağı aktı eridi
Gurbetçiler geri döndü yürüdü
Sakın kalmayasın sona sevdiğim
Elin yari geldi ben yol gözledim
İçim kan ağlarken elden gizledim
Elimi döşüme vurup sızladım
Az kaldı ki bağrım yana sevdiğim
İki seven bir birine yol gözler
Unutulmaz aşka verilen sözler
KUL KEMAL’im gayrı çalınsın sazlar
Hani ellerinde kına sevdiğim?
10.09.1977
İNKARMI EDİYON?
İnkar mı ediyon gözün yaşını
Niye mendil inen sil demedin mi?
Senden dertlerini sorduğum zaman
Düşünde kendinden bul demedin mi?
Sevinirsin diye alları giydin
Beni üzgün gördün başını eydin
Elini göğsüyün üstüne koydun
Yine yaraladı dil demedin mi?
Bilmez misin ateşinle yanarım
Pervaneyim aşkın ile dönerim
Ancak senin elinde sönerim
Yeter ki yüzüme gül demedin mi?
Derdimin dermanı sana verilmiş
Coşkun akan gönlüm seli durulmuş
Nazlı yar habersiz bana darılmış
Senin her kelamın bal demedin mi?
KUL KEMAL’im gönlüm yandı ayılmaz
Bade içmeyenler aşık sayılmaz
Senin tatlı sohbetine doyulmaz
Gitmede yanımda kal demedin mi?
27.07.1980
TAZE FİDANLARIN
Kaç zamandır nazlı yari arardım
Taze fidanların dalında buldum.
Çiğdemden nergizden gülden sorardım
Ötüşen durnanın dilinde buldum
Palazlandım arkasından yetiştim
Sevdiğimi bulur bulmaz yatıştım
Bülbül olup dallarında ötüştüm
Kokusunu aşkın yelinde buldum.
Bütün çiçeklerde izi var idi
Dumurcuktan nazik yüzü var idi
KUL KEMAL bulmaya sözü var idi
Aşkın ince uzun yolunda buldum.
08.08.1996
BENİM SEVGİM İNSANLARA
Hasret ile kini gütmem
Benim sevgim insanlara
Dinli dinsiz ayrım etmem
Benim sevgim insanlara
Olur mu rengin kötüsü
Haktan geldiler hepisi
Mayası adem yapısı
Benim sevgim insanlara
Nedir beyazı arabı
Hepsinin olam turabı
Tadları zemzem şarabı
Benim sevgim insanlara
Gönlümde sevda ateşi
Gürler KUL KEMAL’in sesi
Ayrım etmeden herkesi
Benim sevgim insanlara
06.12.1996
BİR GÜZEL SEVDİMKİ
Gözümün çiçeği gönlümün aşkı
Bir güzel sevdim ki gör ki göresin
Yeni buldum canda huzuru meşki
Bir güzel sevdim ki gör ki göresin
Aslı kara çorlu nesli hurimi
İzzetli ikramlı yarin durumu
Az gelir uğruna versem varımı
Bir güzel sevdim ki gör ki göresin
Kavli kararından cayması olmaz
Hoşnutluğu sever sayrıyı bilmez
Hicap edeceği duruma gelmez
Bir güzel sevdim ki gör ki göresin
Görür görmez heves aldım yaşamdan
Onun için coşa geldim neşemden
Hemen bir yer verdim gönül köşemden
Bir güzel sevdim ki gör ki göresin
İkbal çiçeğimdir ömrümün eşi
Karanlık gönlümün kızıl güneşi
Yakar KUL KEMAL’i sevda ateşi
Bir güzel sevdim ki gör ki göresin
1976
EĞLİYEMEDİM
Bunca yıldır dertlerini çekerim
Bir deli gönlümü eğleyemedim
Yapma etme diye boyun bükerim
Bir deli gönlümü eğleyemedim
Gahi düşer güzellerin peşine
On beş on sekizdir bakmaz yaşına
Bir gün bile karıştırmaz işine
Bir deli gönlümü eğleyemedim
Sormaz ki söyleyim aşk nasıl haldır
Bilmez mi ki uzun ince bir yoldur
Perişan eyledi beni kaç yıldır
Bir deli gönlümü eğleyemedim
Ne hallere soktu bak neler etti
Beni dinlemeyip zor yolu tuttu
Kendime bey idim kul gibi sattı
Bir deli gönlümü eğleyemedim
KUL KEMAL’im yare böyle kul oldu
Seherde bülbüle öten dil oldu
Dağı taşı yıkıp akan sel oldu
Bir deli gönlümü eğleyemedim.
1975
KONUPTA GELSE
Gönlüm kuş olsa da uçursam onu
Sevdiği çiçekte kalıp ta gelse
Baksa ki kimlere kaynıyor kanı
Bir buse isteyip alıp ta gelse
Ummanlar boylayıp denizler geçip
Bulamazsa ayrı diyara göçüp
Aşıklar bağından badeyi içip
Aşkın deryasına dalıp ta gelse
Dağları dolaşıp ovaya inse
Fazla yorulmadan yarini bulsa
Konup çiçeğinin dalında kalsa
Toplasa özünü dolup ta gelse
Bülbül olup gül dalında kalınca
Sevdiğine divan dursun bulunca
KUL KEMAL’im zaman zuhur edince
Yaşam hevesiyle yelipte gelse.
1987
ESKİ FOTOĞRAF
Aradım ne kaldı diye mazimde
Bir eski fotoğraf hatıra kalmış
Mutluluk ışığı yanmış gözümde
Bir eski fotoğraf hatıra kalmış
Görünce burkuldum şaşırdım o an
Yığılıp ta baka kaldım bir zaman
Böyle değişir mi düşündüm insan
Bir eski fotoğraf hatıra kalmış
Saçlarımda beyaz yokmuş baktım da
Dalıp gittim bir sigara yaktım da
Ağlamaklı pencereye çıktım da
Bir eski fotoğraf hatıra kalmış
Tıraş bile olmamışım herhalde
Kırmızı yanağın benzeri gülde
Bir de düşündüm ki ne kalmış elde
Bir eski fotoğraf hatıra kalmış
Çalışan bedenim sanki paslanmış
Çıra gibi yanan gözler puslanmış
Aynaya baktım ki yüzüm ıslanmış
Bir eski fotoğraf hatıra kalmış
Oturduğum yerden yavaşça kalktım
Bir resime bir de kendime baktım
Boş çerçeve bulup köşeye taktım
Bir eski fotoğraf hatıra kalmış
Çaresi yok dönülmüyor geriye
KUL KEMAL’im ömürüm geldi yarıya
Yirmi yıllık zaman girmiş araya
Bir eski fotoğraf hatıra kalmış.
SARAÇ KÖYÜ KIZIL IRMAK YANYANA
Sivas ellerinin şirin yöresi
Saraç köyü Kızılırmak yan yana.
Ne güzeldir geleneği töresi
Saraç köyü Kızılırmak yan yana.
Beş tepeyle tek mezarın arası
Burdan başlar bizim elin merası
Hasrettendir şu gönlümün yarası
Saraç köyü Kızılırmak yan yana.
Şema dağı kültürünü yaşıyor
Nesilden nesile alıp taşıyor
Cemler kuruluyor kurban pişiyor
Saraç köyü Kızılırmak yan yana.
Kırk gözlerin sularıyla beslenir
Çatal dere yeşilliyle süslenir
Benim köyüm Şarkışla ya yaslanır
Saraç köyü Kızılırmak yan yana.
Sarı kayalarda keklik ötüşür
Kuşburnular karamıklar yetişir
Hasret büyür bağrım yanar tutuşur
Saraç köyü kızıl ırmak yan yana.
İkiside bir birine eş olmuş
Sevgiliye hayal olmuş düş olmuş
Gurbetçinin gözlerinde yaş olmuş
Saraç köyü kızıl ırmak yan yana.
Ak dağlarda yaylası var yozunan
Güzelliği anlatılmaz sözünen
KUL KEMAL’im coştu yine saz ınan
Saraç köyü kızıl ırmak yan yana.
DESİNLER
Benim kimliğimi soran olursa
Sivas ellerinde doğdu desinler
Kaç yaşında hasbî hal edilirse
Otuz altısında yoğdu desinler
Derdi var mı diye soranlar olur
Sormaz amma benim aklıma gelir
Derler ki acaba bunu kim bilir
Bizden saklardı ya çoğdu desinler
Kimi sevmez diye merak edene
Kızardı kötüden önde gidene
Sahtekar olup da insan güdüne
Herse geldi esti yağdı desinler
Sorarlarsa bunun yurdu neresi
Söyleyin ki Şarkışla’nın yöresi
Şemedağı Kızılırmak arası
Saraç köyünde de doğdu desinler
Gözden uzaktayım gönüle yakın
El salla göreyim şeme ye çıkın
Gelin KUL KEMAL’in gönlüne bakın
Gayrı gurbet ilden soğdu desinler.
16.05.1983
BİZİM ELLERİ
Yine bahar geldi yeşerdi dağlar
Gidip de göresin bizim elleri
Baharda kar erir suları çağlar
Gidip de göresin bizim elleri
Sarı kayalarda kuşlar öterken
Ar haçlarda sürüleri yatarken
Kızlar türkü söyler halay tutarken
Gidip de göresin bizim elleri
Yaylalara göç gidince genç kızlar
Yine pernek pernek yatarken yozlar
Çamların altında çalarken sazlar
Gidip de göresin bizim elleri
Narpızları büyüdükçe derede
Güzelleri kaş kaş olur yörede
Manili atışma vardır törede
Gidip de göresin bizim elleri
Koyunlar meleşir kuzu oynarken
Ocaklarda taze sütler kaynarken
Çoban kaval çalıp sürü dinlerken
Gidip de göresin bizim elleri
Sivas Şarkışla dan ırmak boyundan
Çukur yurdu vardır cennet soyundan
Şeme eteğinde Saraç köyünden
Gidip de göresin bizim elleri
KUL KEMAL’im vatanımı özledim
Yanğınımı yürüğime közledim
Hasretimi göz yaşıma gizledim
Gidip de göresin bizim elleri.
ŞARKIŞLANIN GÜZELİ
Oturmuş sedire oya elinde
Nakışlı kuşağı ince belinde
Sevdalık türküsü dudu dilinde
Eli işli Şarkışla’nın güzeli
Kaplamışlar Bey yurdunu hardalı
Boyu narin ince fidanın dalı
Kaymağın güzeli yörenin balı
Güllü döşlü Şarkışla’nın güzeli
Hakkı yenir Hüyük’lüyü övmezsem
Sivri alan güzelini sevmezsem
Can evime alıp bir yer vermezsem
İnci dişli Şarkışla’nın güzeli
Orta köyün güzelleri can yakar
Tarayıp zülfüne gülleri takar
Teni burcu burcu lavanta kokar
Hilal kaşlı Şarkışla’nın güzeli
Divriğin güzeli küsmesin bana
İmranlım yüzünü asmasın bana
Kangallım selamı kesmesin bana
Nazı hoşlu Şarkışla’nın güzeli
Saracın güzeli edalı nazlı
Fidan gibi boylu elmalı yüzlü
Birbirinden güzel gelinli kızlı
Ağır başlı şarkıların güzeli
KUL KEMAL’im yazmayınan biter mi
El güzeli Sivaslıyı tutar mı
Doğru söyleyince dünya batar mı
Lafı taşlı Şarkışla’nın güzeli.
KEÇECİ BABA
Ozanlar toplandı divan kuruldu
Yolumuz keçeci babaya düştü
Azize Kızıltürk mahlas verildi
Dolumuz keçeci babaya düştü
Derğahi mahlasa öneri verdi
Ozan Emaneti düşündü durdu
Zebuni kendini boşuna yordu
Kulumuz keçeci babaya düştü
Mahsudi mahlası süzdü gözünen
Hesapladı tastık etti sözünen
Onayladı mühürledi yüzünen
Ulumuz keçeci babaya düştü
Başkanım sinemi oluru bastı
Ozanım Naçari türküyü kesti
Ali Baştuğ bi hoş yüzünü astı
Halımız keçeci babaya düştü
KUL KEMAL hayrola yolculuk nere
Bir keçeci baba denilen pire
Mihmanız erbeya yakın bir ere
Dalımız keçeci babaya düştü.
19.09.1999
KIZARDI
İki duble rakı içti
Kızardı ha kızardı ha
Eli ayağı dolaştı
Kızardı ha kızardı ha
Kendi sarı gözler çakır
Öksürüyor takır takır
Zehirledi sanki bakır
Kızardı ha kızardı ha
Kıp kırmızı oldu imik
Eti yok suratı kemik
Renk değişti komik komik
Kızardı ha kızardı ha
Çorumdan aldık rakıyı
İçtik yaymadık kokuyu
Gözleri bir hoş bakıyı
Kızardı ha kızardı ha
Yürüdü savruldu gitti
Düşecekti direk tuttu
Omuz düştü yana yattı
Kızardı ha kızardı ha
Çok içince ağzı koktu
Kızıltürk’ü çarptı yıktı
Dumanı başından çıktı
Kızardı ha kızardı ha
KUL KEMAL’im neylemeli
Buna bir şey eylemeli
Yok yok türkü söylemeli
Kızardı ha kızardı ha.
KAR ETMELİSİN
Yeter deli gönlüm ettiğin zarar
Bundan sonra gayrı kar etmelisin
Geçirme zamanı çabuk ver karar
Sesli ağlamalı zar etmelisin
Hep kendinden verdin geri almadan
Enginli yüksekli derdi bölmeden
Hızlandır elini gece kalmadan
Olura bırakma zor etmelisin
Fırsat kuş gibidir elinden uçar
Kafes çürük ise zapt olmaz kaçar
Ömrünü harcama boşuna geçer
Tuzak kuracaksan tor etmelisin
Alış veriş yaptın hep sen yitirdin
Yük ağır demeyip aldın götürdün
Ah ile vah ile hayat bitirdin
Ateş olacaksa kor etmelisin
Fazla istemedim biraz deyişim
Dostun yüzündendir kara giyişim
Yarda beni istiyormuş duyuşum
Alıp KUL KEMAL’e yar etmelisin
1996
PÜF NOKTASINA
Kalkınmak mı olur deşmekle yeri
Yürümeli ilmin püf noktasına
Her geçen gün biraz daha ileri
Yürümeli ilmin püf noktasına
Bunca genç fikirler çıkış arıyor
Eller aya çıktı güne yürüyor
Benim halkım neden geri duruyor
Yürümeli ilmin püf noktasına
Ayrılık derdine bir çare bulak
Gelin bütünleşip beraber olak
Aya çıktılarsa yıldıza varak
Yürümeli ilmin püf noktasına
Araştır evreni tembel durmadan
Vermek gerek özü hiç yorulmadan
Sizinle yücelsin bu ulu vatan
Yürümeli ilmin püf noktasına
KUL KEMAL’de sizin gibi birisi
Çıksın şu meydana bilgin sürüsü
Önderlik var iken neden gerisi
Yürümeli ilmin püf noktasına.
29.04.1991
YAKIŞIR MI OZANA?
Ozanım deyip de kaşını çatma
Payalanmak yakışır mı ozana?
Meydanı boş bulup rasgele atma
Gaybet etmek yakışır mı ozana?
Ozan dürüst olur halkın dilidir
Bal yapan arının gonca gülüdür
Deryayı dolduran aklın selidir
Durgun olmak yakışır mı ozana?
Tezeneyi saz teline vurmalı
Sahtekarın karşısına durmalı
Düzen bazın oyununu kırmalı
Korkak olmak yakışır mı ozana?
Övünen var ben ozanım diyerek
Yalan söyler doğrusunu bilerek
Birde kuyu eşer yüze gülerek
Hain olmak yakışır mı ozana?
KUL KEMAL’im merdi sever özünden
Hile geçmez süzeğinin gözünden
Yalancının sahtekarın yüzünden
Kötü olmak yakışır mı ozana?
06.08.1995
KÖYÜMDE AĞLADI
Bizim eller harap olmuş derdinden
Köyümde ağladı bende ağladım
Beni gördü bir ah çekti derinden
Beyimde ağladı bende ağladım
Öküz inen camızınan düveni
Deh diyerek atlarını süreni
Çok özlemiş o devranı süreni
Toyumda ağladı bende ağladım
Davar sağımına gitmiyor kızlar
Çatal arhaçlarda yatmıyor yozlar
Gayrı çalınmıyor kavallar sazlar
Dayımda ağladı bende ağladım
Kızıl ırmak kırgın dertli akıyor
Bağ bahçe kurumuş yürek yakıyor
Yolumuza yaşlı gözler bakıyor
Soyumda ağladı bende ağladım
Kim demiş KUL KEMAL bu işe yanmaz
Nasıl gurbettir ki gideni salmaz
Korkarım köyümde hiç kimse kalmaz
Sayımda ağladı bende ağladım.
01.09.1996
KIZARIM ELBET
Ne saygı duyarım nede muhabbet
Çevresine zarar veren insana
Ağaç dikmiyorsa kızarım elbet
Başı boş avare duran insana
Nedir bu erozyon yazık vatana
Hakarettir bunca şehit yatana
Bozkırına yeşil tohum atana
Yardım et kazmayı vuran insana
Bütün yurdum yeşil fistan giyinsin
Yağmuru yağdırsın çevre sevinsin
Vatan için canı veren övünsün
Saygım var kendini yoran insana
Kötülük gelir mi ağaçtan gülden
Korursan toprağı aşınmaz selden
Bülbülün şarkısı düşer mi dilden
Çoraklığa orman kuran insana
Sağlıklı sıhhatli toplum olmaya
Yüz verme çağından geri kalmaya
KUL KEMAL hevesli ilmi bulmaya
Muhtacım yarını gören insana.
04.07.1999
CAHİLİN AVAZI
İnsan meclisinde arifi ara
Dinle kelamını doyulmaz olur
Kamil sohbetinin yeridir bura
Cahilin avazı duyulmaz olur
Çok bilsen de bir bilenden gocunma
Lafını açık et sakın kaçınma
Değer bilmeyene derdin açınma
Bilmez değerini ayılmaz olur
İlle de merdinen gezinip dolaş
Durmadan ilerle zirveye ulaş
Çok yanlış yaptırır acele talaş
Gerçek bir düzene uyulmaz olur
KUL KEMAL’im kamil buldum oturdum
Bütün meşakkati dile getirdim
Azı çoğa birleştirdim yetirdim
Razılık olmasa yeyilmez olur
03.05.1996
BEN BU SAZI ÇALACAĞIM
Kırk beş yaşında bu sazı
Öğrenirim çala çala
Bende bu heves var iken
Avrat dedi kele kele
Yaşı olmaz öğrenirim
Çalıp türkü söylenirim
Senin ile eğlenirim
Avrat dedi kele kele
Dertli gönlü avudurum
Efkarımı dağıdırım
Yüreğimi soğudurum
Avrat dedi kele kele
Çağırırım eşi dostu
Atarım ortaya postu
Birde şarap dolu testi
Avrat dedi kele kele
Ceme cemaata giderim
Saz çalar sohbet ederim
Sazsız yaşamı niderim
Avrat dedi kele kele
KUL KEMAL çaldıkça coştum
Bir o değil ben de şaştım
Bak öğrendim diye şiştim
Avrat dedi kele kele.
03.04.1998
UTANIYORUM
Kınamayın beni erler erenler
İnsanım demeye utanıyorum.
Bu nasıl zamandır bu ne gidişat
İnsanım demeye utanıyorum.
Sevmeyi unuttuk zulüm kar olduk
İnsanları dinli dinsize böldük
Saygısız sevgisiz zamana geldik
İnsanım demeye utanıyorum.
Ellerimiz kanlı yüzümüz kara
Düşündüm ki kime gelecek sıra
Adam yakanları gördükten sonra
İnsanım demeye utanıyorum.
Düşüneni suçlu diye suçladık
Hilebazla birlik olduk taşladık
KUL KEMAL’im doğru yolu boşladık
İnsanım demeye utanıyorum.
24.07.1995
OYNA GAYRI
Gidiyorum uzaklara
Oyna gayrı sen kazandın
Yakalattın tuzaklara
Oyna gayrı sen kazandın
Ben mi çok geldim yurduna
Attın dağların ardına
Razıyıydım her derdine
Oyna gayrı sen kazandın
Kaderime küsüp gittim
Yüreğimden yanıp tüttüm
Senden uzak yerde yattım
Oyna gayrı sen kazandın
KUL KEMAL’im yandım aşka
Yar sevmedim senden başka
Ölsem de kurtulsam keşke
Oyna gayrı sen kazandın
1975
İKİ KADIN
Ocak ayı idi havalar soğuk
İki kadın bir duvarın dibinde.
Yanaklar kızarmış sesleri boğuk
İki kadın bir duvarın dibinde.
Arayıp ta ıssız yeri bulmuşlar
Ellerine bir sığara almışlar
Tenhadayız kimse görmez sanmışlar
İki kadın bir duvarın dibinde.
Kesin mana vermek çok zor bu işe
Sığara duman duman uymuş gülüşe
Herhalde lüzumda yoktur ateşe
İki kadın bir duvarın dibinde.
Güzel güzel laf etmesi nazlıca
Uğrun uğrun göz gezdirir gizlice
Beni görüp yekindiler hızlıca
İki kadın bir duvarın dibinde.
Biri birisine dürttü gösterdi
Bak biri bize bakıyor dedi
Saştı KUL KEMAL’in aklı ermedi
İki kadın bir duvarın dibinde.
03.02.1995
DERVİŞ OLSA İDİM
Derviş olsa idim ilim yolunda
Cahil otağını bozar giderdim
Bol meyve olurdum ağaç dalında
Yaprağın altına dizer giderdim
Dünya halklarıyla el ele verir
Karşı çıkanların gönlünü görür
İrinli yaraya neşteri vurur
Azgın yaraları sezer giderdim
İlimi buldukça rahata erip
Daha ileriye kararı verip
Çağdan geri kalmak ayıptır deyip
Deftere kitaba yazar giderdim
Bu cihanda çalışırdım huzura
Güvenip de oturmazdım hazıra
Dönüp dönüp yalvarmazdım hızıra
Bu günden yarına uzar giderdim
KUL KEMAL’im geç kalmışım ne fayda
Yaş yarıyı geçti kalanı zayda
Ayağım toprakta başım uzayda
Yerden gökyüzüne tozar giderdim.
31.05.2000
SONA DOĞRU
Sonu belli olan yolda
Gidiyorum sona doğru
Kırık dökük bozuk salda
Gidiyorum sona doğru
Dallarımdan çiçek açtı
Dört bir yana neşe saçtı
Bunca zaman geldi geçti
Gidiyorum sona doğru
Elim kolum kalkmaz oldu
Dizler yorgun tutmaz oldu
Bir kalbim var atmaz oldu
Gidiyorum sona doğru
Bir baktım ki akşam olmuş
Yaşam bitmiş anı kalmış
KUL KEMAL’im zaman gelmiş
Gidiyorum sona doğru.
23.10.1998
YİNE YAKTI İÇERİMİ
Özgürümün göz yaşları
Yine yaktı içerimi
Ağlatmazdım seni oğlum
Felek kesti naçarımı
Yerinden doğruldu kalktı
Yaşlı gözle döndü baktı
Derin derin bir of çekti
Kırdı gitti uçarımı
Bayram günü yatsı anı
Yaparımıymış tanrı bunu
Zor kurtardık evden canı
Bulamadım açarımı
Nasıl oldu böyle viran
Sanarsın kırk yıllık ören
Şükür sağ sın diyor gören
Döktü gözden saçarımı
Zaten baba dan da yoktu
Felek yine bizi yaktı
Üstelikte haklı çıktı
Hiçe saydı geçerimi
Gül Özgürüm güleceğiz
Zora göğüs gereceğiz
Güzel günler göreceğiz
Yüklemeden göçerimi
KUL KEMAL’im zordur işim
Figan eder ağlar eşim
Yine derde girdi başım
Yapamadım seçerimi.
DERTLİ OZANLAR
Dertli Ozanları yazdılar başa
Senin derdin fazla deyil dediler
Neden ise beni tuttular dışa
Saygı duy karara eyil dediler
Pir Sultan Abdaldan başlandı söze
Hatayide ayar verildi saza
Mansura işkence gelince göze
Sende bedel öde sayıl dediler
Fuzuli Kum Himmet birlik yazılmış
Yaş takip etmemiş sıra bozulmuş
Nesimi enel hak demiş yüzülmüş
Çarka girip biraz kıyıl dediler
Onlar hak etti ki oturdu posta
Yemini virani bu işte usta
Şikayet bildirdim bir ozan dosta
Olamayız ona nayil dediler
Kalem mi yazmadı ucumu bitti
KUL KEMAL yaşantım hibeye gitti
Her halde dostlarım beni unuttu
Diyetini öde duyul dediler.
12.12.2000
YETİŞ
Nazlı yar aşkıyın narına yandım
Kül olup uçuyom tozmadan yetiş
Bir çöldeyim elden ayaktan kaldım
Felek dümenimi bozmadan yetiş
Çöller acımıyor benim halıma
Bırakmıyor kader gidem yoluma
Aşkın ilerledi kastı ölüme
Dertleri peş peşe dizmeden yetiş
Dizlerim yoruldu yüzüstü düştüm
Ateşinle yandım kavruldum piştim
Sana gelem diyom yollarda şaştım
Bedenimden canım tezmeden yetiş
KUL KEMAL’im derki aşkın sonunda
Ölümde varımış bunun yanında
Şarkışla ya yakın saraç elinde
Millet kabirimi kazmadan yetiş.
07.07.1999
DENMEZ Mİ
Nedir bu rezalet canıma yetti
Yeter yaptığınız talan denmez mi?
Bekle de gör diyor sabrımız bitti
Sizin her sözünüz yalan denmez mi?
Mülayim durdukça vurdunuz bize
İtile kakıla benzedik yoza
Şükredipte otur diyorlar aza
Kalkta git şuradan yılan denmez mi?
Demokratik haklar döndü geriye
Emek ucuz alım düştü yarıya
Hiçbir cevap verilmiyor soruya
Sensin kazancımı çalan denmez mi?
Birlikte çözelim biz bu sorunu
Çalış karanlığa gömme yarını
Ucuz vermeyelim alın terini
Olmuyak saçını yolan denmez mi?
Sırt sırta verirsek dertler çözülür
Yanlış hesap doğru dürüst yazılır
Terse dönen düzen çarkı bozulur
Defolsun gaflette kalan denmez mi?
KUL KEMAL silkinip kalkmalı hemen
Halkınla birlik ol geçirme zaman
Bizim sırtımızdan dönmesin dümen
Vurursak bozulur plan denmez mi? 05.05.1996
YALANCI
Dürüst ol diyerek öğüt verenler
Harama uzandı eli yalancı
Kibirlenip üst birlikte duranlar
Gıybete konuştu dili yalancı
Yakınında dur ki tanı bunları
Gölgede duruyor kötü yanları
Bizlere görünen iyi yönleri
Dostluğa uzanan gülü yalancı
Eli ayrı dili ayrı yönlerde
Toplanmış pisliğin tümü bunlarda
Bir değil beş değil suçu binlerde
Mülayim duruşu hali yalancı
Alışmış yalana kızarmaz yüzü
Haklıdan fazladır ağzında sözü
Sağı solu yakar ateşi közü
Dumanı götüren yeli yalancı
Toparlan KUL KEMAL bu ne vaziyet
Sen bari dürüst ol budur meziyet
Yalancılar verir göze eziyet
Yanağı ıslatan seli yalancı.
1993
ÖRMEDİ GİTTİ
Riyakarlık edip dostum diyenler
Yıktı güvenimi örmedi gitti
Yüz çevirdi dertlerimi duyanlar
Garezine olsun yermedi gitti
Eyüp Peygamber in derdi var bende
Ayrı ayrı yara çoğaldı tende
Kurtlar yuvalanmış epriyen gönde
El atıp yaramdan dermedi gitti
Azdı yaralarım kabuksuz yara
Sancılar üst üste vermiyor ara
Doğuştan yazılmış kaderim kara
Gözüm aydınlığı görmedi gitti
Dostlar gelir diye yollarda gözüm
Gönül umuyor ki onlarda çözüm
Yine gelmediler matamde yüzüm
Hiç kimse haneme girmedi gitti
Bu nasıl evrendir dönüşü boşa
Ömrümün dümeni çevrildi kışa
Felekle uğraştım getirdi tuşa
Bir gün muradımı vermedi gitti
Yıkıldı hanemiz halimiz zordur
Dostlara ettiğim sitemdir zardır
Ben nasıl diyeyim bunlara yardır
Yarama bir mel hem sürmedi gitti
KUL KEMAL sabırlı taşmazsa dere
Kapıldım sellere sürükler nere
Yalvardım yakardım bir ulu pire
Oda defterimi dürmedi gitti.
İZ ARATMASIN
Yüce Mevlam kuluna dert verip de
Yolunu şaşırtıp iz aratmasın
İlkbaharın coşkusunu gösterip
Gülünü dermeden güz aratmasın
Arifeyi gördük bayram görmedik
Viran oldu hanemize ermedik
Hiç kimse kalmadı sille vurmadık
Yitirtipte çoğu az aratmasın
Neden böyle bir iş geldi başıma
Helalimdir hile katmam aşıma
Firğatımdan yaşlar indi döşüme
Kör edip gözümü göz aratmasın
Yeter Mevlam KUL KEMAL’e ettiğin
Olur olmaz sel önüne tuttuğun
Kadir bilmez pazarcıya sattığın
Yokuşta yorup ta düz aratmasın.
29.05.2000
SAVCI BEY
Geri kalmış elden geldim
Dertlerimi der savcı bey
Aç kalınca ekmek çaldım
Cezam neyse ver savcı bey
İş aradım bulamadım
Odun kömür alamadım
Soğuklarda duramadım
Donduruyor yer savcı bey
Muhannete gücüm yetmez
Elimden hiç kimse tutmaz
Anlatmaynan derdim bitmez
Düşman oldu yar savcı bey
Sığmıyor bir yere başım
Herdem derde siper döşüm
Söndürmüyor çeşnim yaşım
Yaktı beni nar savcı bey
Bu vatanın gazisiyim
Tarihlerin mazisiyim
Bende ana kuzusuyum
Öldürüyor zar savcı bey
KUL KEMAL’im derdim bitmez
Bu iş böyle geldi gitmez
Sanma ömür vefa etmez
Yırtılacak tor savcı bey.
1980
SENSİZ
Mevla’yı seversen nolur terk etme
Sensiz buraların tadı olmuyor
Beni öldür amma bırakıp gitme
Sensiz buraların tadı olmuyor
Koyma beni hayal ile düş ile
Yaktın beni ok kirpikli kaş ile
Ömrüm geçti hazan ilen kış ile
Sensiz buraların tadı olmuyor
Secde ettim gerdandaki hacına
Öz dayanmaz gözlerinin gücüne
Ölürümde dayanamam acına
Sensiz buraların tadı olmuyor
Gönlümün bağında bir bahçe kurdum
Hayal ettim seni içinde gördüm
Ancak yaşamama sen eden yardım
Sensiz buraların tadı olmuyor
KUL KEMAL’im selvi boyun delisi
Sensiz beden susuz çölün çalısı
Sersem etti beni aşkın dolusu
Sensiz buraların tadı olmuyor.
1996
GÖLCÜK DEPREMİ
Başımıza bela deprem illeti
Kazma ağlar kürek ağlar bel ağlar
Gece üçte yakaladı milleti
Feryat ağlar figan ağlar el ağlar
Baştan başa harap oldu Marmara
Kolay kolay sarılamaz bu yara
On katlı binalar gömüldü yere
Türkü ağlar destan ağlar dil ağlar
Bütün alem yardım için yarıştı
Yangın çıktı rafineri tutuştu
Göz yaşlarım deryalara karıştı
Perçem ağlar beden ağlar dal ağlar
Kimi evlat ana baba yitirmiş
Kimisinin ocağını batırmış
Kimi şaşkın bir kenara oturmuş
Kadın ağlar erkek ağlar dul ağlar
KUL KEMAL’im elim varmaz yazmaya
Giden öldü Marmara’yı gezmeye
Kepçe geldi kabiristan kazmaya
Huri ağlar melek ağlar kul ağlar.
20.08.2000
NURDUR DEDİLER
Gül şen bahçesinde bir güzel gördüm
Yüzündeki dedim nur dur dediler
Aralandı kapı içeri girdim
Özündeki dedim nar dır dediler
Görür görmez yandım şavğusu özde
Kirazı lebinde elması yüzde
Kemanı kaşında bademi gözde
Dedim beni yakan har dır dediler
Gönül hisse kaptı suna boyundan
Kendi icat olmuş melek soyundan
Altın elmas yapılırmış suyundan
Dedim zarar mıdır kar dır dediler
Dolandı bahçeyi güllerde kaldı
Toplamış diline bal ilen geldi
Beni şaşkın gördü nazlanıp güldü
Dedim bende gönlü var dır dediler
Hurimiydi Melek miydi birisi
Sanki dedim dolunayın yarısı
Dedim kimi sever cennet perisi
Mutlak KUL KEMAL’e yar dır dediler.
1982
BİR ANA BİR BABA
Elleri koynunda ağlıyorlardı
Bir ana bir baba kuzularına
İzleyen yüreği dağlıyorlardı
Dayanmak zor idi sızılarına
Elinden kolundan tutmuş üç kişi
Islatmış döşünü gözünün yaşı
Yanında çırpınan her hal kardeşi
Gözlerim takıldı pazılarına
Yavrum yavrum deyip döşe vuruşu
Yürek parçalıyor bitkin duruşu
Yolun ortasına düşüp kalışı
Feryat gibi geldi bazılarına
İçimi sızlattı böyle bir durum
Fezaya ulaştı efkarım zarım
Sanki beni yaktı durduğum yerim
İnanmak zor idi yazılarına
KUL KEMAL oğulu yitirmiş bunlar
Feryada katılan yarenler canlar
Göllenmiş toprağa dökülen kanlar
Varıp yardım ettim kazılarına.
01.05.1997
AYDIN HALK OLMALIYIZ
Bir toplum olarak ilk görevimiz
Bilge kişi aydın halk olmalıyız
Kör topal demeden ev ödevimiz
Bilge kişi aydın halk olmalıyız
Bir körün elinden tutmazsan şaşar
Görmez tümsekleri çukura düşer
Yardım edilirse sağlıklı yaşar
Bilge kişi aydın halk olmalıyız
Sakat olan kişi toplumun ferdi
Bizim sayılmalı onların derdi
Yoksa zarar verir hoyratın kurdu
Bilge kişi aydın halk olmalıyız
Devlet millet el atarsa soruna
Sağlıklı bir nesil kalır yarına
Kör cahil yetişen toplum yerine
Bilge kişi aydın halk olmalıyız
Eğitime önem verilmelidir
Yurtta her köşeye girilmelidir
Kan bağı evlilik silinmelidir
Bilge kişi aydın halk olmalıyız
Köre kör deyipte acımak boşa
Özürlü derdini kendinde yaşa
Katı yürek olup benzeme taşa
Bilge kişi aydın halk olmalıyız
KUL KEMAL’im alan alsın sözümden
İçimden geleni dedim özümden
İlham alıp sevgi şefkat tezinden
Bilge kişi aydın halk olmalıyız.
ÖĞRETMEN
Karanlık önünde yanan meşale
Işığa gidenin gözü öğretmen
Gerici akımdan yıkılmaz kale
İlimi savunanın özü öğretmen
Bilgileri motif edip işleyen
Çağdan çağa atılımı düşleyen
Yobazlığa karşı gelip dışlayan
Bilgi ırmağının tezi öğretmen
Doğudan batıya vererek hızı
Çağdaşlık hattına çıkartıp bazı
Beraber yürütüp oğlanı kızı
Kör cahil törenin közü öğretmen
Çağdaş uygarlığın yolunu açar
Çürük tohumları içinden seçer
Medeni mu asır andını içer
Yükseğe çıkartır bazı öğretmen
İnsan haklarına saygıyla uyup
Dünya insanına kardeştir deyip
Irkçının donunu yüzünden soyup
Muhabbetin açık yüzü öğretmen
Baş kaldırıp fethet ayı güneşi
Isıtsın cihanı bilim ateşi
Alemin gururu en yüce kişi
KUL KEMAL ozanın hazı öğretmen.
13.06.1996
GÜREŞ TUTTUM FELEK İLE
Güreş tuttum felek ile
Sırt üstüme vurdu gitti.
Emeğimi verdi yele
Boş öğütle yordu gitti.
Derdimi açtım dostuma
Gözünü dikti postuma
Fırsat aradı kastime
Yüreğimden kırdı gitti.
Sakla dedim üstüm açtı
Riyakarlık edip kaçtı
Parça parça bölüp biçti
Kurda kuşa verdi gitti..
Acep feleğin işimi
Yenmez ediyor aşımı
Bıraksın dedim peşimi
Elden ele sürdü gitti.
Ne olduğum bildirmeden
Akıl başa geldirmeden
KUL KEMAL’i öldürmeden
Dar ağacına gerdi gitti.
16.09.1997
ÇEVİRMEYE KAZIM YOK
Kör olası yokluk her şeyi aldı
Mangal yansa çevirmeye kazım yok.
Anlatayım gözüm neylerde kaldı
Salatam yok limonum yok tuzum yok
İstesem tavuğu yaratan verir
Keçiyinen koyun yanında gelir
Felek hep dövmez ya bazıda korur
Tencerem var haşlamaya kuzum yok
Naziğinden acı biber olsaydı
Domatesle sövüşlenip gelseydi
Vermez miydi yüce mevlam bilseydi
Utanıyom istemeye yüzüm yok
Etli Mantı katsa idik yoğurda
Çala kaşık yorulurdum uğurda
Gebil yapıp tere yağlı hamurda
Damak zevki olmayana sözüm yok
Keşkah yapıp kaburgayı pişirip
Hasıdayı tencereden taşırıp
Ağız mide yana yana şaşırıp
Koruk olsun bir cıngıllık üzüm yok
Acı turşu yemekleri sevdirir
Pirinç pilavına boyun eydir ir
Arap aşı dil üstünden kaydırır
Dişin yoksa bundan başka çözüm yok
Kemikli et fasulyenin esiri
Soğan yoksa o yiyenin kusuru
Üğütüp de ekmek etsek mısırı
Senin yavan somununda gözüm yok
KUL KEMAL’im bunlar olsa yenmez mi?
Yanında da tatlı olsun denmez mi?
Soğuk soğuk birde ayran konmaz mı?
Ben cahilim bundan başka tezim yok.
1988
EMLEK YÖRESİ
İlaçlama olmuş bizim yörede
Onun için denmiş Emlek Yöresi
Şairler türemiş sonra burada
Onun için denmiş Emlek Yöresi
Şarkışla Gemerek Akdağ madeni
Yıldızeli diyor ayırma beni
Yaşamış pir sultan bir aşık veli
Onun için denmiş Emlek Yöresi
Sonra ağahiler geçmiş buradan
Devrani’ye gurbet yazmış yaradan
Çıkarmayın Alizeti sıradan
Onun için denmiş Emlek Yöresi
Aşık Veysel sazı almış eline
Türkü yakmış toprağına gülüne
Kaptırmış kendini sevgi seline
Onun için denmiş Emlek Yöresi
Aziz Üstün ataşlıya postunu
Serip serip davet etmiş dostunu
Açın demiş mezarımın üstünü
Onun için denmiş Emlek Yöresi
Fakir Mehmet Yoksul Mehmet nereli?
Yüzbaşoğlu Haydaride oralı
Sefil Selimide dertler sıralı
Onun için denmiş Emlek Yöresi
Mehmet Özkan namus benim ar benim
Aşık gür soy şemsi kamer yar benim
Ozanlara harman olmuş yer benim
Onun için denmiş Emlek Yöresi
Ozan Özyazıcı cemler aşığı
Musa Merdanoğlu ilim ışığı
Kızılırmak vadisirnin beşiği
Onun için denmiş Emlek Yöresi
KUL KEMAL tanıttım çok değil azı
Emaneti dostla çalarız sazı
Sakini Şahini destekler bizi
Onun için denmiş Emlek Yöresi.
03.03.1999
AŞIK DİYEN OLMADI
Adadım kendimi halkın derdine
Sağ olasın aşık diyen olmadı
Karşı çıktım yüce dağın kurduna
Pare pare oldum duyan olmadı
Emeğin ölçüsü helal aşımdır
Onurlu yaşamak bir tek düşümdür
Dertlere dayanan siper döşümdür
Yinede nimetten sayan olmadı
Vurdum duymaz olma hakkını ara
Birliği sağlarsan geçersin kara
Kaderim deyip de yok deme çare
Öğüdümü alıp uyan olmadı
Yavan ekmek yiyip çok şükür denmez
Soğan katık derler her zaman yenmez
Hakları çalınan almayı bilmez
Biraz rahatına kıyan olmadı
Çok kızmışım haykırmışım yozluğa
Yumruk sıktım bataklığa sazlığa
Koyma dedim dertlerini buzluğa
Sırtından korkuyu soyan olmadı
Olmaz olsayıdım şair dediler
Hakkımızı yedi itler kediler
KUL KEMAL’i bir kenara kodular
Birde diyorlar ki ziyan olmadı.
30.12.1998
KAMİL OLAN
Kamil olan yaşa bakmaz
Başa bakıp karar verir
Cahil ile dava yapmaz
O bilir ki zarar verir
Oturup kalkmayı bilip
Kin ile kibiri silip
Çıkmazlara çare bulup
Yaraları sarar verir
Ele yedirmez dostunu
Yırttırmaz kurda postunu
Örter derdinin üstünü
El uzatır yarar verir
KUL KEMAL’im kamil kimdir
Ben kamilim diyen hamdır
Kamilin düşmanı kemdir
Benliğini kırar verir.
1989
GİRMELİ DEĞİL
Sakın kültüründen ettirme şüpe
Bilmeden sohbete girmeli değil
Ağır ol kamiller anlından öpe
Cahil inen dava sürmeli değil
Nasihati anla kelamı dinle
Hoş görüyü yaşat yaşama kinle
Kan izi silinmez yunarsa kanla
Hırsa gelir gelmez vurmalı değil
Özüne sözüne nefsine birde
Sahip ol kendine aynada görde
Güçlüyüm kudretim var diye serde
İnsan hatırını kırmalı değil
El içine çık ki olasın tanış
Menzili görsen de mürşit de danış
Sesine düzeni vererek konuş
Ortalığı sele vermeli değil
KUL KEMAL’im coşkun akar sellerim
Tövbe ki gareze dönsün dillerim
Kaç zamandır saza hasret kollarım
Aceleden teli kırmalı değil.
1990
BANA DOSTUM DEME
Seni hallerinden bilemiyorsam
Bana dostum deme dostun değilim
Dar gününde koşup gelemiyorsam
Bana dostum deme dostun değilim
Rüyaların kabus doluyken gece
Dertlerin var iken yüceden yüce
Sen üşürken bizim tüterse baca
Bana dostum deme dostun değilim
Gönül birleştirip durduysak darda
Hissemiz olmalı zararda karda
Ben senin yerine yanmazsam narda
Bana dostum deme dostun değilim
Anan kızın eşin bacım olmazsa
Kardeşinden yakın kardeş saymazsa
Dostum diyen dostu için ölmezse
Bana dostum deme dostun değilim
KUL KEMAL kendine yontarsa keser
Bozulur muhabbet can cana küser
Güven bahçesine verirsem hasar
Bana dostum deme dostun değilim.
20.05.2000
BİLEMEDİM BEN
Nazlı yar bağından bir meyve aldım
Yedimde tadını bilemedim ben
Ömrümce bu tadı ilk defa tattım
Hangi meyve idi bulamadım ben
Elmamıydı erik miydi mayahoş
Tadınca tadını olmuşum bir hoş
Sanki mey içmişim gönülden sarhoş
Kaybettim kendime gelemedim ben
Kokusunu aldım amma hangi gül
KUL KEMAL dalında olmuşum bülbül
Ya menekşe idi veyahut sümbül
Kokusunu özden silemedim ben
27.08.1977
SEN SEVMEYİ BİLMİYORSUN
Sevgi ispat ister haniya izin
Sen sevmeyi bilmiyorsun sevdiğim
Senide yakmalı beni de közün
Sen sevmeyi bilmiyorsun sevdiğim
Seviyorum demek ile iş bitmez
Parala kendini o dahi yetmez
Elin işe varmaz göz uyku tutmaz
Sen sevmeyi bilmiyorsun sevdiğim
Aşk uğruna hükmü olur mu canın
Sesimi duyunca dondu mu kanın
Hani nerden belli sevdiğin senin
Sen sevmeyi bilmiyorsun sevdiğim
Dünya meşakkati görünmez göze
Yar denince yürek kavrulur köze
Herkes gıpta ile bakmalı bize
Sen sevmeyi bilmiyorsun sevdiğim
KUL KEMAL’im sorar sevdin mi böyle
Vicdanına danış doğruyu söyle
Ne kendini kandır ne beni eyle
Sen sevmeyi bilmiyorsun sevdiğim.
1979
TANIDIM SENİ
Asker ellerinden mektup salmışsın
Özgürüm heceden tanıdım seni
Rüyamda ansızın çıkıp gelmişsin
Karanlık geceden tanıdım seni
Dostlarınla konuşurken nazlıca
Beni görüp baba dedin hızlıca
Ağlıyorum sevincimden gizlice
Bakınca yüceden tanıdım seni
KUL KEMAL’i uyardılar düşünden
Sarılmışken oğlum deyip döşünden
Çapraz mavzer mihferiyin kaşından
Uzaktın bacadan tanıdım seni.
2001
CAN BOĞAZA
Yetiş dostum can boğaza
Çıktım diyor tez gelesin
Dertlerimi döktüm saza
Bıktım diyor tez gelesin
Neden girmez yar düşüme
Acımaz mı gözyaşıma
Ayrılık zehrin aşıma
Sıktım diyor tez gelesin
Hiç mi duymadın sesimi
Yıktın yaşam hevesimi
Verdin dünyanın yasını
Çektim diyor tez gelesin
Dönsün KUL KEMAL elime
Acısın benim halime
Bunca ömrümü yoluna
Yaktım diyor tez gelesin.
04.05.2001
SAKİNE IŞIK (OZAN SAKİNİ)
1958’de Sivas ili, Şarkışla ilçesi, Saraç köyünde doğdu. İlk ve ortaokulu bitirdikten sonra 18 yaşında Kemal IŞIK “KUL KEMAL” ile 1977 yılında evlendi. Üç çocuk annesi olan ozan SAKİNİ’nin şiirle ilgisi eşi KUL KEMAL’nin 1994 yılında “KUL KEMAL” mahlası ile yayınladığı “GÖNLÜMÜN DİLİ” adlı şiir kitabının hazırlanması sırasında başlamıştır. Boş zamanlarında Ankara’da bulunan Ozanlar Vakfı Kültür ve Dayanışma Derneği’ne giderek orada yapılan etkinlikleri izlemiş ve bu kültür ocağında aldığı ilhamla ve şiire olan tutkusu nedeniyle şiir yazmaya başlamıştır. Şimdi ise Ozanlar Vakfı’nın üyesi olup ozanlık adına güzel eserler vermektedir. Ozanımızı “SAKİNİ” mahlasını veren değerli “OZAN ÖZVER”İ Öztürk ERKILIÇ’ın keleminden tanıyalım.
Çok değerli ozan arkadaşım olan KUL KEMAL’nin eşi SAKİNİ’yi 1999 yılıdna Aşık Veysel’i anma törenlerinde Ozanlar Vakfında koro çalışmaları sırasında tanıdım. Kendisini sessiz, mütevazi, küçüğüne büyüğüne saygılı, sorumluluğunu gayet iyi bilen, insana insanca yaklaşan bir bacımız olarak gördüm. Arkadaşım şiir yazdığını bir süre sonra açıkladı.
Eşi KUL KEMAL ile dostluğumuz ilerledikçe SAKİNİ’yi daha iyi tanımaya başladım, yazdığı şiirlerini inceledim fevkalade düşündürücü buluşları vardı, kendisini teşvik amacıyla birde adına şiir yazarak onurlandırmak istedim. Ayrıca bu ozan bacımıza bir de mahlas verilmesi gerekiyordu. 2001 yılı içinde kendi evlerinde muhabbet etmek üzere “OZAN EMANETİ”, eşi “OZAN ŞAHİNİ” “OZAN HÜRMETLİ”, eşi Selma hanım “OZAN KUL KEMAL” ve ben “OZAN ÖZVERİ” eşim Sadegül hanım daha isimlerini sayamadığım dostların huzurunda Sakine hanıma törenle “SAKİNİ” mahlasını kendisine takdim ettim. Mahlası ismine uygun olduğu için çok duygulandı, sevinerek kabul etti. Böylece mahlasını bulmuş oldu. Ozan arkadaşım Ozan KUL KEMAL bu güzel kitabında bana yer verdiği ve kendi eşi hakkında yazı yazmamı öngördüğü için OZAN ÖZVERİ olarak kendisini kutluyor, başarılarının devamını diliyor eşi SAKİNİ adına yazmış olduğum eseri sunuyorum, demiş
Bende ozan ÖZERİ’ye kalemine sağlık diyorum.
SAKİNİ
Güzel Dostun yari sevgili bacım
Taşmaya başladı selin Sakini.
Gönül ilacınız koymadı acım
Şifa dağıtıyor gülün Sakini.
Hak aşkını arar her can bulamaz
İkrarında dönek olan duramaz
Hiçbir engel sana mani olamaz
Dağları aşıyor yolun Sakini.
Eşine benziyor onurlu yüzün
Seni tamamlıyor özünle sözün
Canlara sevgiyle bakıyor gözün
Dostluğa açılır kolun Sakini.
Mahlasını aldın gençlik çağında
Güçlü şiir yazıp besle dağında
Bülbül gibi şakı dostun bağında
Gülleri mest etsin dilin Sakini.
ÖZVERİ ummana daldığın zaman
Bütünüyle sazı çaldığın zaman
Duygunla baş başa kaldığın zaman
Kalemi bırakmaz elin Sakini.
Öztürk Erkılıç
(OZAN ÖZVERİ)
OZAN YOLDAŞ
Ozan yoldaş mahlas verdi
Kabul dedim Özveriye
Yüreğimi heves sardı
Kabul dedim Özveriye
Çok sevindim ilginize
Hayran oldum bilginize
Kapılmışım dalganıza
Kabul dedim Özveriye
Kazanmışım güvenini
Tutturmuşum kıvamını
Getir diyor devamını
Kabul dedim Özveriye
SAKİNİ’yim sevgi doldu
Yürüdüğüm doğru yoldu
Ozanlardan feyiz aldı
Kabul dedim Özveriye.
13.03.2001
NE ÇOK SEVMİŞİM SENİ
Yüreğime düşen bir köz gibisin
Bilemezsin ne çok sevmişim seni
Seninle sonsuzu görmek dileğim
Bilemezsin ne çok sevmişim seni
Sevgi umut özlem doludur özüm
Hiç bitmiyor sevgim korlandı közüm
Ne kadar met etsem az gelir sözüm
Bilemezsin ne çok sevmişim seni
Bir zamanı hayal ile süsledik
Geriye bakarak mazi düşledik
Sevgimizi oya gibi işledik
Bilemezsin ne çok sevmişim seni
SAKİNİ aşkınla çağlayıp coştu
Sığmadı gönlüme engine taştı
Yalan dünya ancak seninle hoştu
Bilemezsin ne çok sevmişim seni.
AŞIN GELİN DOSTLARIM
Evimiz tepe üstü
Aşın gelin dostlarım
Hasret yelleri esti
Taşın gelin dostlarım...
Gönül dostları andı
Yürek tutuşup yandı
Yöreme baykuş kondu
Koşun gelin dostlarım...
Dertler olmasa katlı
Diller konuşur tatlı
Kapım kalmasın kitli
Coşun gelin dostlarım...
Bacı kardeş katışın
Eli ele tutuşun
Çağırıma yetişin
Düşün gelin dostlarım...
SAKİNİ’de özlem var
Bülbül gibi eder zar
Yollara yağmadan kar
Peşin gelin dostlarım...
19.08.2001
YÜZÜN ÖYLE GÖSTERİYOR
Yüreğini hüzün sarmış
Yüzün öyle gösteriyor
Geçen günün ahu zarmış
Sözün öyle gösteriyor
Neşter yemiş akmış kanın
Narkoz almış duymaz tenin
Çok cefalar çekmiş canın
Özün öyle gösteriyor
Yaşam için savaş verdin
Zorluklara göğüs gerdin
Şükür olsun bitti derdin
Hazın öyle gösteriyor
SAKİNİ’yim geçmiş olsun
Yaşamınız neşe dolsun
Hepimizin yüzü gülsün
Sazın öyle gösteriyor.
11.02.2001
ÖZGÜR OLMAK İÇİN
Hakkını kimseye verme
Çalış özgür olmak için
Kara çarşaflara girme
Çekiş özgür olmak için
Neyi günah açık telin
Hiç mi fikrin yoktur senin
Olmaz olsun böyle dinin
Alış özgür olmak için
Gözlerine çekme perde
Bırakma kendini darda
Çağa uymak hani nerde
Geliş özgür olmak için
SAKİNİ’yi zorda koma
Kabul etme üste kuma
Bağımsız ol olma yama
Yarış özgür olmak için.
08.03.2001
SİGARAYI İÇERİSEN
Yaşamdan tad alamazsın
Sigarayı içer isen
Hayat zevki bulamazsın
Sigarayı içer isen
Yokuşları çıkamazsın
Yarınlara bakamasın
Engelleri yıkamazsın
Sigarayı içer isen
Ciğerlerin çürümez mi
Yürek yağın erimez mi
Döşü yelpik bürümez mi
Sigarayı içer isen
Paketleri devirirsin
Dumanını savurursun
Bedenini kavurursun
Sigarayı içer isen
İçin dışın kurum dolar
Betin benzin kaçar solar
SAKİNİ’yi derde salar
Sigarayı içer isen.
DARILDIM ARKADAŞ
Kalbime saplanan bir bıçak oldu
Darıldım arkadaş acı sözüne
Yüreğim burkuldu gözlerim doldu
Darıldım arkadaş acı sözüne
Set olur sözlerin araya girer
Sitemli lafların ortamı gerer
Ben haklıyım deyip ayağı direr
Darıldım arkadaş acı sözüne
Şok oldum haline olmuşum şaşkın
Ne dedim sel gibi kükredin coşkun
Kalmadı gönlümde sarayın köşkün
Darıldım arkadaş acı sözüne
Arıyorum candan dostluklar nerde
Düşündükçe saldım kendimi derde
Yalan dolan girdi araya perde
Darıldım arkadaş acı sözüne
SAKİNİ’yi niye böyle üzersin
Dert yükünü yükler bağrım ezersin
Hele bir anlasan beni çözersin
Darıldım arkadaş acı sözüne.
29.03.2001
YİNE ANIMSADIM
Düşündüm de baktım şöyle geriye
Yine anımsadım geçen yılları
Hayal gibi geçti gelmez beriye
Yine anımsadım geçen yılları
On beşinde yaşım geçmez sanırdım
Bu gençlik elimden kaçmaz sanırdım
Meğer bir kuş imiş uçmaz sanırdım
Yine anımsadım geçen yılları
Saçlarıma düştü kar gibi beyaz
Dizlerime girdi buz gibi ayaz
Kış kapıyı çaldı zor gibi bu yaz
Yine anımsadım geçen yılları
SAKİNİ aradım dünkü günümü
Çevirmişler sanki terse yönümü
Ağrılar kapladı iki yanımı
Yine anımsadım geçen yılları
15.11.2001
ARIYORUM CANIM SENİ
Ayrılığın ilk gecesi
Arıyorum canım seni
Şarkıların ilk hecesi
Arıyorum canım seni
Derdin beni benden etti
Akıl baştan geçti gitti
Gözyaşımı sele kattı
Arıyorum canım seni
Gece uzun güneş ağmaz
Hava bulut yağmur yağmaz
Dünyamı dar başım sığmaz
Arıyorum canım seni
SAKİNİ’yim özlüyorum
Zülüflerim düzlüyorum
Gelir diye gözlüyorum
Arıyorum canım seni
25.11.2001
NEYİN NESİYİM
Arasam kendimi hangi nesilim
Bulabilir miyim izle kendimi
Kamil mi, cahil mi acep nasılım
İspat eder miyim sözle kendimi
Tabiata canlı cansız dolmuşuz
Ayrı ayrı görüntüye dalmışız
Kaçıncı asırdan beri gelmişiz
Arasam tarihte tezle kendimi
Bütün nimetlerin adı başkadır
Hepsi türlü türlü tadı başkadır
sevgi yangınının odu başkadır
Dertlerde pişirdim közle kendimi
Özümü bağladım sevgi bağıyla
Kavurdum yüreği kendi yağıyla
Sevmeyi yaşadım gençlik çağıyla
Kayıbettim coşan özle kendimi
SAKİNİ’yim bende canlı varlığım
Evrenin içinde toplu birliğim
Beni bende bulmak bütün zorluğum
Ayrı donda gördüm gözle kendimi
BİZİM KÖYÜN DAĞLARINA
Bahar geldi uçun kuşlar
Bizim köyün dağlarına
İçerimde hasret başlar
Bizim köyün dağlarına
Kuş sesleri duyuluyor
Çiğdem çiçek ayılıyor
Kokuları yayılıyor
Bizim köyün dağlarına
Bahçesinde açan güldüm
Kokusunu yayan yeldim
Yad ellerde uzak kaldım
Bizim köyün dağlarına
Gurbet elin sıkıntısı
Etti beden çöküntüsü
Bitmez özün akıntısı
Bizim köyün dağlarına
Yaylasında kekik kokar
Yöresinde keklik seker
SAKİNİ’yim türkü yakar
Bizim köyün dağlarına
21.11.1999
SEVİYORUM YAŞAMAYI
Çağlıyorum coşuyorum
Seviyorum yaşamayı
Gülden güle koşuyorum
Seviyorum yaşamayı
Güneş değer karlar erir
Tabiata hayat verir
Sevinci yüzüme vurur
Seviyorum yaşamayı
Keyif alıp gülüyorum
Neşe ile doluyorum
Böyle mutlu oluyorum
Seviyorum yaşamayı
Gelsin güzel günlerimiz
Unutulsun dünlerimiz
Bitsin artık kinlerimiz
Seviyorum yaşamayı
Sen kendini kendin gözle
Doğru tanı doğru izle
SAKİNİ’yim güler yüzle
Seviyorum yaşamayı
10.03.2002
EKSİK OLMAZ BAŞIMIZDAN
Gül içinde dikenimiz
Eksik olmaz başımızdan
Sarımsaklı kokanımız
Eksik olmaz başımızdan
Fitne fesat dolananlar
Kemik görse yalananlar
Zengin olup dilenenler
Eksik olmaz başımızdan
Yorgun düşmüş yayanımız
Soğan ekmek doyanımız
Ölü bile soyanımız
Eksik olmaz başımızdan
Göle düşüp sal arayan
Tutunacak dal arayan
Çıkacak bir yol arayan
Eksik olmaz başımızdan
SAKİNİ’yi kızdıranlar
Yarasını azdıranlar
Böyle destan yazdıranlar
Eksik olmaz başımızdan
08.02.2002
İNKAR ETME SEVDİĞİMİ
Günah alma çarpılırsın
İnkar etme sevdiğimi
Param parça yırtılırsın
İnkar etme sevdiğimi
Sevdiğimi bilemedin
Yollarıma yelemedin
İşmar ettim gelemedim
İnkar etme sevdiğimi
Söz bekledim şehaneler
Sen çıkardın bahaneler
Nankör müyüm daha neler
İnkar etme sevdiğimi
SAKİNİ’ye kara sürme
Seviyorum sevmez görme
Sitem edip beni kırma
İnkar etme sevdiğimi
15.02.2002
YAŞAMAKSA
Zehir zıkkım oldu hayat
Yaşadım ben yaşamaksa.
Günüm geçti günden bayat
Yaşadım ben yaşamaksa.
Karanlıkta ışıksızım
Aşım yoktur kaşıksızım
Ezilmekte keşiksizim
Yaşadım ben yaşamaksa.
SAKİNİ der ömür bitti
Gözlerimin feri gitti
Öylen vakti günüm battı
Yaşadım ben yaşamaksa.
HATIRA PEŞKIR
Hatıra peşkırı koynuna sakla
Sezdirme yad ele sınayan olur
Aklına geldikçe yar deyip kokla
Gösterme ellere kınıyan olur
Ağlar isen sakın duyurma ele
Dedi kodu olur düşersin dile
Bakarken de saklı bakasın yola
Sarıl niğarına tanıyan olur
KUL KEMAL adını mendile işle
Kapat gözlerini hep beni düşle
İşmarı saklı et göz ile kaşla
El kendine çeker bunu yan olur.
07.06.1978
YOLA BENZETTİ
Benim kimliğimi bilmeyen biri
Kervan gelip geçmez yola benzetti
Sandıki kendini benden çok diri
Kurumuş ağaca dala benzetti
Bilemedi afetimi yelimi
Dostuz dedim boşa itti elimi
Baraj tutamazken azgın selimi
Çabuk yutulacak yala benzetti
Nice zorlukları geçtim kolaylı
İnanmadı beni süzdü alaylı
Çattı kaşlarını sövdü kalaylı
Tiksinerek baktı kıla benzetti
Çabuk hüküm verdi acele etti
Derine inince savunma bitti
Karıştı kafası tezikti gitti
Ağzı var dili yok kula benzetti
Kimidi bu şahıs çatmıştı kime
Garezi neidi ki fitledi keme
Kırdı KUL KEMAL’i bir cahil seme
Tepelerim sandı çula benzetti.
30.11.2000
ANADOLUM
Yaşlanmışın kele dönmüş dağların
Ana dolum acınacak halin var
Viran olmuş bahçelerin bağların
Anadolu’m konuşamaz dilin var
Kesmiş yakmış ağacını bitirmiş
Tabiatın gizemini yitirmiş
Ormansızlık yüreğine oturmuş
Anadolu’m engel yıkan selin var
Bu nasıl iş kuraklıklar başladı
Yağmur yağmaz karda gayrı boşladı
Tanrı kızdı her hal bizi dışladı
Anadolu’m kum savuran yelin var
Ekin bitmez olmuş kıtlık geliyor
Çölleşmiş dağların bitki ölüyor
Toprağın yerini taşlık alıyor
Anadolu’m kervan geçmez yolun var
KUL KEMAL’im cehaletin izleri
Orman yakıp tarla etti düzleri
Ağaçsız topraksız koydu bizleri
Anadolu’m darbe yemiş kolun var.
22.10.2000
HURİ KILMAN YAZMIŞ
Bozmak istiyorum bozamıyorum
Huri kılman yazmış yazımı benim
Şad olup el gibi gülemiyorum
Sildiler yaşamdan hazımı benim
Olmaz olsa idi bu nasıl kader
Hiç mi gün göstermez tersine gider
Doğuşumdan ölüm günüme kadar
Bir gün kurutmadı gözümü benim.
Kara kaşlı oğlan verdi kız verdi
Nedense kısmeti kıstı az verdi
Çarkı felek yamacımda poz verdi
Azrail istiyor kuzumu benim.
Kederli günlerim neden bitmiyor
Kaç gündür evime ekmek gitmiyor
Yavrular acından gece yatmıyor
Ne bilsin içimde sızımı benim.
Ne duvam duyuldu nede af etti
Beni derdim ile bıraktı gitti
KUL KEMAL’in ömrü çileyle bitti
Birde çalma diyor sazımı benim
1984
GÜL DİYORSUN
Bu kadar dert çeker iken
Birde bana gül diyorsun
Izdırap la inletirken
Göz yaşını sil diyorsun
Çırpındıkça dibe battım
Göz yaşımı sele kattım
Sensiz uzak yerde yattım
Tatlanmadı dil diyorsun
Bakışların eritiyor
Bedenimi çürütüyor
Damağımı kurutuyor
Estirmedim yel diyorsun
Aşkımıza değdi nazar
Baş bağlamaz yaram azar
Bu hasretlik niye uzar
Yetti cana gel diyorsun
İnsaflı ol gayrı yeter
Bağrım yandı duman tüter
KUL KEMAL’im dertle yatar
Göstermedi fal diyorsun
1985
GARİBİN TÜRKÜSÜ
Dert olur içime gözlerim dolar
Garip türküsünü çaldığım zaman
Beni benden alır dertlere salar
Düşünüp derine daldığım zaman
Bir acı tebessüm çöker yüzüme
Yakar beni gurbet elin közüne
Yüreğimden sızı iner dizime
Derdiyle baş başa kaldığım zaman
Yaşartır yüzümü süzülen damla
Unutur neşeyi gezerim gamla
Ancak meyhaneler durdurur demle
Mey ile üst üste dolduğum zaman
KUL KEMAL’im garip görür üzülür
Dertler boğazıma gelir dizilir
Bilinmeyen yerde mezar kazılır
Garibim gurbette öldüğüm zaman.
02.03.1979
KIBRIS BİZİM VATANIMIZ
Dur Makaryos inat etme
Kıbrıs bizim vatanımız
Enosisin fikrin gütme
Kıbrıs bizim vatanımız
Bura bizim cennet vatan
Belgemizdir şehit yatan
Dünyanın nabzını tutan
Kıbrıs bizim vatanımız
Bu yurttaki kardeşlerim
Dağda taşta alın terim
Bak nöbette neferlerim
Kıbrıs bizim vatanımız
Beş parmakta palet izim
Savaşmakla olmaz çözüm
Herkes bilsin bura bizim
Kıbrıs bizim vatanımız
Magosa’da emekçiyim
Girne Lefkede bekçiyim
Lefkoşe’de nöbetçiyim
Kıbrıs bizim vatanımız.
KUL KEMAL’e sorulacak
Bazıları darılacak
Uzanan el kırılacak
Kıbrıs bizim vatanımız.
01.09.1974
VUR MEHMETÇİK
Telsizle bir haber geldi
Vur Mehmetçik vur diyorlar
Düşman haddini bilmeli
Vur Mehmetçik vur diyorlar
Makaryosun yalanından
E.O.K.A cı planından
Bıktık Rum’un talanından
Vur Mehmetçik vur diyorlar
Katliyam peşi peşine
Gelir Türklerin başına
Darbeni zalim döşüne
Vur Mehmetçik vur diyorlar
Sabah oldu şafak söktü
Kızdı Mehmet boyun büktü
Dedi yunan ömrün bitti
Vur Mehmetçik vur diyorlar
Eli kanlı E.O.K.A cı
Baskı zulüm ayrı acı
İnsan değil bunlar öcü
Vur Mehmetçik vur diyorlar
Bizim oldu cenk alanı
Yıktık Enosis planı
Kaçırma elden yılanı
Vur Mehmetçik vur diyorlar
KUL KEMAL’im neler neler
Yiğitler gördü cepheler
Mehmetçikler emir bekler
Sancar emir ver diyorlar.
LALMI OLDUN DİLİM
Yüzsüz efendiler yurdu soyarken
Lal mı oldun dilim konuşmuyorsun
Leş kargası kanın ile doyarken
Lal mı oldun dilim konuşmuyorsun
Mafya babaları çarkın başında
Her kez birbirine tuzak peşinde
Benim alın terim elin aşında
Lal mı oldun dilim konuşmuyorsun
Kara cahil yanlı fetvalı hoca
On beşlik geline yetmişlik koca
Bu temel üstüne örülmez baca
Lal mı oldun dilim konuşmuyorsun
Hak ara ki maksuduna eresin
Onurluca bir yaşantı süresin
Ölürsen de ölün işe yarasın
Lal mı oldun dilim konuşmuyorsun
KUL KEMAL’im bir gün dilim çözülür
Emekçiler hakim olur dizilir
Soyguncuya kara ferman yazılır
Lal mı oldun dilim konuşmuyorsun.
06.09.1980
LAL OLASI DİLLERİM
Ne dedin de nazlı yari küstürdün
Asılıp da lal olası dillerim
Has bahçeme hazan yeli estirdin
Basılıp da lal olası dillerim
Boşuna mı yarin yüzü asıldı
Merhaba kalmadı selam kesildi
Eğer kırmadıysan niye küsüldü
Kasılıp ta lal olası dillerim
Geri dönüp mazimizi hatırla
Birlik kurduk kurban ile yatırla
Şimdi seni karşılıyor satırla
Kesilip de lal olası dillerim
KUL KEMAL’in saçlarını yolasın
Güneş vurup kuruyasın solasın
Kurt düşesi sen başıma belasın
Küsülüp de lal olası dillerim.
1983
HACI BEKTAŞ
Varıp dergahına yüzüm sürmeye
Sana geldim Hacı Bektaşi Veli
Mihman kaldım cemalini görmeye
Sana geldim Hacı Bektaşi Veli
Yunus Emre senden aldı ilhamı
Pişirip meydana getirdin hamı
Dergahında içmek isterim demi
Sana geldin Hacı Bektaşi Veli
Medet muret sana açtım elimi
Yeşilinle bir bağladım alımı
Huzuruna çevir benim yolumu
Sana geldim Hacı Bektaşi Veli
Kerbela dan beri kendime küsüm
O günden bugüne bitmedi yasım
Nedense melekler duymadı sesim
Sana geldim Hacı Bektaşi Veli
Ehli Beyit soyundansın bilirim
Onun için divanına gelirim
Özüm turap eder kurban olurum
Sana geldim Hacı Bektaşi Veli
Firğatımdan didlerim akıyor
Gönlümün ateşi beni yakıyor
KUL KEMAL’im huzuruna çıkıyor
Sana geldim Hacı Bektaşi Veli
1998
NE SELAM ALDI
Yine karşı yoldan Sevdiğim geçti
Ne bir selam verdi ne selam aldı
Salınıp yürüdü yaramı deşti
Ne bir selam verdi ne selam aldı
Taramış zülfünü içimi yaktı
Ne günaydın dedi ne döndü baktı
Yinede gönlümün köşkünü yıktı
Ne bir selam verdi ne selam aldı
Yaklaştım yüzünü yakın görmeye
Muradım var dedim gülün dermeye
Al canımı ben razıyım vermeye
Ne bir selam verdi ne selam aldı
Saçlarıyla dövüştürür yelleri
Boğum boğum kınalanmış elleri
Sanki durdu konuşmuyor dilleri
Ne bir selam verdi ne selam aldı
Keklik gibi seke seke yürüdü
Gönlümün bağını boran bürüdü
KUL KEMAL’im bunca ömrüm çürüdü
Ne bir selam verdi ne selam aldı
1975
GİDERİZ BİR GÜN
Koca ömür geldi geçti hızınan
Bazı çile ile bazen hazınan
Bizde eller gibi birtop bezinen
Geldik gideceğiz belli ki belli
Gelen baki değil illa gidecek
Sonsuz yaşam olmaz bir gün bitecek
Doğa kanunudur evren dönecek
Döndük döneceğiz belli ki belli
Araştır Evreni çare bulmaya
Ebedi dünyada baki kalmaya
Az kaldı cihanın sonu gelmeye
Yandık yanacağız belli ki belli
KUL KEMAL zamanın kıymetini bil
Haseti kibiri içinden kov sil
Seni örnek alsın gelecek nesil
Öldük öleceğiz belli ki belli
1995
YEL BİLDİDE SEN BİLMEDİN
Ardın sıra yeldiğimi
Yel bildi de sen bilmedin
Aşkın ile öldüğümü
El bildi de sen bilmedin
Beni yakan bakışını
Yüreğime akışını
Çiğdem gibi kokuşunu
Gül bildi de sen bilmedin
Derdin ile yanıp tüttüm
Bilmediğim ele gittim
Kuşlar ile mekan tuttum
Dal bildi de sen bilmedin
Ayağıma giydim çarık
Çıktım yola topuk yarık
Kalbim parça parça kırık
Yol bildi de sen bilmedin
Beni saran aşk hışımı
Dertlere saldı başımı
Sana akan gözyaşımı
Sel bildi de sen bilmedin
Kuşlar bile sitem etti
Feryadı alemi tuttu
KUL KEMAL’im dünyam battı
Sal bildi de sen bilmedin.
1976
SENLİK BENLİK
Senlik benlik ikiliği gütmiyek
Biz kardeşiz ayrı gayrı olamaz
Hedefi şaşırıp yanlış gitmiyek
Cahil olan bu doğruyu bulamaz
İkilikten fayda gelmez vatana
Baksak utanırdık şehit yatana
Destek verme ayrı dilden ötene
Riyakara bu memleket kalamaz
Bölüşülmez neyimiz var görüşek
Küslük çare değil karıp karışak
Birlik kurup mutlu sona erişek
Hizip varsa hiçbir toplum gülemez
Boşuna düşmanlık boşuna hasım
İncitme gönlümü bitsin bu yasım
Ali’yiz Osman’ız hep aynı isim
Boş kafalar bu kevserden dolamaz
Konuşup danışmak kavgayı önler
Ehli kamil olan bu sözü dinler
KUL KEMAL’im der ki kötüydü dünler
Birlik olsak kimse bizi bölemez
1979
YIRTIK CEKET
Sırtımda bir yırtık ceket
Benim yurdun efendisi
İçim yorgun dışım maket
Benim yurdun efendisi
Gün doğmadan işim başlar
Kara saban toprak işler
Çatlak dudak çürük dişler
Benim yurdun efendisi
Kıraç tarla bir çift öküz
Onbeş nüfuz dördü ikiz
Aç gezeriz yine dikiz
Benim yurdun efendisi
Doğuşumdan dertli başım
Yol kapanır ölür eşim
Kurda kuşa kalır leşim
Benim yurdun efendisi
Para etmez elde satım
Ne katım var ne de yatım
Ben gaziyim babam yetim
Benim yurdun efendisi
KUL KEMAL’im derdin fazla
Beyanımı ettim sazla
Yüce atam övün bizle
Benim yurdun efendisi
1976
KARALIYIM BEN
Diyarı gurbette geçiyor ömrüm
Sormayın dostlarım karalıyım ben
Hasretle doluyor saatim benim
Aylar yıllar oldu buralıyım ben
Çileyle ömrümü geçirdim zarda
Sıladan uzakta yaşantım zorda
Aşk ateşi yaktı kavurdu korda
Yürek paramparça yaralıyım ben
Herkes gider yarenine dostuna
Beni elem sarar derdin üstüne
Felek derdi büyütüyor kastine
Hiç soran olmadı nereliyim ben
Ömür geçti menziline yetiyor
Hasret çöktü yar burnumda tütüyor
Sanki yüreğime bir şey batıyor
Sağım solum yara bereliyim ben
Gurbet beni yiye yiye bitirdi
Kapıldım seline aldı götürdü
KUL KEMAL’im umudunu yitirdi
Bilmem hani dağlı dereliyim ben
1987
BENDE GÖNÜL YARASI VAR
Vurgun yedim yüreğimden
Bende gönül yarası var
Ağır oldu gereğinden
Bende gönül yarası var
Damarımda kanım dondu
Sinem alev aldı yandı
Sızısından nevrim döndü
Bende gönül yarası var
Gözlerinde derindeyim
Nara yakan yerindeyim
Çok perişan durumdayım
Bende gönül yarası var
KUL KEMAL’in özü dertli
Türkü söyler sözü dertli
Hiç gülmüyor yüzü dertli
Bende gönül yarası var
1976
SÖNDÜR GÖNLÜM ATEŞİNİ
Deli poyraz es döşüme
Söndür gönül ateşimi
Bulutları sal başıma
Söndür gönül ateşimi
Kaş altından bir göz baktı
Tufan oldu şimşek çaktı
Nefesimden alev çıktı
Söndür gönül ateşimi
Duman sardı her yanımı
Tehdit ediyor canımı
Viran etmeden hanımı
Söndür gönül ateşimi
KULKEMAL’im yandım baştan
Ela gözden kalem kaştan
Alev aldı beden döşten
Söndür gönül ateşimi
1976
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!