Minik bir bebektin sen,
Taze bir çiçektin sen,
Kırdılar kanatlarını,
Belkide melektin sen.
Yüzünde kanlar vardı,
Bir şehir vardı uzakta,
Gözleri yeşil.
Yeşile hasret bir şehir,
gözleri yeşil.
Kulakları sağır duymayan,
Bana iki yağmur damlasının aşkını anlatsana,
Damlaların aşkımı olur deme sakın ha..
İnanmazdım bende aslında,
Raslamadan önce o ağlayan yağmur damlasına.
Anlattı bana hikayesini,
Bir bulut içinde görmüştü ilk defa birtanesini,
Bir yıldız aşık olmuş güneşe,
Be yıldız, düşülürmü bile bile ateşe.
Güneşlerin ömrü çok uzun olur,
Güneşlerin aşkı, yakar kavurur.
Güneşler seni çabuk unutur.
Be yıldız, düşülürmü bile bile ateşe.
Sen bir su damlası olsaydın,
Bende çölde bir damla suya hasret kalsaydım.
Kıyamazdım sana, doyamazdım sana,
İçemezdim seni, seçemezdim sensizliği.
Sen bir mum ışığı olsaydın,
Ben senin gibi değilim,
Seviyorsam söylemeliyim.
Bir martının kanatlarına yazıp aşkımı,
Sana göndermeliyim.
Belki denizlerden uzaksın,
Eskiden ayrılıklar şiirler yazdırırdı bana,
O kadar kötüyümki, şiir bile yazamıyorum sana,
Düşünemiyorum ne seni, nede sensizliği artık,
Ben ve yüreğim seninle olan tüm köprüleri yaktık.
Ne ben geçebilirim o tarafa, ne sen gelebilirsin bu tarafa
Her ikimizde istesek bile anlamı olmaz bundan sonra.
Her sabah seni çiziyorum, hayal tualine,
Bazen çok güzel oluyor, içimi okşuyorsun,
Bazen çekilmez, beş para etmez.
Yinede her sabah çiziyorum seni.
Hayal tualinde yer kalmadığında,
Bulutlara çiziyorum seni,
Ela..... evet annen haklıydı,
Senin gözlerin ela olmalıydı.
Fakat olmadı....
Bende, belki annende,
Hayal kırıklığına uğradı.
Senin gözlerin Yeşil oldu.
Bir gece kabus gibi çökeceğim üstüne
Sorcaksın bu ağırlık nedir diye yüreğine
Bir çığlık kopacak taaa.. derinden
Yüreğinin pas tutmuş köhne bir köşesinden
İşte O an hatırlayacaksın bir zamanlar gömdüğün
Unutmak için etrafına taş duvarlar ördüğün
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!