hangi harfleri taşısam yüzüne alfabeden
mecalsiz kalır sözcükler seni anlatamam
gideceksen yüzünü al git uzak iklimlere
kendini uçurumdan atan bir su gibi
dolsun yüzünün şelalesi içime.
pencereme taş atmadığı zamanlarda güneş
gözyaşları süzülür bulutların camlarda
içinde anıların hazzı kulakların çınlar
seni düşündüğüm akşamlarda.
her gece üstüme örterim gökyüzünü zifiri
karıncaya yol verir su içene dokunmaz merhametimiz
mavi kanatlı gökyüzüdür kafeslere sığmaz hürriyetimiz.
bize hiç yakışmadı bu kanlı bayram
zincirini kopardınız karanlığın utanmadan
bileklerini kesti çığlık çığlığa hayat
derler ki tanrıdır yalnızca
yoktan var eder her cismi
çirkin bir bedende oysa
güzel bir ruh yaratır
yüreğinden şair kısmi.
Suratlarında bir kırbaç gibi şaklıyordu ayaz
Çocuktular yüreklerine ilk sevda düşmüştü o yaz.
Mahmut hasan musa kemal ökkeş ali yakup mustafa
O an memet olup bindiler limandan demir alan vapura.
Horon teperken azgın dalgalar vardılar Trabzon’a
derler ki; şeytandır,kan sanır
dudağında açan kızıl gülü
kül eder işvesi busesi kandırır
mahşeri yaşatır tebessümü.
çakmaktaşını bekleyen kav gibi
her sevgi çarpar insanı deli divane eder apansız
yanağından severiz bir bebeği etinden
mısır koçanı gibi güler kollarında diş izleri
bocuk boncuk dökülür içinin kırılması gözlerinden
bir gelinciğe benzer yüzlerinde masumiyetleri.
her harfin rayihasını taşır ruhunun kitabesi
kuru bir dalsam ışkın veririm bakışlarında
gurbetten sılaya yollanan bir mektuba benzer
giderken göğsümde yarattığın kıvılcımın meşalesi
merhabası eksik bir seher vaktiyim
öyle mahzun öyle bir başına
Ağlasan
gözyaşların ateştir
damlar yüreğime
ince sızımsın
Kaf dağı kadar yakın
düşlerim kadar uzak
iki yüzlüdür hayat seni yanıltmasın tanı
şarkıdaki kedi gibi nankördür bir tarafı
bir tarafı sadık sanki Sivas kangalı
unutulmuş yeminlerde bırakma ruhum yaralı
sesiyle aldatır çeker cilvesiyle kuyusuna
düşer kalırım gözlerinin dipsiz uçurumuna.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!