Korkulu bir rüyaya dalar gibi, içi içe nizamiyeleri geçip Mamak Zindanları'na dahil olduk... Yazmanın, fikir beyan etmenin ve neşriyat yapmanın o dayanılmaz suçunu (!) aldığımız her nefeste yaşayarak, kalın demir parmaklıklarla çevrili Şehsuvaroğlu Lütfi'nin nesre çektiği Kafes'e kapatıldık.
Çok sık, kalabalık bir cemaatta namaz kıldığınızda tehiyyata oturur gibi oturduk. Avlarını parçalamak için hamle yapan çakalların ve boğazlanan avların çıkardığı sesleri yaşamaya başladık... Yüksek sesle nefes almanın bile yasak olduğu KAFES'te, en çok; insan eliyle inşa edilmiş bu cehennemde gösterdiğimiz itaati (!) niçin vakit namazlarında tadili erkanda göstermediğimize yandık, utandık! ...
Mamak'ta ve Dünya'da
Soğuk taş
Soğuk demir
Ve erimiş, kaynayan
Kurşun gibi Zaman'da..
Gözlerim betona çakılı kalmış
Ellerim dizimde.. hareket hiç yok
Ne tuhaf., namazda değilim ama
Kolum oynatmaya, takat yok, güç yok
Zindan., yankılanan çığlık kümesi
Karanlık dehlizde ter, taş kokusu..
Az hasret, sonra kan, sonra gözyaşı..
Titrek dudaklarda, ölüm korkusu.
Dipsiz bir kuyuya kayar düşersin
Yeryüzünden arza doğru bir boşluk...
Akar gözlerinden, bir ömür geçer
Çakıldığın yerde biter sarhoşluk..
Mamak'ta ve Dünya'da
Soğuk taş
Soğuk demir
Ve erimiş, kaynayan
Kurşun gibi Zaman'da..
Kayıt Tarihi : 10.10.2005 15:30:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!