Bazen hayata sesleniriz isteklerimize
Önce bir yuvadır,
Panjuru pembe, çiceklı bahçe
Bahçede meyveleri, avuçlarımızın değdiği yerde meyvelere,
Sonra devam eder fütursuzca istekler.
Koltuğunu alırız salona.
Perdesi bile renginle uyumludur.
Basmaya kıyamayız yerdeki halı yenidir ya,
Bir kahve tamamlar keyfimi der,
Alırız elimize sigarayla beraber,
Oturduğumuz kaz tüğü yerdeki minderde
Sonra camdan bakmalarda düşünürüz
Modellerin en sonudur alacağımız araba
Teyipde çalan şarkıya saçlarımız eşlik eder rüzgarda
Sokak sokak dolanırken, görsünler isteriz
Son model saç, som model araba, son türkülerle
Eve dönüş vaktinde kapıya geldiğimiz
Aslında olmamasıdır
İsmimizin yazılı olduğu zille buluşması parmaklarınla
Birden vuslata erer istekler kapıda
Bir hoşgeldin diyen ses yoktur
Elindeki ekmeği alan, terliklerini verende
Karanlığa dalarsın birden
Sessiz sedasız, isteklerinle yaşadığını sandığın evde
Hanidir bir cift söz edeceğin
Hani kıyamadığın fincan takımından çıkardığın
İçilecek, fallara bakılacak, diğer ikinci nerde
Kıyamadığın perdelerini
Dumanaltı yaparak sarartacağın
Pekı ya tozdan başka kimsenin oturmadığı koltuk takımın
İşte o an hayattan istediklerinde, anladığındır ucuzluk
Gönül boş, gönül pare, gönül biçare
Kıyamadığın halını gözden çıkardıysan düşen külle
Yürürken geldiğinde cam kenarına ve gördüğündür
Gerçekte istediğin,
Pembe panjurun dışında, yağmur altında
Gözlerinde her isteğini barındıran sevdana
Yanlızlığın çelimsizliği pençeleriyle dağıtmadan seni
Kelebeksiz panjur, aşksız gönül
Elinin tersiyle iteceğindir,
gömül fakiri olduğunu anladığın yanlız hayata.
Yalınayak çamura basarak koşacağın
Yağmurda ıslanan aşka, aşkla sarmalanmış kollarla...
Kayıt Tarihi : 23.4.2014 03:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!