Sabaha karşı…
Güneş doğmadan,
Ve uyanmadan çiğ.
Yırtılırken karanlığın sinesi,
Ve can bulurken
İnce belli, kızıl saçlı periler.
Bir yerde…
Herkesten çok önce.
Sabırlı gözleri, hamarat elleri.
Uyanmış yaşlıca örümcek,
Ellerine dokuyor düşleri.
O güne dek,
Hiçbir tezgâhta dokunmamış,
Böylesi seçkin bir motif,
Pek güzel,pek ölümcüldü evi.
Örümcek,
Çalışkan, işçi.
Ve bildiği,
Günden sonra uyanmanın bedeli,
Açlık.
Yaşamak için erkenciydi…
Aynı zamanın ayrıtlarında,
Az ötede.
Tutsaklığın sınırında bir böcek,
Savaşıyor özgürlüğüne.
İpekten dokuduğu kozanın kalbine,
Saldırıyor ölümüne…
Nicedir,
Hayaller üretiyor böcek,
Güneşe dair.
“Bu gün başını çıkaracak kozadan,
Bugün aydınlığa selam duracak.”
Uğultular, çatırtılar
Kozanın kalbinde kıyamet.
Güm… Güm… Güm…
Bitiyor esaret…
Gururlu,
Onurlu,
Terli.
Yıkmıştı duvarları,
Kelebekti şimdi,
Pek endamlı, pek şirin.
Kanatları ne kadar da güzeldi.
Bir sağa uçtu telaşla, bir sola.
Cafcaflı, çapkın çiçek
Çağırdı kelebeği.
Duydu sesini...
Niyeti kötü değildi çiçeğin,
Niyeti kötü değildi kelebeğin.
Çiçeği yanağından öpecekti.
Gözlerinin son gördüğü,
Mükemmel bir motif,
Ve bir çift kapkara gözdü…
Bilemezdi kelebek,
Yaşamla ölümün kardeşliğini.
En büyük ironi,
Yaşamın kendisiydi…
2009/İnegöl
Saadet Yıldırım ÜnalKayıt Tarihi : 5.11.2009 23:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
güzel ve başarılı bir betimleme ile...
saygılarım güçlü kaleminize...
tebrikler...
TÜM YORUMLAR (1)