Bir kelebeğin kanatlarında dünyayı yaşamak.Tüm esaretten kurtulmuş,özgür,çıplak ve yalın ruhun sularda dansedişi gibi sevinçle yıkandığı bir haz duyulamaz,kelebeğin her kanadından size estirdiği meltem gibi alnınızda beliren o zafer işaretinin yada göğsümüzde madalya gibi kabaran gururun zerresi dahi öyle kıymetli, öyle azametli olurki; sanki dünyanın hakimi biziz ve dünya etrafımızda pervane imiş gibi gelir.
Öyle sarhoşuzdurki:en büyük komutanlar basit birer nefer olur yenilir nefs ile savaşımızda,bizden daha cesuru bizden daha güçlü ve akıllısı yoktur savaş meydanında.,en aziz şairler bile yetişemez içimizdeki fırtınayı anlatmaya.bir rakkas olur döneriz Arzı Alemin içinde.duymayan kulaklarımızın yön verdiği ellerimiz yeni bir melodi çalmaya başlar.ruhumuz bir kelebek misali döner döner döner.
Taki ritme kendiliğinden uyup tek bir harfini bile şaşırmadan okuyan, gülün aşkına baş koyup mevlithana dönen bülbül misali kendine açılır gönül gözüm.Lal olur bir söyler iki susar dilim.
Bir kelebeğin bin yıllık ömre değil bir güne sığdırdığını ne kadar öğrensin yüreğim.bir kitap değil ki iç içe geçmiş ciltler gördüğüm yüreğimde duyduğum.
Ben bir karınca misali basmadan,kul hakkı almadan yürümeye çalıştığım evren muammasıyla gönül aşkıyla pişmeye od olmaya yad ettiğim sırada bu ne lütuf bu ne büyüklük yarabbim.ne sana kul olabiliyorum nede ne hakkıyla dengeyi bozmadan yaşayabiliyorum.öyle büyüksün ki yinede dersimi veriyor hikmetini çekmiyorsun üzerimden.
Bir kelebek misali kainatı tanımaya çalışıyorum.duyduğum aşkın çağrısı,aşkki ilahi aşk.ona doğru akıyor yüreğim.insanlığın varoluşumun nedeni kendimi birde, biri bende bulmak.yaşadıklarımın hareketlerimin neticesinde kimseyi etkilemeden onun kaybına yol açmadan edinimlerimi arttırmak.işte öğrenmem gereken en önemli sır bu.
Yaşam sen,yaşamak için yaptıkların ve onların sana diğer canlılardan aktarımıysa bu zincirin halkası olarak hep doğru olmalı insan.eğri olup kimsenin ateşe uçmasına orada yanarak yok olmasına razı olmaz yüreğim.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim