Ona köyde kel Rıza derlerdi. Ele avuca sığmayan, saçları tamamen dökülmüş, masmavi gözleri parıl parıl eden on beş, on altı yaşlarında bir çocuktu. Kel Rızayı
Eğer biri karanlıkta görse kesin korkudan altına ederdi.
Gene bir gün kel Rıza babasına şehir'e gideceğini söyledi. Babası ”Oğlum, at yok, araba yok nasıl gideceksin? Nasıl geri geleceksin? Gel gitme, etme "dediyse de Kel Rıza kimseyi dinlemedi, çekti gitti. Bir küfür savurdu babası arkasından, anası biraz ağladı ama onu kimse durduramadı.
Giderken de, “Akşama gelirim baba, merak etme “demeyi de ihmal etmedi.
Gezdi, tozdu şehirde kel Rıza, birden bire akşam
Oldu. Kalacak yerde yok, köy de çok uzaklardaydı, ne yapacaktı.
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta