Kel Ömer in Fırını(Öykü) Şiiri - Şahin E ...

Karadeniz in eşsiz güzelliklerine mest olmuştum.
Çatalzeytin,Devrakani,Bozkurt,Abana derken yolum
İNEBOLU ya düşmüştü.Yorgunluktan mı yoksa güzel-
likten mi bilmem,sahilde karadeniz in azgın dalgalarını
seyrederken dalıp gitmişim..Mutlu,güzel şeyler düşlü-
yorum
' SİMİTÇİİİ '
Körolası bir simitçi bir çuval inciri berbat etti.Düşlerimi
bitirdi.Cin gibi bir çocuk avazı çıktığı kadar bağırıyordu.
Zavallı çocuk ekmek derdindeydi,acıyorum,birazda ba-
şımdan defetmek için para verip göndermek istiyorum.
Onurlu,gururlu çocuk kabul etmiyor.Mecburen tok olma-
ma rağmen bir değil,bir kaç simit birden alıyorum.Martı-
ları doyurmak istiyorum,istiyorumda simitçi çocuğun gi-
deceği yok...
' ABİ SİMİTLER KEL ÖMER İN FIRININDAN..ÇITIR,ÇI-
TIR...BOL SUSAMLI...YEDİĞİN ZAMAN BANA HAK
VERECEKSİN '
İşte KEL ÖMER ismiyle ilk böyle tanışmış oldum.İlgi-
mi çekmişti KEL ÖMER...Ben sordum,çocuk anlattı.Kel
ÖMER in fırını,İNEBOLU da ünlümü ünlü...Bu ünlü fırını
merakımdan görmek istiyorum...Çocuğa adresini soru-
yorum..
' KİME SORSAN SÖYLERLER ABİ,İNEBOLU KÜÇÜK
BİR YER..SAHİLİN YANINDAKİ CAMİNİN KARŞISIN-
DAKİ SOKAĞA GİR YETER.KEL ÖMER YILLAR ÖNCE
RAHMETLİ OLMUŞ,ŞİMDİ FIRINI TORUNLARI İŞLETİ-
YOR...'
Simitçi çocuk fazla birşey bilmiyordu amma,bölük pörçük
anlattıkları beni bayağı heyacanlandırmıştı.Her ne olursa ol-
sun fırını bulacaktım ve KEL ÖMER in hikayesini birde torun-
larından veya,çalışanlardan dinleyecektim.KEL ÖMER in fı-
rınını bulmam zor olmadı.Virane bir binadaydı fırın ve bekle-
diğimden daha kötü durumdaydı ama tıpkı bir müzeyi andırı-
yordu.Duvarda başta KEL ÖMER olmak üzere eski sararıp,
solmuş siyah,beyaz resimler,şiirler,özlü güzel sözler,tabaklar,
çanaklar,ibrikler,leğenler,semaverler,nargileler boy,boy renk
renk tesbihler,giysiler velhasıl eskiye ait ne ararsan vardı...
KEL ÖMER tarama özürlü olmasına rağmen oldukça yakışık-
lı dalyan gibi bir gençmiş.Amma kelliği yüzünden başına gelme-
dik kalmamış,Sevdiği,uğruna şiirler yazdığı kızı vermemişler...
İçine atmış sevgisini,evlenmiş ama unutamamış sevdiği kızı ve
gencecik yaşında 50 sinde veremden ölmüş.Sevdiği kızı alama-
yınca İNEBOLU yu terketmek istemiş,orduya yazılmış fakat ordu-
da kelliği yüzünden kabul etmemiş,Mecburen,mecburiyetten fırın-
cı olmuş...
Torunu dedesini anlatmaya devam ediyordu ama ben onu dinle-
yecek halde değildim.Gözlerim duvardaki sararmış,solmuş bir res-
me takılıp kalmıştı.
' BU KİM? '
Diyecek oldum,KEL ÖMER İN torunu benden önce davranıp,
' DEDEMİN SEVDİĞİ,UĞRUNA VEREM OLDUĞU KIZ İŞTE BUY-
MUŞ AĞBİ.NASIL GÜZEL BİR KIZMIŞ DEĞİL Mİ? '
Yanıt veremedim...Yanıt verecek halde değildim.Ağlıyacak bir hal-
deydim.Gözlerim buğulandı,AMAN TANRIM bu benim yıllar önce bir
trafik kazasında yitirmiş olduğum kızın ta kendisi AYSUNUM du...
KEL ÖMER in fırınından kaçarcasına ayrıldım.Hayalet görmüşe ben-
ziyordum.Korkmuştum,ürkmüştüm.KEL ÖMER in torunuda şaşırmıştı.
Hiç bir şey söylemeden aniden fırından çıkışıma bir anlam veremiyor-
du.Arkamdan hala sesleniyordu...
' ABİ SENİ ÜZECEK,KIRACAK BİRŞEYMİ SÖYLEDİM.AĞBİ BİR DA-
KİKA BENİ DİNLERMİSİN? '
Çocuğu dinleyecek halde değildim.Ogün o korkuyla İNEBOLU dan ay-
rıldım.Zamanlar,mekanlar farklıydı,yirmi yıl önce ölen AYSUN,kırk yıl önce
ölen KEL ÖMER in sevdiği kız olabilirmiydi? AYSUN un resmi ne arıyor-
du KEL ÖMER in fırınında.Çıldırmamak içten bile değildi.Yoksa,yoksa
KEL ÖMER İN FIRININDA yaşadıklarım bir düşmüydü? Düşle,gerçeği
karıştırmışmıydım yine...Deliriyormuyum ne...? Nereden geldimki bu KEL
ÖMER İN FIRINI na...Aman Allahım....Deliriyormuyum?