Kefaretlerim vardı yerine koyamadığım
Ne sözü ne senedi ki kahırlar üzre
Hasret bildiğimi salsam yola...
Çevrilir de inzibatların kol gezdiği yerden
Devrilir gönül kapıma, ki içeride beklerim
Olmazsam eğer, ar bulup da gittiğimden
Ara da bul beni, ki sensizliği bulacaksın
Soracaksan tükeneni, ne varsa hüsne tâbî
"Seher saatinde döker kestaneler gazelini"
Bir de derim ki "durduğun hicran, kalma"
O vakit anlayacaksın bu itiyat da senden kalma
Anlamazsan da yok bana zerre teessürü
Yine bu derdi içimdeki mâbede saklarım
Giz tutar, kokusu garîp tütsü dumanlarında
Korkularım var senden muhteriz
Visal kimin harcı, ben sana misal vereyim
Diyelim gelirsen bir yangın artığı gibi
Gelirsen, hülyaya hacet bırakmaz gibi
Velhâsıl gelirsen ya işte...
Ateşe toprak dediler, elim küreğe varmaz
Korkum o ki sen de körükle gelme
Cefa başından yirmi üç harfi devretmiyor
Böylesi sana makbul de bana müstehak mı
Bilseydin gözlerimde kaç fecri nihân ettim
Görürdün ben bu gaflette perişan oldum
Ama razı oldumsa çekme pişmanlığı
Şahidim, onca kalabalığı gezdim
Bir lahza mahcubiyetini görmedim
Ne var ki bir mecliste dahî adın geçmiyor
Simânı bir yerde ansalar hazirun olmam
Cür'etim yok göz ucuyla görmeye seni, anla...
Peki sesin neyin pahası ey sessizlik güzeli
Duysam hani, zelzeleler vurur ruhuma
Bir sesin gelir de harabede bırakır beni
Bilirsin beni, başka türlü yerle yeksan olmam
Kayıt Tarihi : 25.8.2025 10:04:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!