Kedili Kaside Şiiri - Fuat Eriçok

Fuat Eriçok
1065

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Kedili Kaside

ozana hece yardır! şiir bir koca nardır!
saçılır tane tane.. hepsinde hoca vardır!

* * *

sokakta yürüyordum.. yavru bir kara kedi
bacağıma dolandı.. durdurup engelledi

hemen eğilip sevdim.. mırıl mırıl mırladı
sonra kalkıp yürüdüm.. peşim sıra fırladı

nasıl eve gideyim? yanımda yok vereyim
kaçış yok! az durayım biraz daha seveyim

diye düşünürken ben kedi birden zıpladı
bunu beklemiyordum yüreciğim hopladı

yoldan geçen bir hanım görmüş.. fena bozuldu..
ne çok genç, ne de yaşlı, orta karar bir duldu!

“yok ya! nerden anladın? ” diye sormayın sakın
kadınları tanıyan her erkek buna yakın!

tepki ânında geldi durup beni haşladı
bu ilginç gece böyle.. bir zılgıtla başladı

“neden vurdun hayvana.. O ne yaptı ki sana? ”
ben şaşkın bakınırken kedi sokuldu bana

“mırr.. mırnav.. mırıng.. miyav! ” bacağıma sarıldı
bunu görünce kadın bu kez ona darıldı

“ne garip kedisin sen? ” diye söylendi durdu..
“hiç mi aklın yok senin? bu hain sana vurdu”

“bakın siz yanıldınız.. böyle şey yapılır mı? ”
“zayıf masum yavruya hiç tekme atılır mı? ”

“fakat.. neden zıpladı? ” diyerek sebep sordu
aslında sanırım ki cevap yok.. biliyordu!

“bakınız güzel bayan, ben bir kediseverim”
“döveceksem birini, kedi döven döverim! ”

“sanırım siz de öyle sevecen birisiniz”
“merhaba adım fuat.. peki, sizin isminiz? ”

güldü.. sıcak, işveli.. nazla uzandı eli
“memnun oldum fuat bey” parlıyordu gözleri

“benim adım nazlıgül.. nazlı deseniz yeter”
sesi pek kışkırtıcı.. avucumu bastı ter!

“yenisiniz sanırım.. sizi önce görmedim”
“yoksa asla unutmam.. hemen tanırdım” dedim

izmir’den yeni gelmiş teyzesinin evine
işte şansım yolunda.. talihim döndü yine

“yâni misafirim ben.. fakat uzun sürecek”
evet.. hislerim doğru! yine yüzüm gülecek!

“bak buna çok sevindim” diye şımardım hemen
“ böylece açık ettim arsız niyetimi ben

belli etmedi ama anladım sevinmişti
bunun belirtileri gözlerine sinmişti

fırsatı kaçırmadım.. hemen atıldı adım
söz burada durursa kesin kaçardı tadım

“madem artık tanıştık, gelin bir çay içelim”
“sahilde sessiz sakin kuytu bir yer seçelim”

“peki” dedi izmirlim.. belli o da hoşlandı
istediğim oluyor.. maceraya başlandı

çınarların altında oturduk karşılıklı
önce ben giriş yaptım, o bakındı ılıklı

ardından o anlattı ben ilgiyle dinledim
çay ile sıcakladım.. sodayla serinledim

bir kaç saat içinde karşılıklı ısındık
birer lüferi yedik şarapla iki zındık

“teyzen merak etmesin? ” diye sordum güzele
“evde değiller” dedi biz dönerken el ele

yol bitti.. zaman durdu.. terli elinde elim
durdu ve gülümsedi “gel bir kahve içelim! ”

ikiletilir mi hiç? kabul ettim dâveti
şarap damarda alev.. kahve işin âdeti

ah şu yaramaz kedi.. hikmeti bilinmedi
kahveler bitti ama gece bitmek bilmedi

izmir’in sıcak dulu.. tanrının makbul kulu
ne zor ondan ayrılmak.. göz uykulu uykulu

eve döndüm zor bela.. başım esrikti hâlâ
baktım kedi kapıda.. gülümsüyor ukalâ

“sokağın kara gülü.. hak ettin ödülünü! ”
“seni kahpenin dölü! iyi yaptın rolünü”

ciğerlerini yedi.. dönüp yalandı yattı
zeki bir kedi ile çapkınlık ne rahattı!

* * *

mutfak camında gölge.. “gezme orda.. çekil.. pist! ”
aklımca yasak bölge.. takar mı bu terörist?

işte şu “yavru kedi”.. bitirim arkadaşım
fütursuzca esnedi.. oynadı gözüm kaşım

“çekil be pencereden.. uzak dur tencereden! ”
yok sana mama filan.. suyunu iç dereden! ”

baygın gözlerle baktı.. ve ağır.. sakin kalktı
sanki ben gazcı polis.. o, gezideki halktı!

“burası yasak! ” dedim.. tınmadı muzır kedim
süre verdim.. bekledim.. bir kaç tehdit ekledim

“oyuncak tabancam var.. üzerine su sıkar! ”
ben söylerim.. o bakar! duruşu sâfi vakar!

bekledim gitsin diye.. ne yapsam bu kediye?
rüşvet versem hediye.. götürse belediye..

“bozdun yine düzeni.. kıstırırım enseni..”
“biat et, dinle beni.. âsi çapulcu seni! ”

* * *

üst kattaki komşular, sessiz sakin uyurlar
görünüşte kibarlar.. “merhabalar.. buyurlar! ”

fakat onlara karşı bütün kediler “çarşı! ”
sürekli miyavlarlar.. sanki özgürlük marşı!

bu komşular bir ömür.. söylenir homur homur..
düşünce, akıl, dumur.. gelsin makarna kömür!

şarkı şiir bilmezler.. kedileri sevmezler
espri yok.. gülmezler.. biat etmiş çömezler!

sözde kibarlar ama.. kediler çıksa dama
bulurlar pala, kama.. amaç direk doğrama!

gözlerinde kin parlar.. para deme, taparlar!
hep takiyye yaparlar.. parsayı da kaparlar

“bana bak arap! ” dedim.. ilgiyle döndü kedim
“gel hadi, anlaşalım ben seni benimsedim”

hopladı, girdi hemen.. onda yok hile, dümen
köşe bucak keşfetti.. sanki ev çayır çimen!

koltuğu sahiplendi.. ”kalk” deyince direndi
hemen yasağı yendi.. ben konuk.. o efendi!

kulağı çok delikti.. hareketli, çevikti
serâpa kişilikti.. kafa dik, kuyruk dikti!

azıcık sevgi.. ilgi.. canlı hakkında bilgi
kedili hayat bil ki.. tüm kaygılara silgi!

biz giderek anlaştık.. pek yürekten kaynaştık
kah birlikte uyuduk.. kah neşeyle oynaştık

kedi şahsiyetlidir.. zeki.. meziyetlidir
faşizme boyun eğmez.. yürekli.. cüretlidir!

hâkim rengi “karalar”.. ama “beyazı” da var
bir “mundar kindar! ” görse.. pek “çarşı çarşı” bakar!

ince.. nazik.. duyarlı.. tam “anarşist” âyarlı!
yolda “sola” uyarlı.. tarla sevmez hıyarlı!

huylarımız tıpa tıp.. araya sevgi katıp
yaşıyoruz birlikte.. bi uyanıp, bi yatıp!

tutkumuz bağımsızlık.. despotlara karşıyız..
sökmez bize zorbalık.. eylemciyiz.. “çarşı” yız!

* * *

derken bir gün ansızın bir patırtıdır koptu
bizim bu mahallede böyle garâbet çoktu..

tepe evde oturan suratsız “aksi burhan”
çınarı kesiyormuş! manzarayı kapatan

bu doğa düşmanına içleri yana yana
isyandaymış mahalle.. küfür, kafir.. curcuna..

“kedi köpek birleştik.. siperlere yerleştik..”
“and içtik yemin ettik.. katliama set çektik”

“diren birlik içinde.. duyulsun hint’te çin’de”
“burhan çıbanlar çıksın.. sıkıntıdan kıçında! ”

şarkılar sloganlar espriler havada..
kaşıklarla kepçeler, tencerede tavada..

konuğum / adı çarşı / her zorbalığa karşı
bu hastalığa aşı.. elbette ki anarşi!

“aksi burhan” tam volkan! gözlerinde hırs.. kin.. kan..
muhtar değil sanki han! haindir ondan korkan!

“çarşı” önde şef! ünlü! “tekir” “pamuk” gönüllü
talan oldu bahçesi.. “burhanın”.. pembe güllü

despot varlıklı.. zengin.. lüplettiği mal engin
kemik yalayanı bol! .. saldı hepsini bir gün

aç kurt sürüsü gibi doldular mahalleye
kedi.. köpek.. ve çocuk.. ayırmadan dövmeye..

insafsız.. kötü.. kirli.. önderleri kibirli..
söylemleri zikirli.. hepsi peşin fikirli

bu tipler nice nâne? ağaç kesmek bahane..
hedef belli.. mahalle! yıkacak hâne hâne..

derken büyüdü işler.. çok çirkin bu gidişler
artık kesildi fişler.. açığa çıktı dişler!

bütün gün kavga vardı.. bu herkese zarardı..
şiddet neye yarardı? nihayet gün karardı

“çarşı” döndü.. pek bezgin.. yorgun.. dargın ve üzgün
savaş vermiş bütün gün.. aç bîlaç.. bitkin.. süzgün

yemek filan yemedi.. miyav bile demedi..
ve bu protest kedi.. uyumayı yeğledi.

* * *

şimdi biraz geriye.. eskilere dönelim
sorarsanız ne diye.. olanları bilelim

bu “aksi burhan” kimdir? nasıl bir birikimdir?
ne işçi ne hekimdir.. şâibe bir takımdır!

nerden gelmiş? kimlerden? tanır mı baban, deden?
çıktı belirdi birden.. ah niçin biz, ah.. neden?

nasıl muhtar seçildi? peşinen mi biçildi?
kapı nasıl açıldı? virüs nerden saçıldı?

velhasıl olan oldu.. mahalle mundar doldu..
hepsi de uzun koldu.. yenleri de pek boldu!

ortalık tam karıştı.. kimi çabuk alıştı..
kimi sindi.. sıvıştı.. kimi yüzsüz! yılıştı..

sürüyle ruhban.. molla.. dikkat et, aklı kolla
yürüdükleri yolla.. hızla çıkmaza solla!

derken çakallar geldi.. bu bir kaos.. bir seldi..
son gelen tilkilerdi.. bu kir sistemi deldi!

muhtarın eli baldı.. çevreye kemik saldı..
kemirgen.. sürüngenler.. itler sofraya daldı

yoz yalaka yazılar.. sırıtıyor azılar..
burhan havuç sallıyor.. koşturuyor tazılar!

yağmaya koşan tonla.. mikser mikser betonla
seccadeyle.. bastonla.. hacı.. hoca.. tontonla

kız.. oğul.. kardeş.. amca.. tüm sülale boyunca
ellerde birer kanca! mal böyle gider anca!

muhtar şişti.. semirdi! mahalleyi sömürdü
öksürmesi emirdi! ne bulduysa kemirdi..

hiç doymadı.. hep vurdu.. esti yağdı savurdu
aymazlar baka durdu.. “burhan” hepten kudurdu

değnekte uçlar boktu! hak yoktu.. hukuk yoktu..
zulüm tecavüz çoktu.. demem o ki.. tuz koktu!

forumlara başlandı.. halk parkta konuşlandı..
“aksi burhan” emretti.. çadırları taşlandı!

* * *

şu an mahalle sâkin.. bu böyle gitmez lâkin!
muhtar “burhan” oldukça sür git hır.. gür.. belâ.. kin!

sükunetten bıkar o! sulh yolunu tıkar o!
ateşe odun atar.. benzin bulup sıkar o!

her sözü kışkırtıcı.. din.. îman.. hoca.. hacı..
özgür kadın fahişe.. bez bağlayanlar bacı!

taşı atıp gidiyor.. fitne fücur ediyor..
bizleri bölmek için.. duy da bir bak.. ne diyor?

sağ komşu sol komşuyu ihbar etsin.. mimlesin!
sırf “tele kulak” olsun.. birbirini dinlesin!

böyle muhtar mı olur? toplumu kuşku alır..
mahallede ne dirlik ne de bir düzen kalır!

kurt’a prim vererek.. halkı tel tel gererek
öğrenciyi yererek.. iş mi olur? ne gerek?

kedileri kızdıran.. tahrik edip azdıran..
iftira.. yalan.. talan.. budur halkı bezdiren

mahalle sakin fakat.. kedi bu! bitmez tâkat
orantısız zekadır kedilerde belâgat!

zekâya gem vurulmaz! karşısında durulmaz!
kaba güç rakip olmaz.. ne su.. ne cop.. ne de gaz!

bir “duran kedi” çıkar.. sabit önüne bakar!
zorba apışıp kalır! dünya madalya takar!

zorba “yoz”.. bilgisizdir.. kedi susar.. dilsizdir!
tırmık atmaz.. ısırmaz.. velâkin tekinsizdir!

* * *

süreci özet geçtik.. sivri örnekler seçtik
“kedi köy” den bahseden kafiyeli skeçtik

“çarşı” bitkin uyurken.. ben kalktım sabah erken
kahve.. kahvaltı derken.. içim tekrar geçerken

camda bir ses.. “tık.. tık.. tık..” hemen seğirtip baktık
kız - kedi “pamuk” gelmiş! elbet durumu çaktık!

ince.. nazlı ve güzel.. “gel canım, içeri gel”
“ölüyorsun meraktan.. zarar yok, yasağı del! ”

minnetle baktı “pamuk”.. gözler balon.. baş yamuk!
aklı fikri “çarşı” da.. kuyruk düşük.. kaş yamuk!

koştu hemen yanına.. aşk tak etmiş canına!
“çarşı” uyandı hemen, kan kaynadı kanına!

öpüşüp koklaştılar.. mavlayıp mırlaştılar..
sonra hızla kalktılar.. çıkıp uzaklaştılar

candan ötesi yar mı? daha kutsalı var mı?
aşk varsa ötesi boş! sizce nasıl? uyar mı?

* * *

anlatı burda bitti.. minicik bir tesbitti..
bir sürü uykum gitti.. nefesim anca yetti!

ozana hece yardır! şiir bir koca nardır!
saçılır tane tane.. hepsinde hoca vardır!

2 kasım 2013

Fuat Eriçok
Kayıt Tarihi : 4.11.2013 16:44:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Fuat Eriçok