Onun yasını tuttum;
O siyah kedinin.
Üç vahşi köpeğin
Dişlerinin arasında kalan,
O siyah kedinin.
Sahne vahşiydi!
..
sakin bir günü ardından gelen
bir aşk kolonisi vardı
şapkasından sihirbaz adam
bir tavşan bir zambak bir kardelen
ve bir de aşk çıkardı
sonra büyü bozuldu
bir büyük tufan gelip
..
Toplandık yarım gibi yolda
Soluğu aldık Abuzergaffari'de
Ramazan yolda bekliyordu
Umutla öyle bakınıyordu
Süleyman oturdu ciğerin başına
Aldırmadı kedilerin bağırtısına
..
AHMETİ ZENCANİ TÜRBESİ
[email protected]
Ahi Emir Ahmet, i Zen cani Hazretleri’nin Bayburt İli Merkez İlçesine bağlı Mutlu köyünde bulunan Hüsnü okur dan dinlediğimize göre;
Ahi, Emir, Ahmet. i Zen cani Hazretleri’nin dedeleri Buhar’dan Bayburt’a gelmişlerdir. Bir ceylan derisi üzerine yazılı olan ilk silsile namelerinin de seferberlik nedeniyle yitirilmiş olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. Yine söz konusu ailede bulunan belgelerden öğrendiğimize göre: Ahi Emir Ahmet, i Zen cani Hazretleri’nin adı tam olarak şöyle geçmektedir: “Ahi Emir Muhammed bin Ahi Emir Ahmet, i Zen cani El Baybur, di Hazretleri...” Hicri 716 (Miladi 24 Nisan1316 günü) Çelebi Celaleddin Arif ile Bayburt’a gelen Ahmet Eflaki’nin “ Ariflerin Menkıbeleri” adlı eserinden anladığımıza göre bu dönemde Ahi Emir Ahmet,i Zen cani El Bayburt,di Hazretleri’nin bölgedeki tüm Ahilerin (Belki tüm halkın) Başkanı (Emiri) olduğu, manevi yönden Mevlana Hazretleri’ne olan bağı nedeniyle de O’nun Doğu’daki temsilcisi olduğu,yani Mevlana ile aynı dönemde:Ahilikle Mevleviliğin birlikteliğinin de gerçekleştiği bir il durumunda idi Bayburt.
Ahi Emir Ahmet, i Zen cani Zaviyesi.
Ahi Emir Ahmet, i Zen cani Hazretleri’nin adını taşıyan Zaviyesi, şimdiki Kadı zade Mahallesi,(Eski Kız Sanat Okulu’nun bir dönemler kirada bulunduğu) Endüstri Çarşısı’nın Kuzey kesimindeki yerde bulunmaktaydı.
Buradaki zaviyede “dini ilimler, İslam ahlakı, fen ilimleri” öğretilir, ayrıca yolcuların barınmalarını sağlayarak, yiyip içmelerinde karşılanırdı. Zaviyede bulunan Kur’an-ı Kerim, post, tespih gibi eşyalar Cumhuriyet dönemine kadar ulaşmıştı...
..
‘’tutulmuş bir dileğin tutulmadan önceki hali
kırılmış bir aynanın kırılmadan önce
gösterdiği son görüntü gibi’’
diye karaladı adam.
masa üstünde bir kenarda duran
sararmaya yüz tutmuş zarfı aldı
..
bütün öğrendiklerimizi yalanlayan
koyu bir sis perdesiydi
tenimi yalayıp duran pürtüklü dili
seri cinayetler işliyorum kimse inanmıyor buna
traş oluyorum örneğin, yüzümü yıkıyorum
rastgele ateş ediyorum insanlara
..
Dostluk nedir Derman kedi?
Ömür yanılgısında
“Seni bir başka severim” mi?
Cepsiz kefen gibi bir şey mi?
Hiçbir şeyim yok şu dünyada, götürülesi
En iyisi karışmayalım sokak kavgalarına
Hatırlasana, tüm savaşlarda yalnız bırakıldık
..
portakal kabuğu yaktınız mı sobada
bir küçük odada
kış pencerelerinden bakınca sokağa
ateşe sarılmak istersiniz uyku çeker canınız
o kışlar soğuk olurdu nedense
dedemse
hiç üşümezdi
..
Seninle sevişirken
akışını duyardım
damarlarımızdaki nehirlerin
Sarsılırdı dünya
anımsatmak için bütün çiçeklerini
..
Boş arsadaki
Henüz gözleri bile açılmamış kedi yavrusu
Pörsümüş memeleriyle
Ve ayaklarını sürüyerek
Gelsin diye
Anasını bekliyor.
..
Yorgun kanatlarını
Uyku denizine bırakmış
Hezarfen yüzlü çocuklar
Uyanmasın diye
Parmak uçlarında geçer gemiler
Üsküdar'dan
Yokuşun kuşçusu
..
piknikte yakılan ateş kadar
tehlikeliydim
bir ormandın çünkü
kendi seslerinden
kedi seslerine dönüşen
..
Küçük bir kız!
Önünde bir Tartı
Oturmuş soğuk betona
Kadınlığını kaybedecek!
Yüzbin liraya
Bir kedi!
..
her şey söylendi, artık eskisi gibi olamaz
elimden kayan kitap açık bir yol gibi uzanıyor
suyun üstünden sıçrayan bir kedi
gibi korkarak bakıyorum, çünkü bilsen!
gidilmemiş yollar hep akılda kalır
..
Sevdim seni gizlisi saklısı yok
Sevdim seni baskası yok
Bir savaştır sürer gider aramızda
Haklısı yok
Ne bu aşk bir kedi
Ne de sen bir kuşsun
..
Her ömür tarifsiz bir uçurumdur
Her uçurum bir ıslıkla tanımlar kendini
Her ıslık bir çocuk masalından firardır
Ki hep aşklarla sınar yüreğini
Nietzsche ağlamış mıydı sahi
Van Gogh kulağını hangi renge kesmişti
..
-I-
Bir ucundan tutarım da denizin
ürkerim,
çizilir mavisi...
..
iki kadın uzanır geceye
saçlarında hovarda rüzgar
şenlenir odalar, kuytuda şehvet
iner sokağa bir kedi lanetli zamanlarda
üşür eşik altlarına sığınan yoksulluk
kimseye sormaz adresini kaybeden mektup
üzülür saksıda çiçek, gökte incelen ay
..
Sevmiyormuş beni
Üzüleyim mi, ağlayayım mı
Kahrolayım mı
Yoksa yalvarayım mı
Aman be sıktın artık
Sevme neme lazım.
..