Nerden mi anlıyorum yaşlandığımı
Kadınlar gittikçe daha güzel
Güneş daha hızlı adımlıyor gökyüzünü
Sular daha soğuk rüzgâr daha serin
Eskiden her konuda konuşurdum istekle
..
Söyleyin onlara bu iş olmadı
Bu millet bu işten memnun olmadı
Hele ülkücünün aklı almadı
Ya benim sevdamı geri versinler
Yahut da dosdoğru bir iş görsünler
..
Son evi gösterin bana İstanbul'da
vapur sesinin duyulduğu
ki kapısını çalıp
söyleyeyim içindekilere
daha çok kedi yavrusu ezilsin diye
eski iskeleleri
sahil yoluyla ayırdıklarını
..
Kimdi o kedi, zamanın
eşyayı örseleyen korkusunda
eğerek kuşları yemlerine,
bana ve suçlarıma dolanan?
Gök kaçınca üzerimizden ve
yıldız dengi çözüldüğünde
..
Kimin mavi bir giysisi yok ki dolabında?
Kim yapmaz ki kahvaltı, binmez ki tramvaya,
yok ki ağzında tükenmez cıgarası, cüzdanında tasası?
Ben doğmuşum bir kez, başka bir şey değil!
Ben doğmuşum bir kez, başka bir şey değil!
Kim yazmaz ki arasıra bir beti?
..
1/HECİN DEVESİ
Dört tane hecin devesiyle
Don Pedro d’Alfaroubeira
Dolaştı dünyayı, hayranlıkla.
Yaptığını yapardım bende
Sahip olsaydım dört hecin’e.
..
Soru
Bir yumak gibi hayat, kör düğümlerle dolu
Ömür süreli sınav, sonsuz meçhul sorulu
Avutmak mı kendini, yumakla kedi gibi?
Uyumak mı, ölmek mi? Yokmu kurtuluş yolu
Cevap
..
Taşında otlar biten şu sokakta yürümek.
Bir bahçe duvarının kokulu gölgesinden.
Uzakta, mektepteyken okuduğumuz şarkı.
Su içmek o tasasız günlerin çeşmesinden.
Kalbe aşina bütün rastladıklarım,
Herşey eskisi gibi, herkes bahtiyar, iyi!
..
Yüzüme sert çizgiler çekti senin adını,
Hasret saatlerini saydı saçımda aklar.
Senin ağzından çıkan bir cümlenin tadını
Ne bugün içki verdi,ne bu gece dudaklar!
Sorma,nasıl yollarda tutunabildiğimi,
Nasıl siyah rüzgara yaşımı sildiğimi...
..
Toprağı nasıl kavrarsa ayrıkotları
ve nasıl çölleştirirse usul usul
öylece sarmış seni yanlışlar
çürütmüş yüreğindeki öfkenin
dayanıksız tohumlarını
çorak bir toprağa döndürmüş içini
..
ben ölürsem karakutumu bulamayacaklar
ne bir ask zerafeti
ne bir hayal tabiri.. küçücük ömrüm
hep rüzgar gülleri kokacak !
bir sinek cenazesinden dönmüsüm de sanki
agzim burnum kanyak
..
Eskiden ne vakit baksam işıldayan
O dünya ne oldu, nedir bu karanlık?
Bir kara kedi mi aramızda zaman?
Yalnızım; havuzu doldurdu karanlık.
..
sevgilim
ecza dolabının raflarında bekle beni
bir tüp diş macunu, bir şişe siyanür
ve zambak kokulu sabunlar
sevgilim
..
hiçbir kelimesini kullanmıyorum
eski hikayelerimin.
yeni sözlerde yıpranmış şeyler vardır.
toz, buğu ya da kir.
nasıl sevinirse bir kedi,
bir karanfil.
her mevsim kendini
..
Kırgın umutta
Keder tortusunda
Acıda, zehirde, pusuda
Yılma
Doğan günü bekle
Çünkü tutar bir erik ağacı sunar sana
..
Kilimim siyahtır bütün renklerden
İçinde kil var milim var
Umut'un içinde mut varsa
Umutsuzluğun da içinde umut
Bağnazlığın içinde Banaz
..
Boş bir sinema salonunda oynuyor
tek başına çektiğim siyah beyaz
sessiz son film
Ne kuşları seyreden kedi kadar heyecanlıyım artık
ne de o kuşlar kadar
salak ve kendine hakim
..
hayalet haydar’a
İğne deliğinden geçen hayalle dikilir
sabaha karşı sökülen
su kuşları: ‘Eskiden Terzi’
Terzilerin önünde kedi yok mu abi
..
İçimde küçük bir çocuk saklanıyor
Onun maya tutan gülüşü alışık burkuntulara
Geceye yazılıyor, ilk aşk aykırıklığı
İlk gençlik naftalin kokulu bir fotograf, sarı
Gittikçe gri hayatın koridorları
Yeryüzü ne kadar berrak ve yaşanılası
..
Vatanımın gözünde yaş
Yurdu kime anlatalım?
Biz eylülde donduk gardaş,
Mardı kime anlatalım?
Şimdi yoktur suyu soran
Bizden makbul testi kıran
..