Uysal mı uysaldı
Yumuşak tüyleriyle kedicik.
Evin her köşesinde
Hoplaya zıplaya oynardı.
Arasıra sahibine
Kendisini sevdirmek için
Sırnaşdığı da olurdu hani
Bazı gün bulunduğu evin
Yakınındaki ormana da kaçardı
Kimi gün kuş yakalar
Kimi gün deredeki kurbağalarla oynardı.
Neler neler vardı o güzel ormanda
Binbir çeşit kuş, binbir çeşit böcek
Ve yılanlar.
Nedense herkes nefret eder yılandan
Oysa tüm suçu yılan olmak
Ve Şahmaran’ın ölümünden bu yana
Kendini insanlardan korumak.
Gezer ormanda ıslık çalarak
Günlük nafakasını buldu mu çocuklarının
Keyfi gelir yerine.
Onların yumurtalarını kırıp
Kıpır kıpır ortaya çıkışları gelir gözlerinin önüne.
İçine sıcak bir mutluluk dolar
Daha bir hazla bastırır
Toprağı bedenine.
İşte tüm bunları düşünürken
Vücuduna bir ateş yayılır ensesinden.
Önce bir can havliyle çırpınır
Kurtulmaya çalışır ısırılan yerinden.
Sonra tatlı bir ıslaklık ve yalanma hisseder
Dişlenen bölgesinden.
Seviliyorum zannederek gevşerken
Gevşemenin doruğunda
Bir daha dişlenir aynı yerden.
Anlar ki sonu gelmiştir artık.
Düşünmezdi ölümün geleceğini
Bir kedinin dişlerinden.
Bir daha, bir daha
Bir yalanma bir dişlenme derken
Canı çıkıverdi desenli, güzel teninden.
Kayıt Tarihi : 10.7.2003 23:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!