Kederler Türküsü Şiiri - Yusuf Kesik

Yusuf Kesik
25

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Kederler Türküsü

I
Lekesiz duru havada,
Çiğin tesellisi,
Yağarken yeryüzüne,
Görülmeden, duyulmadan..
Yumuşak pabuçlardır çünkü giydiği,
Teselli eden çiğin.
Tatlı tatlı teselli eden bir şey gibi..
Hatırlar mısın, söyle hatırlar mısın, ey yanan yürek?
Nasıl susuzdun bir zamanlar.
Göğün gözyaşlarına, çiğ tanelerine, süzülen.
Yanmış ve yorgun susuzluktan,
Çimenleri sararmış yollar boyunca.
Hain bakışları akşam güneşinin,
Süzülüp karanlık ağaçlar arasından, koşup etrafında,
Gözler kamaştıran kızgın güneş bakışları,
Hain mi hain
Gerçeğe mi âşık oldun? Sen ha?
Böyle eğlenirlerdi seninle
Hayır! Şairin biri sadece!
Bir hayvan, kurnaz, yırtıcı; sinsice sokulan
Yalan söylemek zorunda olan.
Bile bile, isteye isteye yalan söylemek.
Ava arzu içinde,
Rengi parlak maske yüzünde
Kendi kendinin maskesi,
Kendi kendinin avı,
Bu, gerçeğin aşığı ha?
Hayır, soytarının biri sadece! Şairin biri.
Renkli renkli konuşur hep.
Soytarı maskelerinden çığlıklar atar renk renk.
Caka satar yalan söz köpüleri üstünde.
Rengârenk gökkuşakları üstünde.
Bir uydurma gökle
Bir uydurma yer arasında.
Gezer durur, uçar durur.
Soytarının biri sadece! Şairin biri!
II
O, gerçeğin aşığı ha?
Sessiz, katı düz ve soğuk değil,
Dönmüş bir hayale.
Bir Tanrı heykeline.
Tapınaklar önüne konmayan.
Bekçilik etmeyen bir Tanrı’ya:
Hayır! Düşman bütün bu gerçek heykellerine,
Çöllere alışık daha çok tapınaklardan,
Bir kedi pervazsızlığıyla.
Atlayarak her pencereden,
Hoop! Diye rastlantılara,
Bakir ormanları koklaya koklaya.
Aç aç, arzu dolu, koklaya koklaya.
Sen bakir koşasın diye ormanlarda,
Benekli renk renk yırtıcı hayvanlar arasında.
Günahkârca sıhhatli, renkler içinde ve güzel.
Şehvetli dudaklarla,
Mutluca alaycı, mutluca cehennemlik..
Susamış kana mutluca,
Çatarak, sokulup gizlice yalanla, koşasın diye.
Uçurumlara bakan bir kartal gibi ya da.
Uzun uzun bakan şaşmadan,
Kendi uçurumlarına,
Hey, nasıl inerler döne dolaşa.
Aşağılara, aşağılara,
Gittikçe derinrlere ta!
Sonra
Birdenbire
Yıldırım gibi,
Titreyen kanatlarla.
Atılıp üstüne kuzuların.
Dalarak aç kurt gibi.
Kuzu diye hırsla yanarlar.
Kuzu ruhlarının hepsine kin bağlarlar.
Ateş püskürürler ne varsa.
Koyun halli, kuzu gözlü, kıvırcık yünlü.
Bozlaşmış, kuzuların koyunların iyi niyetleriyle,
Hepsine kızar köpürürler
Böyledir işte.
Kartalcadır parsçadır.
Şairin arzuları.
Arzuların senin, bin maskenin altındadır.
Ey soytarı! Ey şair.
Sen ey, insanı Tanı gibi.
Koyun gibi gören.
İnsandaki Tanrı’yı parçalayan.
İnsandaki koyunu da.
Parçalarken gülen,
III
Budur budur senin mutluluğun!
Pars mutluluğudu, kartal mutluluğu!
Şair mutluluğu, soytarı mutluluğu..
Lekesiz duru havada..
Ay orağı, yeşil, kıskanç.
Kırmızı renkler içinde,
İlerlerken ağır ağır.
Gündüze düşman,
Usul usul her adamı.
Gül setlerini biçip sererek.
Hepsi sararıp soluncaya dek..
Geceye gömülünceye dek! .
Böyle gömülmüştüm bende bir zamanlar.
gerçeğe aşkım yüzünden.
Gündüz hasretlerim yüzünden.
Gömülürdüm aşağılara doğru, akşamlara doğru.
Gölgeye doğru.
Tek gerçekle.
Kavrulmuş ve susuz.
Hatrılamısın ey! Yanan yürek, hatılarmısın?
Nasıl susuzluk çekerdin?
Sürüldüm diye ben.
Gerçeklerin hepsinden!
Soytarının biri sadece!
Şairin biri

Wilhelm Nietzsche (Böyle buyurdu Zerdüşt)

Yusuf Kesik
Kayıt Tarihi : 15.2.2012 19:51:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Yusuf Kesik