KEDER ŞİİRLERİ

KEDER ŞİİRLERİ

Hüseyin Parlakdemir

Bir zamanlar sende suç var diyordum
Kendimde kabahat buldum sonradan
Ac keder değil güç vermiyordum
Kendime kabahat buldum sonradan

Boşa geçen hayalinle uğraştım
Kendimi topladım kaderden kaçtım
..

Devamını Oku
Seçil Karagöz

Bir tarafta neşe, bir tarafta keder
Bil ki keder de insanı mutlu eder;
Bir tarafta varlık, bir tarafta darlık
Bil ki darlıkta da vardır bahtiyarlık...

Bir tarafta iyi, bir tarafta kötü
Bil ki kötünün de vardır iyi yönü;
..

Devamını Oku
Hasan Sabah

Yüzüme keder yaslanmış
Titrek ve yaşlı sesim
Yalvarmalara ağıt yaktıran
Menekşe masumluğunda eğik halim
Ağaçlar çiçeklerini döküyor
Kökünden kurumuş gönül ağacım
Ne gülüme bülbül
..

Devamını Oku
Yusuf Cantürk

Hem anlattı, hem de yaşla doldu gözleri.

Acı ve keder vardı, gerçek miydi sözleri?

‘Yılların birikimi “ dedi, açıkça içini döktü.

Anlattıkça ferahladı, fakat boynu büküktü.
..

Devamını Oku
Akın Yanardağ

günlere kader duran
ve yine kendi iyiliğini
sınamakla niyetli alnım
ne nazlıdır ne de başka
dileyen kendini sabrıma çeksin

ben yola giderim, ona giderim
..

Devamını Oku
Esel Arslan

Seni sevmek kader gibi
Vaz geçersem namerdim
Gölgen gibi takipteyim
Ümitlerim büyür,yanar yüreğim
Sevmek seni keder gibi
Sevdan menekşe,
Aşkın ise güldür
..

Devamını Oku
Hasan Gün

Tecelli edince gönülde yara,
Boşadır ah-û zar, boşa yaygara!
Gözünde büyüyen sevgin beş para,
Eder mi be dostum,eder mi sandın!

El kapısı bakmaz olur yüzüne,
Bir de nefes vurur aşkın közüne,
..

Devamını Oku
Mehmet Hanifi Aliosmanoğlu

Gönlümü mesken tutmuş,bu keder hiç gitmiyor,
Bahar geldi,gül açtı,neden hüzün bitmiyor.
Sarmaş dolaş olmuş da,ruhumu terk etmiyor,
Bahar geldi gül açtı,neden hüzün bitmiyor?

Yıkık gönül sarayım,yerinden duman tüter,
Bir acı poyraz eser,bir gamlı baykuş öter.
..

Devamını Oku
Mehmet Hanifi Aliosmanoğlu

Ne bir özlem duygusu,ne elem,ne de keder,
Zerresi kalmaz artık,ne hüznünün,ne yasın.
Ne uzakta dostların,ne seninle beraber,
Sevinmesen de bile,hiçbir acı duymazsın;
Kederler,endişeler,sevinçler senden gider...

Ne sevgiliye özlem,ne sevgiye susuzluk,
..

Devamını Oku
Mehmet Sani Özel

Acı ve keder, vadeye kadar olan hayat mücadelesinde düşünen insan için, bina ettiği ömür sarayının inşasında en çok kullanılan malzeme olabilir. Zayıf karakterin kolayına gelen, vakıadan (olan-bitenden) şikayet etmektir. Haşa, başa gelen menfi (olumsuz) haller için hiç hak etmediğini söyleyenler, Yaratana sitayişte bulunanlar, hemcinslerinin elinde bulunan mal ve güzellikleri kıskananlar, çekemeyenler hatta daha ileri giderek kendinden üstün varlığa sahip olanlara zarar vermeye çalışanlar, küfredenler, isyan çıkaranlar, bölücüler ve bozgunculuk yapanlar olabilir. Bunların hiç birinden değilim! Bu gün, dün ve daha önceki günlerden takiple gergefine koyduğum nakışların gösterdiği olarak, nasibime düşen manzaraları göreceğime inanıyorum. İkmal ettiğim, edebildiğim kadar mükemmelliği tadıp yaşayacağım. İhlas, samimiyet derecem her ne ise o kadar lezzet alıp haz duyacağım, mutluluk emarelerinden ve avam kabiliyetim kadarda acı ve ıstırap duyacağım, mukadderatın tecellisi olan hüzün getirilerinden. Yani ben evimi, bahçemi düzenleyip süslediğim gibi yarın ve daha ertesi günlerimin getirisini (bir manada!) kendi cüz-i irademle süsler şekillendiririm.

Bir alem veya bir vakit veya bir sayha tasavvur ediyorum; Köşe başlarını bileklerinin gücüyle veya metezoru ile zaptetmiş yada rast gele tezgah kurmuş kişilerin tasallutunda, arı kovanı misali işler vaziyette. İnsanlar çeşitli istikametlere, hızlı yavaş, dolu boş koşturur vaziyetteler. Satan alan, doğruya hile katan, havadan atan tutan ve deveyi hamutu ile yutanlar! İklim hangi karakterde ise o manzaranın müdavimleri o havayı soluyup sürdürmek için yarışır olacaklardır. Hırsızlar, çaldıkları malları kontrolden masum vakitlerde, dürüstlük taklidi yaparak ve avazlarının çıktığı kadar bağırarak pazarlama gayretinde, kelepir tutkunları ise ihtiyaç sandıklarını ucuza doldurma çabasında olacaktır. Orada olduğum kadar o mesafelerin kokusunu ciğerlerime çekeceğim tabidir. Kirli çamaşırlarını bir badem gözlünün çok özel eşyaları gibi satmaya çalışan şarlatanın edebiyatı, onun gözlerine bakarak dinlediğimde, ondan onun çabası doğrultusunda etkileneceğim kaçınılmaz bir gerçek olacaktır. Tanıdık simalar, aşina olduğumuz semboller, aşk ettiğimiz şahsiyetler günün yorgunluğundaki molada oturmuş, Allah’ın işine akıllarınca fikir yürütürler..

Yürümek kadar yürümesi gerektiği halde, hal böyle olunca, sürünmek tabi değil midir? Bir ton su ile banyo yapanın susuzluktan, bir ekmek almak için 10 ekmeği mıncıklayanın nezafetten ve gelirinden vergi vermeyenin devletten şikayetçi olması ne fena şeydir! Babil’in medeniyetinde sadece asma bahçelerine önem verdiler. Önemsemedikleri ayrıntıların kesbettiği manzara onları bir çırpıda yuttu! Halbuki insan önemsemesini bilen ve önemsenmesi gereken nadide varlıktı. Yüreğinde hasıl edemediği sevgiyi, marifeti, feragati ve fedakarlığı başkalarından görmeyi alışkanlık ve mizaç haline getirenlere, yedek yüzüm olsa “dostum! ” diyebilirim. Laneteyn bir ihtimamla, bol kazanç umduğum çalışmalarım bana lisanı haliyle, (af buyurun.,) tükürük atar da ben üzerime alınmam. Neticelerin faturasını şuna buna veya kadere çıkarır, ilimden irfandan ahkam keserim. Oysa ki, nihayetinde kaderin zembereğini kuranda, hasbelkader yine benim. Vurulmaması gereken yer ve zamanda, kuru bir dala bir fiske vururum. Düşen tane yuvarlanır, yuvarlandıkça tomarlaşır, tombullaşan top devasa bir kütle haline dönüşerek önüne gelen hadiseleri harap haline dönüştürür.

Hoşuma gitmeyen latifelerin sebebi olarak, hep iki yüzlülüğümü, samimiyetsizliğimi kendime gerçek bahane olarak yakıştırıyorum. Daha iyisine layık olsa idim, daha lütufkar zamanların sülalesinde hayat sürüyor olurdum. Öngörülerim, bilinçaltı şuur kalıplarım hep kendimi öne çıkarmayı, fark edilen, aranan biri olmayı, ayrıcalıklı muameleyi arayıp tercihlerine koyuyor ki, koyuyorsa ve “vah bana! ” yazıklar olsun.. Hangisi Benim: Doğruyu keyfine göre şekillendiren, ahlak ve edep değerlerini içinde bulunduğu duruma göre değerlendiren, maneviyatını asaletinden alarak çıkarı yönünde adaleti ve hakkı tarif ve tedarik eden, saf ve sevecen görüntülü sinsi şeytan mı? Yoksa gerçeğin tokadı yüzünde şakıyınca veya üzerine bir vebal atılınca dili tutulup konuşamayan, kendini savunamayan, lehindeki delilleri karartılan, ancak Rabb’ini vekil tutabilen sade bir kul mu? Azınlığın keyfine haiz veya bireysel emeller uğruna güdülen siyasetler, yapılan propagandalar ve edebiyat, insan eksenli (insanlığın saadet ve huzurunu kast eden) ideolojilerden olmayıp, şerre matuf, zulmü ihtiva eden, ifrat-tefrit aşırılığından ilhamlı bedbaht gayret ve çabalardır.
..

Devamını Oku
Sırrı Arpaç

KEDER GAMI HİÇ EDELİM
Varsa yarayı deşelim
Gönüllere yerleşelim
Bir ortamda birleşelim
Kuvvetleri güç edelim

Bilmem bana nedir kastın
..

Devamını Oku
Afer Engel

Doldur saki kadehi,aslan sütünün iyisinden
Daha şimdi,yeni kaçtım ben felaket gemisinden
Dolaştım alemi gördüm,ta Dünyanın tepesinden
Doldur saki doldur,aslan sütünün en iyisinden

Masallardayım sanki,doldurun hoşuma gidiyor
İçmesem şu mereti,Benden birşeyler eksiliyor
..

Devamını Oku
Ömer Topdemir

Nedense bir akşam
ağlarım Ben.
Kalbime dolar bunca keder,
bunca özlem.
Nedense bir akşam,
dalarım uzaklara..
Gönlüme dolar bunca keder,
..

Devamını Oku
İbrahim Ünlü

Yağmurla gelen keder
Seninle giden manadır

Üşüdüm ben
Sen yoksun
Eldivenlerim,atkım
Ve eski model şapkam üstüme giyili
..

Devamını Oku
Bedri Acar

Hep balık tutmakla vakit geçmez
Geçsede vakit,tuttuğun balık yetmez
Sen yine güzelsin,benim için özelsin
Tüm güzellikler sende birleşsin
Seninle bir ömür yaşamak isterdim
Lakin buna vaktim yetmez
Zaman dediğin ne ki,
..

Devamını Oku
Mehmet Demiroğlu

Kırık sazımla çıktım telinde tek bir ezgi
Rüzgarla yarışırım can degil sanki mermi
Coşmuş bu yurek coşmus sanırsın diçle nehri
Koşuyorum ben sana bekle aşkımın şehti

Yine keder calıyor keder bitsede bari
Gülecekmıyım huzun bitermi sanki
..

Devamını Oku
Direnc Köse

Gecenin karanlığı büyütüyordu geceyi gözlerimde, kırlangıç seslerine nispet
keder dolu sözcükler dökülüyordu dilimden;
gece karanlığı büyütüyordu, yüreğim, yüreğine hasret çarpıyordu,
uzaktı bahar ve hep zamansızdı ayrılıklar,
yüreğim titrek bir senfoni oluşturmuştu akıyordu yüreğine sessizce


..

Devamını Oku
Gürcan Günay

Masamızda iki kadeh
Seninkinde aşk şarabı
Benimkinde binbir keder
İçiyoruz beraber
Dudaklarımda yakarış
Yüzümde acıların ördüğü
Bir ince nakış
..

Devamını Oku
Gökhan Demirsoy

Ağlatan keder değil kalbimi
Bir damla kadar küçük yüreğimi.
Aynı yerdeyim besbelli,
Bin dokuz yüz seksen ikiden beri.

Düşünürken sensiz günleri
Üzen cümleler belli kalbimi
..

Devamını Oku
Sema Çelebi

Acı, Hüzün, Keder
Mutluluktan Varmıdır Ki Eser
Gidenler Gider De
Peki Hayatta Kalanlar Ne Eyler
Hayata Âmâ Ettim Gözlerimi
Görmemek İçin Acıları
Bilmemek İçin Hüzünleri
..

Devamını Oku